Anadolu’nun binlerce yıllık arıcılık geleneği, günümüzde zor doğa koşulları ve iklim değişiklikleriyle mücadele eden arıcılar tarafından yaşatılmaya devam ediyor. AA’nın hazırladığı özel dosyada, arıcıların bu zorlu meslekteki çabaları gözler önüne serildi.

Son yıllarda ani sıcaklık değişimleri, kuraklık ve beklenmedik yağışlar arı kolonilerini tehdit ediyor. 

Tarımda kullanılan kimyasallar ve Varroa paraziti gibi unsurlar da arıların sağlığını olumsuz etkiliyor. Arıcılar ise arılara uygun ortamı sağlamak için büyük emek harcıyor.

Yaklaşık 35 yıldır arıcılıkla uğraşan Yakup Kotil, arıların dilinden anlamadan bu mesleğin yapılamayacağını vurguluyor. 

Kahramankazan’da başladığı arıcılık işinde, 57 kovana ulaşan Kotil, doğal bal üretiminde titizlikle çalıştığını ve arılara şeker vermediğini belirtiyor. Emeklilikte kovan sayısını 200’e çıkarmayı hedefleyen Kotil, bu mesleğe duyduğu bağlılığı "Arılar, bizim gibi mevsimlerden çok etkileniyor. Onlarla ilgilenmek adeta bir çocuğa bakmak gibi," sözleriyle ifade ediyor.

Arıcılık, tüm zorluklarına rağmen, doğal ve kaliteli bal üretimi için sürdürülen bir emek yolculuğu olarak devam ediyor. Kotil, "Yazdan arıları kışa hazırlamak, kovandaki kraliçe arıyı değiştirmek lazım. Bunlar gibi arıcılığın baya uğraştırısı var. Sadece 15-20 gün bal akımı oldu, bir anda bu bıçak gibi kesildi. Bu durum Türkiye genelinde var. Mayısta yağmur yağdı ama yeterli gelmedi. Arı her çiçekten bal yapmadı, biz de anlamadık ama çok sıkıntı oldu. Arı sokması da oldukça tehlikeli. Oğlumda da arı alerjisi var, 15 dakika içerisinde hastaneye yetiştirdin yetiştirdin. Bu da bu işin en tehlikeli yanlarından biri." sözleriyle işin zoruluklarını anlatıyor.