En büyük kalsiyum kaynaklarından biri olan muz, birçok tatlı ile birlikte tüketilebiliyor.
Zengin lif kaynağı olması nedeniyle sporcuların favori besinleri arasında yer alan muz, çoğu zaman 3 farklı olgunlaşma aşamasından geçmekte. Bu geçiş evresi muz kabuklarının rengine ve yapısına doğrudan etki ederken, lezzet farkı yaşanmasına neden olan bu durumun besin değerleri açısından da önemli dönüşümler içerdiği ortaya çıktı.
HANGİ RENK MUZ EN SAĞLIKLILARI?
Öncelikle rengi fark etmeksizin tüm muzların çeşitli oranlarda faydalı olduğunu bilmelisiniz. Henüz olgunlaşmamış muzların kendine özgü bir tadı bulunur. Çıtır çıtır olabilirler ve ağızda yapışkan bir tat bırakırlar. Ancak bu muzları tüketmek lezzetli ve hızlı bir atıştırmalık eksiğinizi kapatabilir.
Olgunlaşmamış muzlar ise insan vücudunda parçalanmayan dirençli nişastalar içerir ve bu nedenle kan şekeri seviyelerinin dengelenmesine yardımcı olur. Muzlar ayrıca bağırsak mikroflorasını iyileştirir ve iç organların çalışmasını normalleştiren probiyotik bakteriler bulundurur.
Muzlar olgunlaştıkça dirençli nişasta parçalanmaya ve basit şekerlere dönüşmeye başlar. Bu nedenle sarı muzlar tatlıdır ve tadı hoştur. Vücut tarafından emilirler ve daha hızlı sindirilirler. Ancak sarı muzların glisemik indeksinin çok daha yüksek olduğunu belirtmekte fayda var, bu nedenle şeker hastası olan kişilerin bunları tüketmemesi daha iyidir.
Doktorlar, tüm artıları ve eksileri dikkate alındığında mümkün olduğunca sarı renkli muzların tüketilmesi gerektiğini belirtiyor.
SİYAHLAŞMIŞ MUZLAR TÜKETİLEBİLİR Mİ?
Bazı zamanlarda tüketmek için aldığınız muzların birkaç gün sonra kararmaya başladığını görebilirsiniz. Dış yüzeyinde koyu lekelerin oluşmaya başladığı muzlar, önemli ölçüde daha fazla antioksidan ve glikoz içermektedir. Sarı meyveler kadar güzel görünmeseler de
Derisinde koyu lekelerin oluşmaya başladığı muzlar, önemli ölçüde daha fazla antioksidan ve glikoz içerir. Sarı muzlar kadar güzel görünmeseler de immünomodülatör özellikler bakımından oldukça zengindir.