Belce ÖRÜ ERÇİN

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 87’nci yıl dönümünde büyük bir hasretle anarken, Cumhuriyeti ve Türkiye’nin ekonomisini yoktan var eden, eserlerine de özlem duyuyoruz. Siyasi ve askeri zaferleri, iktisadi zaferlerle taçlandıran Atatürk, az zamanda büyük işler yaptı. İktisadi alanda gerçekleştirdiği mucizelerle iflas etmiş ülke ekonomisini ayağa kaldıran Atatürk, 15 yılda uçak fabrikası dahil 42 fabrikayı çok sayıda atölye ve işletmeyi sıfırdan kurdu. 15 yılda sanayi, ticaret, tarım ve denizcilik gibi kritik sektörlerin her birine yönelik 12 banka kuruldu. Halkın birikim ve destekleriyle kurulan bu bankalar sayesinde sektörler hızlı büyüdü. 

Osmanlı İmparatorluğu’ndan tümden çökmüş, ağır borçlar ve kapitülasyonlarla içinden çıkılmaz bir hale dönüşmüş ekonomi devralan Atatürk, tüm adımlarını bağımsız bir Cumhuriyet kurmanın bağımsız ekonomi oluşturmaktan geçtiği bilinciyle attı.

NEREDEN NEREYE?

Bugün ithalata bağımlı Türkiye’nin aksine kendi sanayisini kuran ve güçlendiren Atatürk döneminde bütçe, dünyanın büyük kriz yaşadığı yıllar da dahil olmak üzere; 1927 yılında 5 milyon TL, 1928 yılında 21 milyon TL, 1929 yılında 11 milyon TL, 1930 yılında 7 milyon TL fazla verdi. 1931 ve 1933 yılında açık veren bütçe, 1932 yılında 2 milyon TL, 1934 yılında 12 milyon TL, 1935 yılında 7 milyon TL, 1936 yılında 5 milyon TL, 1937 yılında 6 milyon TL ve 1938 yılında 15 milyon TL fazla verdi. Atatürk’ün önderliğinde Cumhuriyetin ilk yılında pek çok ekonomik başarıya imza atan Türkiye’nin son 10 yılda hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, TL’nin alım gücünün düşmesi ülkenin gerçeği oldu.

Yerli ve milli üretim hızlandı

Savaştan yeni çıkmış, Atatürk Türkiyesi’nin ilk yıllarında dengeli politikalarla, Cumhuriyetin inşasıyla dünyaya örnek bir model yaratılmıştı. Cumhuriyetin ilk yıllarında yerli ve milli üretim hız kazanmış, pek çok fabrika devlet eliyle açılmıştı. Türkiye, AKP iktidarında ise bütçe açıkları ve dış borçlarla anılıyor. Dış ticaret açığında da 2025’nin dokuz aylık bütününde de bütçe açığı ile benzer bir tablo gözlendi. Eylül ayında dış ticaret açığı 33.4 oranında artarak 6.9 milyar dolar olurken dokuz aylık açık da  yüzde 11.8 artışla 67 milyar dolar olarak gerçekleşti.

17 milyon lira bütçe fazlası verdi

1937’de yayınlanan Ulus Gazetesi’nde de 17 milyon lira bütçe fazlası verildiği yazıldı. Bugünden geçmişe dönüp baktığımızda ekonomi alanında elde edilen zaferler daha net anlaşılıyor. Zira Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunun ilk yıllarında bütçe fazlası verirken son 20 yıldır bütçe açığına geçiş yaptı. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, merkezi yönetim bütçesi 2025 yılı Eylül ayında 309.6 milyar TL açık verdi. Yılın ilk 9 ayında bütçe açığı 1.22 trilyon TL’ye, 12 aylık birikimli bütçe açığı da 2.25 trilyon TL’ye yükseldi.

Türk Lirası %24.6 değerlendi

1923-1938 yılları arasında Türkiye’nin milli geliri yüzde 104.8 artarken tarım sektörü yüzde 101.3, sanayi sektörü yüzde 148.8 oranında büyüdü. Türk Lirası, dolar karşısında yüzde 24.6 değer kazandı. Öte yandan Türk Lirası 2010 yılından bu yana dolar karşısında yaklaşık yüzde 97 değer kaybederek tarihi dip seviyeye geriledi. 2011’den itibaren başlayan düşüş trendi, özellikle 2018 kur kriziyle birlikte sertleşti. 2021 sonrasında izlenen düşük faiz politikası ve kur korumalı mevduat uygulamasına rağmen TL’deki değer kaybı sürdü. 2023 sonrasında TL’deki değer kaybı düşüşü hızlandı.