1. Ordu Komutanı 7 Eylül günü Salihli’deydi. Yunan ordusunun artık savunma kudretinin kalmadığı anlaşılmıştı. Takibin İzmir’e kadar devam edeceğini öngörmekteydi. Bu maksatla her kolordunun şimdiden 200 mevcutlu birer piyade bölüğü ve birer süvari takımı hazırlamalarını emretti. 3. Süvari Tümeni’ne ordu ile irtibat halinde olmasını emretti. Başkomutanlık, Genelkurmay ve Batı Cephesi karargâhları öğleden sonra Salihli’ye geldi. Yolda rastladıkları birliklerin neşe içinde ilerlediklerini gördüler.

1. ve 2. Kolordular demiryolunun kuzey ve güneyinde Ahmetli-Dereköy hattına ulaştılar.1. Kolordu, geriden takibini sürdürdü. 

23. Tümen 45 km. yürümüştü. Tümen komutanlarının bir gün istirahat teklifleri reddedildi.(1)

Ahmetli de yakılmıştı.

8 Eylül günü 1. Kolordu atlı takip kolu Çobanisa’ya, 2. Kolordu’nun atlı takip kolu Kemalpaşa’ya kadar geldi. Saat 17.30’da Yunan birliklerine taarruza başladı. Süvari kolordusunun 10. Süvari Alayı, Kemalpaşa taarruzunu görünce yaya olarak hücuma katıldı. Yunan birlikleri geri atıldı. 18.30’da Kemalpaşa geri alındı. Tamamen yanmaktan da kurtarıldı. 2. Kolordu’nun diğer birlikleri Turgutlu dolaylarındaydı. O gün ordu ve kolordu karargâhlarına ek olarak sekiz tümen Turgutlu ve çevresinde toplanmıştı.(2)

(Atatürk’ün Fevzi Çakmak Paşa ile İzmir’e gelişi, 10 Eylül 1922)

Vahşette Sona Doğru

Torbalı’da Çatışma

Bayındır’da bulunan 3. Süvari Tümen Komutanı, Torbalı doğusunda bir tabur kadar Yunan kuvvetinin savunma yaptığını ve milis güçleriyle çatışmakta olduğunu 7 Eylül sabahı öğrendi. Saat 13.30’da demiryolunun kuzey ve güneyinden birer alay ile taarruza geçti. Tümen, Torbalı’ya girdi. O gün ve 8 Eylül sabahı Aydın’dan çekilen 18. Yunan Alayı üç katar halinde Sağlık İstasyonu’na geldi. Bu bölgede milislerle Yunan birlikleri arasında çatışmalar yaşandı. 

Tümen Komutanı ayrıca kuvvetli bir müfrezeyi Gaziemir Havaalanı’nın tahribine gönderdi. 3 Yunan uçağı tahrip edildi. Tümen 8/9 Eylül gecesini Torbalı’da geçirdi.(3)

Menderes Bölge Komutanlığı  8 Eylül günü Nazilli çevresinde toplandı. Bir bölük Selçuk, bir bölük Akbük’e gözetleme yapmaya görevlendirildi. Yunanlar bütünüyle Torbalı bölgesine çekilmişler ve çekilirken bütün köyleri yakıp yıkmışlardı.(4)

Kocaeli Grubu’nu da emrine alan ve Bursa istikametinde ilerlemesini sürdüren 3. Kolordu birlikleri 8 Eylül günü saat 17.00’de Kazancı Bayırı’na taarruz etti. 1. Tümen’in Mustafa Tepesi’ne yaptığı taarruz sonuç vermedi. 

Bu taarruz 9 Eylül günü devam ettirildi. 

Akşamüzeri düşmanın bölgeden çekildiği  görüldü. (5)

Yunan ordusu 4 Eylül’den itibaren İzmir’i boşaltmaya başlamıştı. 7 Eylül sabahı insanlık tarihinin görmediği işkencelerin son örneğini Ahmetli’de yaptıktan sonra çekilen Yunanlar aynı gün öğleden sonra Turgutlu’ya geldiler. Manisa asker kaçaklarıyla dolmuştu. Artık ordu emrinin uygulanma olanağı yoktu. General Frangos, Turgutlu’dan iki kolla çekilme kararı verdi: Kemalpaşa ve Manisa. 

Saat 14.00’ten itibaren çekilme başladı. Süvari tümeni de Menemen geçidini kapatmakla görevlendirildi.

8 Eylül günü Manisa ve Sabuncubeli’nde yaşanan çatışmalara yukarıda yer vermiştik. Yine yukarıda temas ettiğimiz gibi Trakya’dan getirilen üç alay Urla bölgesine çıkarıldı. Ancak İzmir çok karışmıştı.

(Bir süvari birliğinin safta duruşu / Fotoğraf: Genelkurmay Arşivi)

Yunan Ordu Komutanlığı 8 Eylül’de kesin çekilme emrini verdi. Frangos Grubu’na 9 Eylül sabahından itibaren büyük kısmıyla İzmir’in batısına geçmesi emredildi. Düzenli olmasa da çekildiler. 15. Tümen Sındırgı batısına ulaştı. Demirci Akıncılarının tacizi hiç eksik olmadı.

Yunan 3. Kolordusu Bursa doğusunda Kazancı muharebelerini yapmaktaydı.(6)

İzmir’in 9 Eylül günü kurtarılması için planlama yapıldı.

5. Süvari Kolordusu İzmir’e girecek ve şehri işgalden kurtaracaktı. 8. Tümen Komutanı Kazım Paşa İzmir Mevkii Komutanı, tümeni de inzibat birliği olarak görevlendirildi. 

Sıkıyönetim ilan edildi. İzzettin Paşa, İzmir askeri valisi olarak belirlendi. 1. Kolordu, 14. Tümen’i 2. Kolordu emrine vererek Kemalpaşa-İzmir istikametinde; 2. ve 4. Kolordular Manisa-Menemen bölgesine intikale başlatıldı.(7)

9 Eylül 1922 Büyük Gün

Batı Cephesi Komutanı’nın emri 5. Süvari Kolordu Komutanı’nın eline 9 Eylül günü saat 15.00’te ulaştı. 

Ancak Kolordu Komutanı 8 Eylül’de Manisa’da birliklerine İzmir’i hedef olarak vermişti.

Kendisi Emiralem İstasyonu’nda bulanan 14. Süvari Tümeni’yle birlikteydi. Tümen saat 03.00’te yürüyüşe başladı. Menemen sırtlarında Yunan direnişiyle karşılaştı. Direnişi kırdı. Yunan birliğini ezdi. Bu çatışmada bir subay ve iki erini şehit verdi. Halkın sevinç gözyaşlarıyla Menemen’e girdiğinde saat 05.00 olmuştu. Kolordu Komutanı saat 09.45’te verdiği emirle tümeni Karşıyaka’ya gönderdi. Rum ahaliye kötü muamele yapılmayacaktı. Diğer iki tümenin Bornova batısında olduğunu değerlendirmekteydi.

14. Tümen hiçbir dirençle karşılaşmadan saat 16.00’da Karşıyaka’ya girdi.(8) 

İskelenin yanında yaptığı top ateşiyle halkı selamladı. Halk büyük bir coşkuyla askeriyle kucaklaştı. Her zulmün bir sonu vardı. O son, o gün Karşıyaka iskelesinde patlayan topun sesinde yankılandı. Tümen geceyi Karşıyaka’da geçirdi.(9)

Asker günlerdir belki de ilk defa sıcak yemek yedi, sıcak bir suda yundu... 

Karşıyaka, tarihinin en mutlu gününü yaşıyordu.

1. Süvari Tümeni, Manisa’dan 03.00’te yola koyuldu.

2. Süvari Tümeni’nin Yunan kuvvetleriyle temasta bulunan 20. Süvari Alayı’ndan 05.00’te Yunanların çekildiğini öğrendi. Tümenini derhal yürüyüşe geçirdi. 

Tümenin öncüsü 4. Süvari Alayı, 1. Tümen’in öncüsü 14. Alay’ın arkasına takıldı. 

İki tümen birbirine karışmıştı. 14. Süvari Alayı, Bornova doğusunda zayıf bir mukavemetle karşılaştı ve muharebeye başladı. Saat 09.00’da Bornova’ya girildi. Yunan artçıları bertaraf edildi.

Öncü süvari alayları Mersinli’de Yunan ateşiyle karşılaştı. Binbaşı Atıf komutasındaki 13. Süvari Alayı güneye yönelerek Yunan artçılarını kuşattı. 21 subay ve 1.500 er mevcudundaki Yunan birliği esir alındı.

Yüzbaşı Şerafettin’in Gözyaşları

Binbaşı Reşat komutasındaki 4. Süvari Alayı’nın, Halkapınar Köprüsü’nü geçen Yüzbaşı Şerafettin komutasındaki öncüsü iki bölük, Yunan ateşiyle 
karşı karşıya kaldı. En önde yaya yürüyen sekiz erden dördü şehit oldu. Bunlar son şehitlerimizdi, kahramanlar listesinde milletin bağrında kayıt altına alındı… Bu topraklar onların ve onlar gibilerin yüzü suyu hürmetine özgürleşti… Minnetle… Üç şehidimizin kimliği hemen belirlenmişti: Akşehirli Mehmet,  Antalyalı Ömer ve Nevşehirli Seyit Ahmet’ti. Dördüncüsü hastanede vefat ettiği için kimliğinin belirlenmesi yıllar aldı. E. Büyükelçi Erdinç Ulumlu’nun gayretleri sonucu açığa çıkarıldığı bilinmektedir: O da Nevşehirli ve başka bir Ahmet’imizdi. Kadirşinas İzmir halkı anılan yerde bir anıt dikerek onların İzmir’in kalbinde her zaman yaşamasını sağlamış, ruhlarını ebedileştirmiştir.(10)

Öncü komutanı Yüzbaşı Şerafettin başından yaralı olarak Türk sancağını Hükümet Konağı’na çekti ve selamladı. Kanı sancağa bulaşmıştı. Belki de yaralandığını sancağa bulaşan kandan anlamıştı. Heyecandan hüngür hüngür ağlamaya başladı. Ama ağlaması uzun sürmedi. Gözyaşlarını sildi ve askerlerine, “Arkadaşlar, vazifemiz bitmemiştir. Millet bizden daha çok şeyler bekliyor” diyerek indi ve aynı heyecanla görevine döndü... Aslında yaptığı da görevdi, hem de en 
kutsalından...

Yaşar Aksoy, sancağı getirenin Yüzbaşı Selahattin, bayrağı çekenin ise Teğmen Ali Rıza (Akıncı) olduğunu yazmaktadır.(11) Anafartalar’daki Asteğmen 1. Süvari Tümeni’nin 14. Alayı’ndan Yüzbaşı Zeki (Doğan, Hv. Orgeneral), komutasındaki üç bölükle Sarıkışla’ya(12) giderek Türk bayrağını göndere çekti. 1922’nin yüzbaşısı, 1949’da Hava Kuvvetleri’nin kurucu komutanı olacaktı.

Yedi yıl geriye gidelim. Başkomutan 9 Ağustos 1915 günü tarihi Anafartalar muharebesinden sonra 10 Ağustos günü yaptıracağı tarihi Conkbayırı taarruzu için yola çıkmıştı. Gerisini kendisinden öğrenelim: “Saat 17.30’da bütün kurmaylarımla Çamlıtekke’den atlı olarak hareket ettik. Dikkati çekecek derecede küçük bir kol halindeydik. Büyük Anafarta Köyü’nün doğu hizalarında bir düşman tayyaresi üzerimizde uçmaya başladı. Kurmay heyeti yolun sağ ve soluna açılıp dağılarak düşman tayyaresine hedef olmamaya çalıştılar. Ben yol üzerinde kaldım. Süvari Asteğmen Zeki adında kıymetli bir genç yanımdan ayrılmamıştı.”(13)

İşte Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’e o atlı intikalde eşlik eden kıymetli Asteğmen Zeki, İzmir’de Sarıkışla’ya bayrak çeken yüzbaşıydı.

Başkomutan’ın Mesajı

Kadifekale’de Asteğmen Besim 

İki tümen adeta yarış yaparak şehre girmişti. Dört senelik zulüm arkada kalmıştı. Ancak şehirde yapılacak çok iş vardı. 1. Süvari Tümen Komutanı Mirliva Mürsel Bey (General Mürsel Bakü), 2. Süvari Tümeni’ni de emrine aldı. Hızlı bir görev bölümü yaptı. Rum ve Ermeni evlerinden ateş edilmekteydi.

Güzelyalı  bölgesini temizlemek uzun sürdü. Ortalık sakinleşince 20. Süvari Alayı kışlada toplandı. 4. Süvari Alayı’nın İzmir’e ilk giren ilk bölüğü 2. Süvari Alayı’yla Alsancak’tan Kadifekale’ye gönderildi.

2. Kolordu Atlı Takip Komutanı, 3. Kafkas Tümeni süvari bölüğünden Asteğmen Besim daha önce bölgeye ulaşmış, bayrağı eski yüksek burca çekmiş ve dalgalandırmaya başlamıştı.

2. Süvari Alayı, Kemer İstasyonu’ndan geçerken Aydın’dan gelen bir katarı durdurdu. İçindeki beş subay ve 700 eri esir aldı. İstasyonda sekiz erle birlikte bulunan bir Fransız Yüzbaşı, “Şehirde muharebe olmaz” diyerek Yunanların direnmeden teslim olmasına katkı sağladı.

İzmir’e gelen Manisa İşgal Bölük Komutanı karargâhıyla birlikte esir edildi.

Halkın coşkusuna yabancılar da katılmıştı. Fransız harp gemisine mensup bir subay 1. Süvari Tümen Komutanı Mürsel Paşa’ya gelerek, bir emri olup olmadığını sordu. Bu nazik ilgiye teşekkür eden Mürsel Bey, “İzmir’e girildiğinin Ankara’ya müjdelenmesini” rica etti. Fransız gemisinin açık mesajını Ankara, İstanbul ve Doğu Cephesi Komutanlığı telsizleri aldı. Bayramın boyutu ülke düzeyine yayılmıştı...

Mürsel Paşa durumu rapor etti. Ardından Fahrettin Paşa (Altay) Karşıyaka’dan gelerek Hükümet Konağı’na yerleşti. Durumu rapor etti. Seydiköy (Gaziemir) civarında saldırılar devam ettiğinden 4. Süvari Alayı Kadifekale’den saat 21.00’de bölgeye sevk edildi. Alay olayı bastırdı ve kamu düzenini sağladı.(14) 

Ordu Komutanı Nurettin Paşa, Turgutlu’dan Kemalpaşa’ya geçti. Başkomutan, Genelkurmay Başkanı ve Batı Cephesi Komutanı öğleden sonra Turgutlu’ya ulaştılar. Daha sonra Belkahve’de Ordu Gözetleme Yeri’nde bulundular. Ordu Komutanı bölgede kaldı. Yüksek Komuta Heyeti sonra Kemalpaşa’ya döndü ve burada geceledi. 

Süvari kolordusunun raporunu burada aldı.

1. Kolordu, 8. Tümen’i emrine aldı. Kemalpaşa’ya yanaştı. Kolordu Komutanı, 10 Eylül için emrini verdi. Kolordu birlikleri gün ağarırken İzmir’e girecekti.

2. Kolordu, Manisa batısına intikal etti. Ahmetli bölgesinde bulunan 4. Kolordu, Turgutlu bölgesine yanaştı.(15)

3. Süvari Tümeni 9 Eylül saat 07.00’de Torbalı’da Yunan artçı birliğine taarruza başladı. Muharebe 14.30’a kadar sürdü.Yunan birliği çekildi ve tümen takip etti. Geceyi Kuşçuburun İstasyonu bölgesinde geçirdi.(16)

6. Kolordu Gölmarmara civarına ulaştı.

3. Kolordu 1. Tümeni’yle Kazancı Bayırı’na taarruz etti. Batı Cephesi Komutanı kolorduya Kocaeli Grubu’yla birlikte Bursa’yı kurtarmasını emretti. General Frangos grubu 9 Eylül öğleye doğru İzmir’in batısına doğru çekilirken Süvari Kolordusu da İzmir’e girmişti. Balçova ve 

Narlıdere bölgesine çekilen birlikler akşama kadar istirahat ettiler. 18.00’de aldıkları emir gereği Urla bölgesine hareket ettiler. Bütün gece yürüdüler.

Aydın’dan gelen 18. Alay Cumaovası’na ulaşmış ancak İzmir’le iletişim kuramamıştı. Türklerin İzmir’e girdiklerini öğrendiler. Batıya doğru Çeşme istikametine gitmek yerine 9/10 Eylül gecesini burada gerginlik içinde geçirdiler.(17)

İzmir’in alındığı Başkomutan’a rapor edilince, aşağıdaki mesajı yayımladı: İlk verdiğim Akdeniz hedefine varmakta orduların gösterdiği gayret ve fedakârlığı hürmet ve takdirle anarım. Elde edilen büyük muzafferiyetin yapıcısı olan kıymetli arkadaşlarıma en içten teşekkür ve tebriklerimi bildiririm. Orduların, bundan sonra verilecek hedeflerin alınmasında aynı fedakârlık yarışmasını göstereceklerine inancım tamdır.(18)

Batı Cephesi Komutanı 10 Eylül günü birliklere görevler verdi. Sadece 1. Kolordu İzmir’e girecek ve şehrin sorumluluğunu Süvari Kolordusu’ndan alacaktı. 3. Kolordu, 2. Ordu emrine verildi. Diğer birlikler istirahat edeceklerdi. En acil görev ise tahrip edilen telgraf haberleşme altyapısının tamir 
edilmesiydi.

10 Eylül 1922: Zaferin Sabahına Uyanmak

Günün en önemli gelişmesi Başkomutan’ın kurtarılan İzmir’e girişiydi. Büyük komutanın 16 Mayıs 1919’da Bandırma vapuruyla Samsun’a doğru yola çıkmadan  bir gün önce işgale uğrayan şehir, onun öngördüğü zaman diliminde kurtarıcısına selam duruyor ve özgürlüğüne kavuşuyordu.  1. Ordu karargâhı Belkahve’den erken 
saatte hareket ederek 08.00’de şehre girdi ve Hükümet Konağı’na yerleşti. Bu esnada yaşananlar görülmeye değerdi. İzmir bayram ediyordu. Halk sokaklara dökülmüştü. Büyük tezahürat yapılmaktaydı.

1. Kolordu birlikleri şehre girdi. O anı Kolordu Komutanı İzzettin Bey şöyle anlatmaktadır: “Şehre Kurmay Başkanım Muharrem Mazlum Bey ile emir subayım Yüzbaşı Fettah’la birlikte, Kemer-Basmahane-Kapalıçarşı caddesinden girerek Konak’a geldik. Çarşılar kısmen açık kısmen kapalıydı. Her taraftan çiçekler, 
kolonyalar ve lavantalar serpiliyordu.”(19)

Başkomutan, Genelkurmay Başkanı ve Batı Cephesi Komutanı ile birlikte saat 14.00’te halkın sevinç gösterileri arasında şehre girdi ve heyet Hükümet Konağı’na yerleşti. Başkomutan, Konak alanını dolduran halkı selamladı ve kısa bir konuşma yaptı: “Bu başarı milletindir.” İzmir’de bulunan yabancı temsilcileri kabul etti. İstanbul Hükümeti’nden “Kahraman Komutan” hitabıyla tebrik telgrafı aldı.(20)

Gaziemir’de Çatışma

Gaziemir bölgesindeki 18. Yunan Alayı, İzmir’e doğru yürümeye başladı. Durum rapor edildiğinde, 8. Tümen’in bu birliğe tek başına karşı koyması mümkün değildi. Çünkü şehirde henüz tam bir düzen sağlanamamıştı. Başıbozuk askerler yanında Rum ve Ermeni ahalinin silahlı olanları tam olarak temizlenememişti. Yunan alayı İzmir’e girerse büyük bir karmaşa doğabilirdi. Görevlendirilen birlikler Gaziemir istikametinde sevk edildi. 3. Süvari Tümeni de Torbalı’da İzmir’e doğru bu birliğe paralel olarak ilerlemekteydi.

Yunan Alay Komutanı İzmir’in Türkler tarafından alındığını öğrenince birliğini yaydı ve topçusuyla Kadifekale’yi ateş altına aldı. Her taraftan yapılan taarruz kısa sürede sonuç verdi. Yunan Alayı sancağıyla birlikte teslim oldu. Toplam iki albay, 37 subay, 4.200 er esir alındı. Yunan kaynaklarına göre 25 subay ve  750 er kaçmıştı. Gaziemir batısında ayrıca sekiz subay ve 150 eri esir alındı.(21)

DİPNOTLAR

1 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 147, 148. 
2 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 161. 
3 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 162. 
4 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 163. 
5 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 232. 
6 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 163:166. 
7 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 170.  
8 Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, s. 500. 
9 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 170, 171. 
10 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 172, 173. 
11 Yaşar Aksoy, İstiklâl Süvarisi, İzmir’in Kurtuluşu, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2021, s.107 
12 Konak Meydanı’ndaki tarihi Sarıkışla binası 1955 yılında maalesef yıkıldı. 
13 Mustafa Kemal Atatürk, Anafartalar Muharebeleri’ne Ait Tarihçe, s. 34.
14 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 171:175. 
15 Türk İstiklâl Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 176:180. 
16 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 180, 181. 
17 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 182. 
18 Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt: 13, s. 268. 
19 İzzettin Çalışlar, Gün Gün, Saat Saat Batı Cephesi, s. 434. 
20 Utkan Kocatürk, KAG, s. 296. 21 Türk İstiklal Harbi, II. Cilt, Batı Cephesi, 6. Kısım, III. Kitap, s. 183, 184.