Virüs kaynaklı hastalıklar, soğuklar ve kapalı ortamlarda daha fazla bulunmamız nedeniyle artışa geçti. Her yeni dönemde yeni bir varyantla karşımıza çıkan Covid, son günlerde Omicron’un alt varyantı JN1’ye kendini gösteriyor. Üstelik Covid aynı kişide influenza ya da RSV gibi hastalıklarla aynı anda görülebiliyor. Bazen de tüm bu enfeksiyonlarla art arda ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla iyileşme süresi de hayli uzuyor.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ergün Tozkoparan, Covid’in ve virüs kaynaklı hastalıkların güncel durumunu şöyle değerlendirdi:
Bir salgınla mı karşı karşıyayız?
İnfluenza olguları her yıl aralık ve ocak aylarında artar ve bu yıl da aralık ayı ile birlikte influenza vakalarının yanı sıra Covid vakaları da arttı. Solunum sistemi belirtileriyle hastaneye başvuran hastaların büyük çoğunluğunu Covid ya da influenza virüsüne bağlı enfeksiyonlar oluşturmaktadır. Covid, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de aralık ayında, ekim ve kasıma göre bir miktar artış gösterdi. Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre küresel olarak tüm dünyada Covid olgularında aralık ayında, kasım ayına göre yüzde 52 oranında artış var. Benzer şekilde Covid nedeniyle hastane yatışında yüzde 25 ve yoğun bakım gereksinimli hastalarda da yüzde 21 oranında artış görülmüştür. Aslında bunlar beklenen rakamlardır. Soğuk mevsimlere girilmesi nedeniyle kapalı ortamlarda daha fazla temas olması soğuk mevsimlerde genel olarak viral enfeksiyon oranını artırmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre olguların yüzde 50’nin fazlasından Omicron’un JN1 varyantı sorumludur. Ancak Rinovirüs ve RSV gibi diğer virüslere de rastlanabiliyor. Tüm viral enfeksiyonlarda olduğu gibi yeni varyantlar, büyük oranda risk faktörleri olan kişiler üzerinde daha ağır ve ciddi seyredebiliyor.
Önlem alınmalı
Covid, artık grip gibi oldu diyebiliriz. Ancak bundan Covid’i önemsemeyeceğimiz anlamı çıkarılmamalı. Hastalık büyük oranda influenza gibi seyrediyor. 2 yıl önce yaşanan Covid’in Delta varyantını yaşamıyoruz. Yeni varyantlarla oluşan Covid olguları var. Bunlar da normal grip gibi davranıyor ve riskli gruplarda hayati kayıplara neden oluyor. Özetle 2 yıl önceki pandemi koşullarını yaşamasak da her koşulda önlem alınmasında yarar var.
En çok kimler risk altında?
65 yaş üzeri kişiler, kronik kalp, akciğer, böbrek, diyabet hastalarının, kemoterapi görenlerin ve bağışıklığı baskılanmış hastaların risk altında olduğunu söyleyebiliriz.
Yoğun bakım servisleri ne durumda?
Yoğun bakımlarda Covid ya da influenza vakaları olmakla beraber, çok büyük bir bölümünü risk faktörü olan hastalar oluşturmaktadır. Beklenenin üstünde bir yoğun bakım gereksinimi yoktur. Yoğun bakımdaki hastaların hemen hemen yüzde 99’u risk faktörü olan hastalardır. Aralarında hayati tehlikesi olanlar da var. Özellikle yaşlılar, eşlik eden kalp hastalığı, akciğer hastalığı, kemoterapi gören hastalar, bağışıklığı baskılanmış hastalarda hayati risk yüksek olabiliyor.
Nelere dikkat edilmeli?
Covid ve artan hastalıklardan korunmak için yapılması gerekenlerin en başında olabildiğince toplu ortamlardan uzak durmak gerekiyor. Ancak bu, okul ve iş gibi nedenlerden dolayı günlük sosyal yaşamda mümkün olamamaktadır. Risk faktörü olan kişilerle gebelerin kalabalık ortamlardan mutlaka sakınmaları gerekiyor. Hasta olan bireyler risk faktörleri olan bireylerden uzak durmalıdır. Bağışıklığı destekleyici gıdalar ve bol su tüketilebilir. Beslenmede dikkat edilmesi gereken konulardan biri bol sıvı alımıdır. Akdeniz usulü ve C vitamininden zengin gıdalarla beslenmek gerekir. Özellikle içinde antioksidan içeren ve bağışıklık güçlendirdiği bilinen mor meyveler tercih edilmelidir. Nar, pancar, orman meyveleri gibi bu tür beslenme bağışıklık sistemimizi destekler.
Maskeye geri dönülmeli mi?
Özellikle risk faktörleri olan bireylerin özellikle kalabalık ortamlarda maske takması gerekir. Bu kişilerin enfeksiyondan korunması çok önemlidir. Dışarıdan eve virüs getirilmemesi için risk faktörü olmasa bile kalabalık ortamlarda yaşayan kişilerin maske ile korunması gerekir.