Size kadın cinayetleriyle ilgili çok ilginç ve acı bir tespitten söz edeceğim. Geçtiğimiz 24 Haziran günü Türkiye’de ne yazık ki çok talihsiz bir rekor kırıldı. Söylemesi bile zor ama maalesef o gün 24 saatte 8 kadın öldürüldü. 8 kadın. Ama 8 can değil. Daha fazlası…

Tüm kadınların potansiyel anne adayı, anne, sevgili, eş, kız kardeş, hala, teyze, kuzen oldukları düşünüldüğünde onlarla kim bilir kaç can daha yandı? Kaç can daha öldü o gün…

Peki sizce 24 Haziran günü kırılan bu utanılası rekor, Türkiye’de ilk miydi? Sıkı durun şimdi. Elbette ki hayır. Çünkü aynı talihsiz rekor 28 Şubat günü de gerçekleşmiş ve yine o gün de 8 kadın kadın cinayetine kurban gitmişti.

Yani bir anlamda tarih tekerrür etti. Peki ülkemizde kadınlar daha ne kadar öldürülecek? Bu konuda Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Meryem Türktekin’in ilginç ve bir o kadar da acı tespitleri var. Türktekin, iktidara “Siz önce mevcut anayasayı uygulayın! En başta da Anayasa’nın 10. maddesiyle kadınlara taahhüt ettiğiniz eşitliği sağlayacak önlem ve tedbirleri alın ve ülkede yaşanan şu kadın kırımına bir son verin!” diye sesleniyor ve ürkütücü boyutlara ulaşan kadın cinayetleriyle ilgili şu bilgileri veriyor:

“Ülkemizde son altı ay içinde 168 kadın erkekler tarafından katledildi, 80 kadın da şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Üstelik bu kadınların birçoğu, onları en çok koruması gereken kişiler tarafından ve en güvende olması gereken yerde, yani kendi evlerinde, eşi veya aile bireyi olan erkekler tarafından katledildi.

Ülkede Her Gün ‘Kadına Yönelik Şiddet Felaketi’ Yaşanıyor Bir günde 8 kadını şiddete kurban verir hale geldik. Hala bizlere ‘neredeeen nereye’ şarkıları söylüyorlar. Merak ediyoruz açıkçası; seçim döneminde her biri bir kadın hakları savunucusu kesilen o milletvekili adayları nerede? Şehir şehir, kasaba kasaba gezip oy toplayan o bakanlar nerede? Hatta İliç’de 9 işçiyi kaybettiğimizde oraya akın edenler nerede? Kadına yönelik şiddet de, bu ülkede felaket boyutuna ulaşmadı mı sizce…?”

Daha sonra o çarpıcı tespiti, hani yazının girişinde söz ettiğimiz acı rekoru hatırlatıyor Türktekin:

“Türkiye’de geçen ay 40 kadın şiddete kurban verildi. 28 Şubat’ta daha da korkunç bir durum gerçekleşmiş ve sadece 24 saat içinde 8 kadın katledilmişti. Üzülerek görüyoruz ki iktidarın umursamazlığı karşısında aynı şey bu ay da gerçekleşti; 24 Haziran’da 24 saat içinde 8 kadın daha katledildi…”

Daha sonra da İstanbul Sözleşmesinin yürürlükten kaldırılmasının sonuçlarına dikkat çeken Türktekin şöyle diyor:

"İktidar, İstanbul Sözleşmesi’nden ‘bizim yerli ve milli bir yasamız var, daha da güzelini yapacağız’ diyerek çekilmişti. Daha iyisi yapılmadığı gibi, bu kez de 6284 sayılı yasanın içini boşaltmaya çalışıyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak politikalar ortaya konulması gerekirken eşitsizlik her geçen gün daha da derinleştiriliyor. Katledilen kadınlar arasında, talep etmesine rağmen derhal koruma kararı verilmediği için veya verilen kararlar uygulanmadığı için öldürülen pek çok kadın var.

Toplumun vicdanı kanıyor iktidarda ses seda yok Kadınlar artık ciddi boyutta endişe yaşıyor. Pek çok kadın, serbestçe dolaşamaz oldu, istediği bir yerden bir yere gündüz vakti bile kaygı duymadan gidip gelemiyor artık. Kadına şiddetin geldiği boyut karşısında toplumun vicdanı kanıyor, iktidarda ise hiç ses seda yok! Bilakis basına yansıyan haberlerden 9. Yargı paketi ile, yine örtülü bir af getirmeyi planladıklarını ve kadınların kazanılmış haklarını tırpanlamaya çalıştıklarını görüyoruz. Bazı iktidar mensupları ‘yargı paketinde aslında öyle bir şey yok gibi’ yalanlamalarda bulunduğundan yasa tasarısı meclise geldiğinde bu konuda itirazlarımızı ayrıca belirteceğiz.

Ancak kadına şiddetin artışındaki nedenlere dikkat çekmek açısından şu hususa değinmek gerekiyor: 2023 Temmuz ayında kadın katillerine, tecavüzcü ve çocuk cinsel istismarcılarına infaz yasasında düzenleme adı altında örtülü bir af getirdiler. Bu yasayla serbest bırakılan failler, kadınlara ve çocuklara karşı suç işlemeye devam etti. Örneğin 2023 Eylül ayında öldürülen Damla Dakım, Özlem Küçükyılmaz, Nezife Çetingök ve Fatoş Çetin infaz yasası değişikliği sonucunda serbest kalan failler tarafından işlendi. O kadınların vebali bu tür yasaları çıkartanların ve kadınların yaşam hakkını koruyan yasaları uygulamayanların üzerindedir.

İzmir’de ‘KADES’ uygulamasından yardım isteyen 4 çocuk annesi Beyzanur K.’nın ‘şikayetini alan polis memurunun tacizine maruz kaldığı iddiasıyla’ yaşanan yaralama olayından sonra kadınlar KADES hattını aramaktan da korkar hale geldi. Şiddete maruz kalan kadınlar, kendilerini korumakla görevli yetkililere bile güvenemeyecekse kime güvenecek, kendini nasıl koruyabilecek?..”

Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Meryem Türktekin, daha sonra da “Gençlerimiz gibi kadınlarımızı da göç yollarına düşürmeyin” uyarısını yapıyor, şu çarpıcı cümlelerle: “Kadın hakları insan haklarıdır; bu haklar müzakere edilemez, siyasi hesaplara kurban edilemez, torba kanunlarla düzenlenemez. Üzerinize düşen sorumluluğu alın ve bu karanlık tabloyu bir an önce düzeltin. Aksi halde, yaşanan göçlere yakında kadın göçlerinin de eklenebileceğini unutmayın. Türkiye’de kadınlar güvende değil ve hiçbir kadın kendini güvende hissetmiyor. Umudunu kaybettirdiğiniz gençlerimiz gibi, kadınlarımızı da göç yollarına düşürmeyin. Geçmişte kadınlarına verdiği değerle dünyaya örnek olmuş bu aziz milleti böyle bir ayıpla karşı karşıya bırakmayın…”

Yazı biraz uzun oldu ama mevzu derin olunca yazı da uzuyor elbette. Tabi tüm bu uzunluğun sebebi de... Kadınlarımızın ömrü uzun olsun diye!...

Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Meryem Türktekin