Karadeniz’de son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, mikroplastik kirliliğinin hızla arttığını ve bu durumun birçok balık türünü tehdit ettiğini ortaya koyuyor. Bu araştırmalar, özellikle dereler, nehirler ve çevresindeki alanlardan gelen evsel, plastik ve metal atıkların, Karadeniz’e ulaşarak önemli bir kirlilik kaynağı oluşturduğunu gösteriyor. Bilim insanları, bazı nehirlerin bu kirliliğe katkısını vurgularken, Akdeniz ve Karadeniz arasındaki mikroplastik yoğunluğunu karşılaştırdı. Yapılan karşılaştırmalar sonucunda, Karadeniz’deki mikroplastik seviyelerinin Akdeniz’e göre daha yüksek olduğu ve çevresel etkilerinin daha fazla olduğu belirlendi.
"HER GEÇEN GÜN DAHA DA ARTIYOR"
Karadeniz ve Akdeniz'de bilimsel araştırmalarını sürdüren Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rafet Çağrı Öztürk, mikroplastik kirliliğinin beklenenden daha fazla olduğunu aktarırken "Karadeniz'de ve Akdeniz'de deniz suyundaki mikroplastikleri karşılaştırdık. Karadeniz'de mikroplastik kirliliğinin çok daha fazla olduğunu bulduk. Bu bizi üzen bir durum oldu. Bunun çözümüne yönelik çalışmaların yapılması artık elzem boyutlara geldi. Karadeniz için korkulan oldu; mikroplastik miktarı her geçen gün de daha fazla artıyor. Son 10 yıla baktık. Yıllara göre mikroplastik parçacık sayısında ciddi bir artış oluyor” şeklinde ifadelere yer verdi.
"HER YERDE VAR"
Öztürk, nehirlerin mikroplastik kirliliğinde önemli etken olduğunu belirtirken şu ifadelere yer verdi:
"Mikroplastiklerin, Batı Karadeniz'e göre Doğu Karadeniz'de daha az olacağını tahmin ediyorduk. Tam aksine Doğu Karadeniz'de mikroplastik kirliliğinin çok ciddi boyutlarda olduğunu fark ettik, bu bizi şaşırttı. Daha sonra, ‘Nehirlerden gerçekten çok ciddi bir girdi mi var?' sorusuna yöneldik, çalışma yaptık. Baktık ki gerçekten nehirlerde mikroplastiğe rastlamadığımız örnek yok. En küçüğünden en büyüğüne kadar hepsinde var. Sakarya Nehri'nden Çoruh Nehri'ne kadar 20'den fazla nehirde çalışma yaptık. Üzücü boyutlara ulaşmış. Her yerde mikroplastik kirliliği var artık."
"ORGANİK KULLANMAYA DÖNMEMİZ GEREKİYOR"
Plastik kullanımının azaltılması ve toplumun daha sürdürülebilir alışkanlıkları benimsemesi gerektiğine dikkat çeken Öztürk, “Hepimizin evinde çamaşır, kurutma makineleri var. Kullandığımız bütün kıyafetler artık yapay tekstil ürünleri ve bunların içinde fiberler var. Her çamaşır yıkamanızda siz ister istemez mikroplastikleri doğaya salıyorsunuz. Ne kadar temizlemeye çalışsanız da mikroplastikten önleyemiyorsunuz. Sayısını azaltabiliyor ama maalesef girdi oluyor; bu gerçekten korkulan bir durum. Tekrar organik kullanmaya dönmemiz gerekiyor. Artık plastik kullanımını hayatımızda olabildiğince azaltmamız gerekiyor. Çünkü bunun temizleyerek ortamdan uzaklaştırılması gibi bir durum artık söz konusu değil" ifadelerine yer verdi.
"TEK KULLANIMLIK ŞİŞE ALMAYACAĞIZ"
Toplumun alışkanlıklarını değiştirmesi halinde sorunun üstesinden gelinebileceğine dikkati çeken Öztürk, “Herhangi bir gıda ürününde plastik ambalaj var. İçtiğimiz suda, sütlerde, maden sularında, dağların üst zirvelerinde, insan elinin değmediği diye düşündüğünüz her yerde mikroplastik var. Artık bunun önüne geçemiyorsunuz. Tek kullanımlık şişe almayacağız. Herkesin bir cam şişesi olacak. Alışkanlıklarımızı değiştireceğiz. Torbanın parayla satılması bu işi evet belli boyuta kadar azalttı ama eskisi gibi kese kullanımına dönmemiz lazım. Ya da herkesin sırt çantası ile gezmesi lazım. Toplumun alışkanlıkları değişmediği sürece bizim bu plastik kirliliğinin önüne geçmemiz gerçekten çok zor” dedi.