2012 yılından bu yana üreticilik hayaliyle araştırmalar yaptığını belirten Yoltaş, iktisat lisansı, bankacılık-finans alanında yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladıktan sonra özel sektörde mali müşavir olarak çalıştı. Ancak masabaşı mesleğini bırakma kararı alarak kendi imkânlarıyla safran yetiştiriciliğine başladı.

SAFRANA YÖNELME NEDENİ EKONOMİK DEĞİL

Üretime yönelme nedenini anlatan Yoltaş, tarımın yalnızca ekonomik değil, toplumsal ve çevresel açıdan da büyük önem taşıdığını vurguladı. Safranın insan sağlığı açısından birçok faydası bulunduğunu ifade eden Yoltaş, "Göz ve cilt sağlığından bağışıklık sistemine kadar pek çok alanda etkileri biliniyor. Ancak içeriği çok güçlü olduğu için bilinçli tüketilmeli. Günde bir bardaktan fazla tüketilmemesi gerekiyor ve kronik rahatsızlığı olanların mutlaka doktora danışması şart" dedi.

Safranın pahalı bir ürün olarak görülmesine de değinen Yoltaş, "Bir gram safran bir kişi için yaklaşık bir ay yeterli oluyor. Bu açıdan bakıldığında fiyatının aslında o kadar da yüksek olmadığını söyleyebiliriz" diye konuştu.

KAPALI ALAN MODELİ BÜYÜK AVANTAJ SAĞLIYOR

Safran üretiminde kapalı alan modelinin büyük avantaj sağladığını belirten Yoltaş, ekim sürecinin ekim ayında başladığını, kasım ortalarında ise hasada geçildiğini söyledi. Hasadın tamamen el emeğine dayandığını vurgulayan Yoltaş, çiçeklerin tek tek elle toplandığını ifade etti.

Kapalı alanda yeşil yaprakların korunmasının daha kolay olduğunu dile getiren Yoltaş, bunun soğan gelişimi açısından kritik olduğunu belirterek, "Tarlada bu süreç çok daha zor. Doğal koşullar nedeniyle soğan gelişimi yavaşlıyor. Biz ise her yıl yeni soğan elde edebiliyor ve bunu ek gelir olarak değerlendirebiliyoruz" dedi.

BİR GECEDE AÇIYOR

Safran çiçeğinin çok kısa sürede açtığını hatırlatan Yoltaş, doğru zamanda hasat yapılmasının ürün kalitesi açısından hayati olduğunu söyledi. Çiçeğin tam açılmadan toplanması gerektiğini vurgulayan Yoltaş, tarlada bunun ciddi bir iş gücü gerektirdiğini ifade ederek, "Eğer bu alanı açık tarlaya ekmiş olsaydım, yaklaşık 1,5 dönümlük bir arazi olacaktı ve gün doğmadan hasat yapılması gerekecekti. Arılar gelmeden, polenler yayılmadan toplamak ciddi bir emek ve işçi maliyeti demek. Kapalı alanda bu süreci çok daha kontrollü ve verimli yürütüyoruz" diye konuştu.

TAMAMEN EL İŞÇİLİĞİ

Üretimin en zahmetli kısmının el emeği olduğunu belirten Yoltaş, kapalı alanda yaklaşık 30 bin safran soğanı bulunduğunu söyledi. Her çiçeğin içindeki üç stigma’nın tek tek elle ayrıldığını anlatan Yoltaş, "Safranı değerli kılan tam olarak bu emek. Işık, sıcaklık, nem ve karbondioksit oranlarını biz ayarlayabiliyoruz. Doğada bu koşulları kontrol etmek mümkün değil. Bu yüzden riskler de çok daha fazla" dedi

Kapalı ortam tarımıyla hem kaliteyi hem de verimi artırdıklarını belirten Yoltaş, bu modelin özellikle yüksek katma değerli ürünler için önemli bir alternatif sunduğunu ifade etti.