1950'lerde Gros Michel muzlarının yok olmasına neden olan Panama hastalığının farklı bir versiyonu, günümüzde küresel muz üretiminin yüzde 99'unu oluşturan Cavendish cinsini de tehdit ediyor. Bu durum, muzların genetik çeşitliliğini azaltarak tüm popülasyonu tek bir hastalığa karşı savunmasız hale getiriyor.
Bir başka önemli tehdit ise siyah sigatoka hastalığı. Bu hastalık, muz yapraklarında lekelere neden olarak bitkinin büyümesini ve verimini olumsuz etkiliyor. Fungisitlerle mücadele edilse de bazı bölgelerdeki mantarlar bu kimyasallara direnç kazanmaya başladı.
Bilim İnsanları Yeni Çözümler Üzerinde Çalışıyor
Bilim dünyası, muzları bu tehlikelerden korumak için farklı stratejiler geliştiriyor. Hastalıkların genetik yapısı ve yayılma mekanizmaları üzerine yapılan araştırmalar, daha etkili tedavi yöntemleri geliştirmeye olanak tanıyor. Aynı zamanda yeni ve hastalıklara dirençli muz çeşitleri üzerinde de çalışmalar yürütülüyor.
ABD merkezli muz üreticisi Chiquita Brands International, KeyGene ve Wageningen Üniversitesi ile işbirliği yaparak Yelloway 1 adlı yeni bir muz türü geliştirdi. Hem Panama hastalığına hem de siyah sigatoka hastalığına dirençli olan bu muz çeşidi, serada yetiştirilmeye başlandı.
Önümüzdeki yıllarda Filipinler'de toprağa ekilecek olan Yelloway 1, daha sonra Cavendish muzlarıyla çaprazlanarak hem lezzetli hem de hastalıklara dayanıklı yeni bir muz türü elde edilmesi hedefleniyor.
Avustralya'daki Queensland Üniversitesi'nden araştırmacılar ise yabani bir muz bitkisinden bir geni Cavendish'e aktararak genetiği değiştirilmiş bir muz çeşidi geliştirdi. Bu yöntem, Panama hastalığına karşı etkili bir çözüm sunsa da genetiği değiştirilmiş gıdalara karşı olan tepkiler nedeniyle henüz ticarileşmiş değil.
Bilim insanlarının bu yoğun çabaları sayesinde muzların geleceği için umut var. Yakın gelecekte marketlerde gördüğümüz muzların tadı ve görünümünde herhangi bir değişiklik olmasa da, arka planda yapılan bu çalışmalar sayesinde muzların daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde üretilmesi sağlanacak.