Gazze’de 7 Ekim’den bu yana süren İsrail saldırılarında can kaybı 38 bine yaklaşırken, son dönemde İsrail’in kuzeyindeki Lübnan sınırında artan gerilim tüm bölgeyi kuşatacak bölgesel savaş endişesini artırıyor.
Gazze’deki savaş İsrail ve Lübnan Hizbullahı arasında çatışmaları da tetiklerken, yaklaşık 9 ayda 340’tan fazla Hizbullah mensubu, 63 Lübnanlı sivil, 19 Emel Hareketi, 13 Hamas, 15 İslami Cihad mensubu ile 14 İsrail askeri ve 10 İsrailli sivil hayatını kaybetti.
Son günlerde Lübnan-İsrail hattında tansiyonu daha da yükselten kritik gelişmeler yaşanıyor.
İsrail’in 11 Haziran’da Lübnan'ın güneyine düzenlediği hava saldırısında Hizbullah’ın ön cephedeki saha komutanı Talib Sami Abdullah’ın öldürülmesi sonrası örgüt, 8 Ekim 2023'ten bu yana en yoğun saldırıyı başlatarak İsrail'in kuzey bölgelerini füze yağmuruna tuttu.
Hizbullah komutanı Talib Sami Abdullah'ın cenaze töreni.
Hizbullah, geçen hafta da İsrail’deki Hayfa Limanı'na kadar sızan İHA'nın çektiği görüntüleri paylaştı. İsrail’in kuzey bölgesindeki askeri hedeflerin, hava savunma bataryalarının ve savaş gemisinin görüldüğü video, İsrail’e açık tehdit niteliğindeydi.
Bunun ardından İsrail ordusu, Lübnan'a savaş açma tehdidinde bulundu. Ordudan yapılan açıklamada, Lübnan’a saldırı planının onaylandığı bildirildi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da pazar günü yaptığı açıklamada, Gazze'de Hamas'a karşı yoğun savaş aşamasının sona yaklaştığını, İsrail'in Lübnan Hizbullahı'na karşı daha fazla askeri kuzey sınırına gönderme hazırlığında olduğunu söyledi.
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ise İsrail'le topyekûn savaşa hazır olduklarını açıklayarak "İsrail'de hiçbir yer güvende değil" mesajı verdi.
'İSRAİL'İN EN UZUN SAVAŞI'
Sözcü’ye konuşan İstanbul Gedik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Doktor Öğretim Üyesi Selim Sezer, Nasrallah’ın halihazırda devam eden savaşı “1948’den bu yana gerçekleşen en büyük savaş” olarak nitelediğine dikkat çekerek bunun nedenlerini şöyle sıraladı:
“İsrail’in kuruluşundan beri girdiği hiçbir savaş bu kadar uzun sürmemişti. Çok sayıda aktörün birbiriyle uyum içinde hareket ettiği bir çatışma da daha önce yaşanmamıştı. Gazze’de korkunç yıkıma ve eşi benzeri görülmemiş kayıplara rağmen direniş güçleri İsrail ordusuna ciddi kayıplar verdirmeye devam ederken Hizbullah, İsrail güçlerini kuzey cephesinde oyalıyor ve hareket kapasitesini kısıtlıyor. Bu esnada Husiler, Kızıldeniz’de İsrail’e mal taşıyan gemileri hedef almayı sürdürüyor. Iraklı milis grupları da zaman zaman saldırılar düzenliyor.”
İsrailli yedek askerler Lübnan sınırında savaş hazırlıklarını hızlandırdı.
ÇATIŞMALAR KONTROLDEN ÇIKAR MI?
Neredeyse 9 aydır süren çatışmalar, İsrail'de ciddi iç tartışmalara yol açtı. Hizbullah’ın artan saldırıları nedeniyle İsrail’in kuzeyinde 60 binden fazla kişinin bölgeden tahliye edilmesi, Netanyahu hükümeti üzerinde Hizbullah’a savaş açılması yönündeki baskıyı artırıyor.
İsrail ordusunun saldırıları nedeniyle 90 binden fazla Lübnanlı da evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Hizbullah’ın İsrail’in ünlü hava savunma sistemi Demir Kubbe’yi atlatan SİHA saldırıları karşısında şaşkınlık yaşayan Tel Aviv, ABD destekli gelişmiş silah sistemlerine rağmen eski savaş yöntemlerine dönerek Lübnan’da yangın çıkarmak üzere kuzeye mancınıkla alev topları bile attı.
2006'daki savaş İsrail'in Lübnan'ın güneyinden çekilmesiyle sonuçlanmıştı.
2006 SAVAŞI SONRASI HİZBULLAH'IN YÜKSELİŞİ
1982 yılında Lübnan'ın güneyini işgal eden İsrail’i ülkeden çıkarmak amacıyla kurulan İran destekli Hizbullah örgütü, 2006'da iki taraftan yüzlerce sivil ve askerin öldüğü 34 gün süren savaşta İsrail'le karşı karşıya geldi.
İsrail’in güney Lübnan’dan çekilmesiyle sonuçlanan savaş, Hizbullah’ın siyasette ve orduda hızla yükselmesine ve Orta Doğu’nun en büyük silahlı güçlerinden biri haline gelmesine yol açtı. Örgütün elinde şu anda 1 milyondan fazla füze ve roket olduğu belirtiliyor.
Çatışmaların başından bu yana sınırdaki gerilimi yakından takip eden Al Jazeera'nın Lübnanlı muhabiri Ali Haşim, Hizbullah'ın artan saldırılarına dikkat çekerek "İsrail başta üstün konumdaydı ve Hizbullah’a büyük kayıplar verdirdi. Ancak bir süre sonra işler değişmeye başladı, deneyimlerden ders çıkaran Hizbullah’ın topyekûn bir savaşın patlak vermesi halinde sınırda İsrail’in iletişim altyapısını vurmak için bir planı olduğu açıkça görüldü. Çatışmalar şiddetlendikçe Hizbullah yeni silahlar kullanmaya başladı ve saldırılarda bunların etkinliğini de test ediyor. Örneğin üzerinde kameralar olan füzeler aynı zamanda İsrail’deki hedefleri kayıt altına alıyor" diyor.
İsrail saldırıları sonucu Lübnan'ın güneyinde çok sayıda sivil hayatını kaybetti, on binlerce kişi evlerini terk etti.
Ne İsrail'in ne de Hizbullah'ın yıkıcı bir savaş istediğini kaydeden Haşim, Sözcü'ye yaptığı açıklamada, "Birbirleri hakkında kapsamlı istihbarata sahipler, topyekûn savaşın nasıl bir yıkım getireceğini çok iyi biliyor ve caydırıcılık hedefiyle saldırıları artırıyorlar. İsrail ordusu açısından şu anda odak noktası Gazze’deki savaş ancak bu savaş sonuçlandığında “Şimdi sırada ne var” sorusu gündeme gelecek. Hizbullah topyekûn bir savaşa girmek istemese de böyle bir durumda savaştan güvenli çıkışın yolunu çizmeye çalışıyor" ifadelerini kullanıyor.
ABD VE İRAN BÖLGESEL SAVAŞA HAZIR MI?
Bu arada ABD de müttefiki İsrail’i Hizbullah’la topyekûn bir savaşta Demir Kubbe’nin yetersiz hale geleceği konusunda uyarıyor. ABD basınına göre Washington, Hizbullah’ın 2006’da İsrail’le patlak veren savaştan çok daha yıkıcı bir askeri kapasiteye sahip olduğunu düşünüyor.
Lübnanlı gazeteci Ali Haşim'e göre İsrail’in arkasındaki ABD ve Hizbullah’ı destekleyen İran arasındaki iletişim hattı şu anda gerilimin sınırlanmasında önemli bir rol oynuyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu'nun ABD’den gelen desteği daha da artırmak için özellikle başkanlık seçimleri öncesinde Biden yönetimi üzerinde baskı kurmaya çalıştığını söyleyen Haşim, "Kimse bölgesel bir savaş istemiyor ama elbette herkes böyle bir senaryoya hazır. Hepsinin silahları ve planları var. Bu çok aktörlü bir savaş olacak. İran öncülüğündeki eksen, yani Yemen, Irak, Lübnan ve Suriye’deki güçler son dönemde koordinasyonu önemli ölçüde geliştirdi. İran’ın 14 Nisan’da İsrail’e düzenlediği saldırılar, bu grupların bölgesel bir savaşta nasıl hareket edeceğinin işaretiydi" diye konuşuyor.
Hizbullah lideri Nasrallah, olası bir savaşta, daha önce İsrail'e üslerini açan Güney Kıbrıs'ı vurabileceklerini söyleyerek tehdit düzeyini Orta Doğu’nun ötesine taşıdı.
Akademisyen Selim Sezer ise ABD’nin çok yıkıcı sonuçları olabilecek bir Lübnan savaşının çıkmasını engellemek için pek çok tarafla yoğun temaslar sürdürdüğünü hatırlatarak “Ancak 40 yılı aşkın zamandır ABD’nin Orta Doğu politikasının merkezinde iki şey var: İsrail’in korunması ve İran’ın çevrelenerek zayıflatılması. Bu sebeple Lübnan’la tam kapsamlı savaşın başlaması halinde ABD, şu veya bu düzeyde İsrail’e destek verecektir. İran ise İsrail’in Lübnan’la savaşa girmesi halinde tarafsız kalmayacağını açıkça belirtti. Böyle bir senaryo, harita değişikliği de dahil olmak üzere bir dizi farklı sonucu olabilecek bir bölgesel savaşın kapılarının aralanması anlamına gelir" diyor.
Bölünmüş durumdaki Lübnan’ın yıllardır büyük bir iktisadi ve siyasi kriz içinde olduğunu söyleyen Sezer, bu nedenle Hizbullah’ın mümkün olduğunca dar kapsamlı bir savaşı tercih edeceğini ancak mevcut karmaşık denklem içinde bütün senaryoların olasılık dahilinde olduğunu vurguluyor.
TÜRKİYE NASIL BİR TUTUM ALACAK?
Selim Sezer, Türkiye’nin Orta Doğu’ya yayılacak bir savaşta nasıl bir tutum alacağı yönündeki sorumuza ise şu yanıtı verdi:
"Türkiye aynı anda hem NATO üyesi olan, hem İran’la yakın ve güçlü ilişkilere sahip bir ülke. Bu iki yönlü dış politika tercihi, ABD’nin ve İran’ın şu veya bu şekilde dahil olduğu bir savaşta tarafsız kalmayı beraberinde getirecektir.
Türkiye hükümeti, Gazze savaşı boyunca olduğu gibi, çeşitli bölgesel ve küresel aktörlerle birlikte diplomatik kanallar yoluyla çatışmaların dindirilmesi yönünde girişimlerde bulunabilir. Ne var ki Türkiye ana denklemin parçası olmadığı için bu çabalar fazla karşılık bulamadı. Ayrıca Türkiye’nin Hamas üzerinde bir etkinliği varken Hizbullah üzerinde herhangi bir etkinliği yok."