MIT'den malzeme bilimci Admir Masic liderliğindeki ekip, Roma betonunun dayanıklılığının arkasında yatan tekniğin “sıcak karışım” (hot-mixing) olduğunu ortaya koydu. Bu teknikte, volkanik kül (pozzolan) ile kalsine kireç (quicklime) kuru halde karıştırılıyor ve su eklendiğinde iç reaksiyonla yüksek ısı açığa çıkıyor. Bu ısı, kimyasal tepkimeleri hızlandırıyor ve betonu normalden çok daha hızlı kürleştirip sertleştiriyor.

Sıcak karışımın bir diğer önemli avantajı ise kendi kendini onaran yapısı. Karışımda kalan kireç parçacıkları (kireç klastları), beton çatladığında suyla etkileşerek kalsiyum karbonat oluşturuyor ve bu da çatlakları zamanla yeniden dolduruyor. Bu özellik, Roma yapılarını deprem, volkan, deniz suyu ve zamanın yıkıcı etkilerine karşı koruyan temel faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.

Bu yeni keşif, Romalı mimar Vitruvius’un “De architectura” adlı eserinde tarif ettiği yöntemle çelişiyor. Vitruvius, kirecin önce suyla söndürülmesini (slaking) önerirken, fiziksel örneklerde bu yönteme uygun yapı izlerine rastlanmamıştı. Yeni buluntular, Vitruvius’un belki de alternatif bir yöntemi anlattığını ya da tarifin zamanla yanlış yorumlandığını düşündürüyor.

Pompeii'deki şantiyede analiz edilen kuru malzeme yığınlarında, pomza ve volkanik kül karışımı, quicklime ve kireç klastları tespit edildi. Bu kuru karışımların varlığı, sıcak karışım yönteminin arkeolojik kanıtını oluşturdu. Mikroskobik incelemeler ve Raman spektroskopisi gibi yöntemler, sıcak karışımın izlerini net bir şekilde doğruladı.

Masic’e göre, bu bilgi modern inşaat anlayışına da ilham verebilir. Günümüzde kullanılan betonun çevreye verdiği zarar büyük ve ömrü kısayken, Roma betonunun dayanıklılığı sürdürülebilirlik açısından büyük potansiyele sahip. Masic, kurucusu olduğu DMAT adlı şirket aracılığıyla bu bilgileri modern malzemelere uyarlamayı hedefliyor: “Yeniden kristalleşme yoluyla gözeneklerin dolması, bugünkü malzemeler için bir rüya süreci.”