Tiwanaku uygarlığı, And Dağları’ndaki Titicaca Gölü’nün güneyinde kurulmuş ve zirve döneminde oldukça güçlü bir topluluktu. Penn State Üniversitesi’nden antropolojik arkeolog José Capriles, bu toplumun piramitler, teraslı tapınaklar ve monolitler gibi anıtsal yapılar bıraktığını belirtti. Ancak Tiwanaku hakkında hâlâ çok az şey biliniyor.

Palaspata tapınağı, Tiwanaku uygarlığının sosyal, ekonomik ve siyasi yapısına ışık tutabilecek özellikler taşıyor. Tapınağın kalıntıları, dronlarla yapılan uçuşlar ve fotogrametri teknikleriyle dijital olarak modellenerek analiz edildi. Analizler, taş dizilimlerinin iç avlu etrafında dört taraflı odalardan oluşan teraslı bir tapınak platformunu ortaya koydu.

Kalıntılar yaklaşık 125 x 145 metre boyutlarında olup, tapınağın özellikle gündönümü ritüelleri için tasarlanmış olabileceği düşünülüyor. Karbon testi, bölgenin en yoğun olarak MS 630 ile 950 yılları arasında kullanıldığını gösterdi.

Palaspata, kuzeydeki dağlık alanları, batıdaki kurak platosu ve doğudaki vadileri birleştiren üç ticaret yolunun kesiştiği stratejik bir noktada bulunuyor. Bu nedenle, tapınağın toplumu birleştirici bir rol üstlenmiş olabileceği belirtiliyor.

Tapınakta bulunan geleneksel mısır birası “chicha” içmek için kullanılan keru kapları, bu alanın ticaret için merkezi bir buluşma noktası olduğunu gösteriyor. Bu içecek için gereken malzemelerin Bolivya’nın merkezindeki Cochabamba vadilerinden gelmesi, Tiwanaku’nun uzun mesafeli ticaret bağlantılarına sahip olduğunu düşündürüyor.

Tapınağın dini açıdan da önemli olduğu ifade ediliyor. Capriles, ekonomik ve politik işlemlerin ilahi bir dil aracılığıyla gerçekleştirildiğini ve bunun farklı bireylerin iş birliğini kolaylaştırdığını belirtti. Vanderbilt Üniversitesi’nden Steven Wernke ise Palaspata’nın stratejik konumunun Tiwanaku toplumunun merkezi bir yapıya sahip olduğunu desteklediğini ifade ederek, “Bu bulgu, Tiwanaku ve Andlar’daki erken imparatorluk hakkında yeni bir parça sunuyor” dedi.