Kayseri'nin Talas ilçesinde oturan Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi 5'inci sınıf öğrencisi Enes Ahmet Tekin, geçen yıl 21 Temmuz'da annesi ile hastaneye gitti.
Annesinin yanından, 'Lavaboya gidiyorum' diyerek ayrılan Tekin'den bir daha haber alınamadı.
Hayatından endişe eden ailesi, durumu polise bildirdi.
Polis arama çalışması başlatırken; basına konuşan aile, Enes Ahmet Tekin'in tıp fakültesini istemediğini, sırf kendilerini kırmamak için bölüme devam ettiğini belirterek, oğullarının eve dönmesi için çağrıda bulundu.
Ancak polis ekipleri, 13 gün sonra Tavlusun Mahallesi Derevenk Viyadüğü'nün altındaki dere yatağında Ahmet Enes Tekin'in cesedini buldu.
Kayseri Devlet Hastanesi'nde otopsi işlemleri tamamlanan Tekin'in cenazesi, Kocasinan ilçesi Amarat Mahallesi'nde Evliya Mezarlığı'nda toprağa verildi.
TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİ
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı, Enes Ahmet Tekin'in bir suç ya da suç unsuru sonucu ölme ihtimaline karşı 'başkasını intihara yönlendirme' ve 'yardım etme' suçlarından yürüttüğü soruşturmayı tamamlayıp, takipsizlik kararı verdi.
Savcılık, ailesinin 31 Temmuz 2023'te ölen Tekin'in bilgisayarında intiharla ilgili bilgileri gördüklerini beyan ettiklerinin tespit edildiği, dosya kapsamında yapılan incelemede, Tekin'in herhangi bir kişi tarafından intihara yönlendirildiğine ya da yardım ettiğine dair maddi bir delilin tespit edilemediği, ölenin herhangi bir suç ya da suç unsuru neticesinde vefat ettiğine dair delil elde edilemediği gerekçeleriyle faili meçhul şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi.
'İHMALLERLE DOLU BİR TAHKİKAT YÜRÜTÜLDÜ'
Enes Ahmet'in babası Osman Tekin, verilen karara tepki gösterdi.
Baba Tekin, "Davaya takipsizlik kararı verildi. 21 Temmuz'dan bu yana 6 ay içinde ihmallerle dolu bir tahkikat yürütüldü. İlk gün müracaatımızı yaptıktan sonra hiçbir araştırma yapılmadı. Şu an elimde 300'ün üzerinde evrak var ve bunların çoğu masa başında sonradan yazılmış tutanaklar. Oğlumun ilk bulunduğu gün, 3 Ağustos'ta olay yeri incelemenin en ufak delilleri dahi araştırması gerekirken viyadükten aşağı inmeye bile tenezzül etmediler. İntihar olduğunu söylediler. 'Yapmaz benim yavrum' desem de dinlemediler" dedi.
'YAĞMUR YAĞDIĞI İÇİN HER ŞEY SİLİNMİŞTİ'
Olay sonrası başka görgü tanıklarının da ortaya çıktığını söyleyen Tekin, "Sonraki zamanlarda görgü tanıkları çıktı. Hatta viyadüğe yakın bir şantiye bekçisinin de gördüğünü öğrendik. Bekçinin anlattıkları çocuğumun eşkaline tam uyuyor. Yanında birkaç kişi olduğunu, sonra beyaz bir piyasa taksisi geldiğini söylüyor ve plakasını veriyor. Fakat polise verdiği ifadede, görmediğini, bilmediğini söylüyor. Ayın 25'inde gönüllüler olarak viyadüğü aradık. Aslında 1,5 metre yakınına gelmişiz fakat hiçbir koku almadık ve görmedik. 3 Ağustos'ta ise elleriyle koymuş gibi oradan bulup, çıkarttılar. Olay yeri incelemeyi sonradan istedim. 'Araştırma yapılsın, yukarıda kan izleri gördüm, yağmur yağmadan bakılsın' dedim. Polis, savcılığın talimatından 1 hafta sonra geldi. Fakat yağmur yağdığı için her şey silinmişti" diye konuştu.
'10 SENE İÇİNDE BURADA BAŞKA ÖLÜMLER DE YAŞANDI'
Dosyanın kapatıldığını belirten Tekin, "15 Aralık'ta savcı ile görüştük. Bize artık yapılacak bir şey olmadığını, dosyada sona gelindiğini, benim iddialarımın geçerliliği olmadığını, görgü tanıklarının bizim söylediklerimizi anlatmadığını söyledi ve dosya kapatıldı. İnşallah bir şey çıkar, çocuğum burada bu kadar dolaştıysa mutlaka gören olmuştur. Görenler, duyanlar olduysa; maddi-manevi arkalarındayım. Buraya çit taktıklarında ve mobese kamerası kurduklarında buradaydım. Köprü yapılalı bunca zaman oldu. 10 sene içinde burada başka ölümler de yaşandı. Selfie çekerken hayatını kaybeden insanlar oldu. Önlemi yeni alarak günah mı çıkarıyorlar" dedi.