Fizikçi Michael Benedict Davies, “Artık evrende en yaygın buz formunun atomik düzeyde nasıl göründüğüne dair iyi bir fikrimiz var” diyerek bu keşfin önemini vurguladı. Davies’e göre bu bulgu, gezegenlerin oluşumundan galaksilerin evrimine kadar pek çok kozmolojik sürecin anlaşılması için kritik rol oynuyor.
Dünyada buz, atomların düzenli bir kristal yapı oluşturduğu kristalin formda bulunuyor. Ancak uzayda buzun, atomların rastgele bir araya gelmesiyle oluşan amorf yapıda olduğu düşünülüyordu. Ancak bazı analizler, amorf buzun kısmen kristal özellikler taşıyabileceğini öne sürüyordu.
Davies ve ekibi bu iddiayı test etmek için bilgisayar simülasyonları ve laboratuvar deneyleri gerçekleştirdi. Simülasyonlarda, sanal ortamdaki su molekülleri -120°C'ye kadar dondurularak farklı hızlarda buz oluşturuldu ve kristalin ile amorf buz oranları incelendi. Sonuçlar, uzayda bulunan amorf buzun yaklaşık yüzde 20 oranında kristalin yapılar içerdiğini ortaya koydu.
Araştırmacılar deneylerde, uzaydaki buz oluşumunu taklit etmek amacıyla su buharını soğuk bir yüzeye bırakarak donmasını sağladı. Ayrıca buz parçalarını çok düşük sıcaklıklarda ezerek daha yoğun amorf buz örnekleri elde etti. Elde edilen buz örnekleri daha sonra kristal oluşumuna yetecek kadar ısıtıldı.

Bilim insanları, buzun kristal yapısını “hatırlayabildiğini” ve bu düzenin bazı koşullarda korunduğunu belirtti. Deneylerin sonucunda, amorf buzda kristal yapılar olmasa tamamen amorf kalması beklenirken, yapısal değişimlerin gözlemlenmesi buzda kristal bölgelerin bulunduğunu kanıtladı.
Çalışmanın yazarlarından Christoph Salzmann, “Dünyadaki buz, sıcaklığımız nedeniyle kozmolojik bir merak konusu. Uzaydaki buzun tamamen düzensiz olduğu düşünülüyordu, ancak bulgularımız bunun doğru olmadığını gösteriyor” dedi. Salzmann ayrıca, bu keşfin yalnızca uzaydaki suyun değil, genel olarak amorf malzemelerin anlaşılması açısından da önemli olduğunu vurguladı.