Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi'nce verilen ikinci ihlal kararını değerlendiren Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM'nin kararını yine dikkate almadı.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Can Atalay hakkında “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” yönlerinden verilen hak ihlali kararına uyulmaması nedeniyle yapılan ikinci ihlal başvuruyu görüşmüş oy çokluğu ile ikinci kez ‘hak ihlali’ kararı verilmişti.
21 Aralık’ta İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ulaşan karar mahkeme tarafından bir önceki kararda olduğu gibi Yargıtay'a gönderilmişti.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Türkiye İşçi Partisi Mersin Milletvekili Şerafettin Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını, bu bağlamda Anayasa'nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını belirterek Anayasa Mahkemesi'nin kararına uyulmamasına karar verdi.
İSTANBUL BAROSU'NDAN SERT AÇIKLAMA
Yargıtay'ın kararı sonrası İstanbul Barosu'ndan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı;
*İstanbul Barosu, Av. Ş. Can ATALAY ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin ilk ihlal kararından sonra Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkan ve Üyelerinin yargıya duyulması gereken güveni zedeleyen ve suç oluşturan eylemleri dolayısıyla gerekli cezai soruşturmanın yapılması için Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’na suç duyurusunda bulunmuştu.
*Anayasa Mahkemesi’nin 21.12.2023 tarihli ikinci ihlal kararına rağmen Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkan ve Üyeleri dosya üzerinde yetkileri olmamasına ve dosyayı işlem yapmaksızın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iade etmeleri gerekirken “Anayasa Mahkemesi'nce verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığı, bu bağlamda Anayasa'nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığı” şeklinde hukuk sistemimizde yeri olmayan bir karar daha vermiştir.
*Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkan ve Üyeleri suç işlemeye devam etmektedirler.
Siyasilerin yargıya hakem olmak istediği, yargıçların suç işlemekte ısrar ettiği bu dosya bize yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı yoksa Anayasa’nın da kanunların da demokrasinin de olmadığını bir kez daha göstermiştir. İstanbul Barosu olarak hukukta ısrar edeceğiz.
NE OLMUŞTU?
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Can Atalay’ın "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan 18 yıl hapisle cezalandırılmasına ve bu suçtan tutuklanmasına karar vermişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bulmuştu.
Sanık Atalay, 14 Mayıs'taki 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde TİP'ten Hatay milletvekili seçilmiş, bunun üzerine avukatları "milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi" talebiyle Yargıtaya başvuru yapmıştı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise talebin reddine hükmetmişti.
Atalay'ın avukatları da milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığı kazanan başvurucunun yargılamada durma kararı verilmesi talebinin reddedilerek yargılamaya devam edilmesi nedeniyle "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" hakkının, tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle de "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkının ihlal edildiğini öne sürerek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştu.
Başvurunun ardından süreç devam ederken Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında Can Atalay'a verilen 18 yıl hapis cezasını onamıştı.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, ekim ayının sonunda aldığı kararla Atalay'ın bireysel başvurusunda, "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" hakkı ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiği sonucuna varmış, ayrıca Atalay'a 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetmişti.
Anayasa Mahkemesi tarafından, Atalay'ın yeniden yargılanması ve tahliyesi istemiyle yerel mahkemeye gönderilen dosya, yerel mahkemece karar verilmeden Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne iletilmiş, Daire ihlal kararına uymamıştı.
AYM Genel Kurulu 21 Aralık 2023 tarihinde oy çokluğu ile Can Atalay hakkında ikinci kez ‘hak ihlali’ kararı vermişti.