Derin uyku, insanın 90 dakikalık uyku döngüsünün üçüncü aşamasını oluşturuyor ve yaklaşık 20 ila 40 dakika sürüyor. JAMA Neurology dergisinde yayımlanan çalışmaya göre; bu evrede beyin dalgaları ve kalp ritmi yavaşlıyor, kan basıncı düşüyor. Vücut, kasları ve kemikleri güçlendirirken bağışıklık sistemini destekliyor. Ayrıca beyin, öğrenme ve hafıza için kendini yenileyip güçlendiriyor. Yapılan araştırmalar, Alzheimer ile bağlantılı beyin değişikliklerine sahip kişilerin, daha fazla derin uyku aldıklarında hafıza testlerinde daha başarılı olduklarını ortaya koyuyor.

Monash Üniversitesi'nden nörobilimci Matthew Pase, derin uykunun yaşlanan beyni birçok açıdan desteklediğini belirtiyor. Pase, “Uyku, beyinden metabolik atıkların temizlenmesini hızlandırarak Alzheimer’da biriken proteinlerin uzaklaştırılmasına yardımcı oluyor,” diyerek derin uykunun, demans risk faktörü olarak değiştirilebilir bir özellik olabileceğine dikkat çekiyor.

Bu çalışma, Framingham Kalp Çalışması kapsamındaki 346 katılımcının iki uyku çalışması verilerini inceledi. Araştırmacılar, 1995-1998 ve 2001-2003 yılları arasında gerçekleştirilen gece uyku çalışmalarından elde edilen verileri karşılaştırarak, 2018 yılına kadar demans gelişim oranlarını izledi. Çalışmada, katılımcıların 60 yaş itibarıyla derin uyku oranlarının azalmaya başladığı ve bu azalmanın 75-80 yaş aralığında zirveye ulaştığı tespit edildi.

Araştırma sonuçları, her yıl yaşanan yüzde 1'lik derin uyku kaybının demans gelişme riskini yüzde 27 oranında artırdığını ortaya koyarken, Alzheimer için bu oranın yüzde 32’ye çıktığını gösterdi. Ayrıca düşük derin uyku oranları, kalp-damar hastalığı risk faktörleri ve Alzheimer ile bağlantılı APOE ε4 geniyle de ilişkilendirildi.

Ancak araştırmacılar, bu bulguların sebep-sonuç ilişkisini kesin olarak kanıtlamadığını, demansın da uyku kaybına neden olabileceğini belirtiyor. Bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da, yeterli uyku almanın, özellikle de derin uykunun, yaşlanma sürecinde kritik bir rol oynadığını söylemek mümkün.