Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, TBMM’de bütçe görüşülürken, CHP sıralarına dönüp, “Sizin tarikat, cemaat, bizim Sivil Toplum Kuruluşu dediğimiz kuruluşlarla protokoller yapıyoruz. Yapmaya devam edeceğiz” açıklaması büyük tepki topladı. 150 bin civarında üyesi bulunan kısa adı EĞİTİM-İŞ olan Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası’nın Genel Başkanı Kadem Özbay, bakanlığın 2 bin 709 kuruluşla protokol yaptığını hatırlattı. “Yayınlayın insanlar kiminle iş birliği yaptığınızı öğrensin” dedi.

SOHBETLER FETÖ TAKTİĞİ!

Cumhuriyetin 100. yılında Atatürk’ün Nutuk’taki sözlerinin soruşturma konusu olduğunu belirten Özbay, konu hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: “Bakanın konuşmalarının nelere sebep olacağını bir örnekle açıklayayım: Özellikle pansiyonlu okulların büyük bir çoğunluğunda atama kriterleri de daha çok sadakat eksenli olunca tarikat ve cemaat mümkün olunca sohbetler moda oldu. Sohbetler Hani bu FETÖ taktiği vardı ya bu cemaat taktikleri abiler ablalardı yine bir okulda sohbetler yaptırılmak isteniyor. Bakanın konuşmasından sonra, aynı zihniyete sahip okul yöneticileri, öğretmenlerine bakanın tarikatlarla ilgile konuşmasını  attı. Neden? Çünkü orada cumhuriyetin öğretmenleri, eğitimcileri tarikat ve cemaatleri okullara sokmuyordu. Okul müdüründen cesaret alıp tarikatlar, bakanın sözünü hatırlatıp istediğini yapmaya çalışacak. O nedenle bakanın sözleri çok tehlikeli bir mesajdır.”

BAKANLIKTAN KORUMALIYIZ

Çocuklara sahip çıkılması gerektiğini belirten Özbay sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuklarınıza sahip çıkacağız. Şimdi anlaşılan o ki tarikat ve cemaatlerden çocuklarımızı kuruyacağız derken şu anda biz Milli Eğitim Bakanlığı’ndan da çok korumak zorunda kalacağız. Bunu üzülerek söylüyorum. Şunu çok net görmek lazım: okullar tarikat ve cemaatlerin potansiyel mürit edilecekleri yerler değildir ve bunu Milli Eğitim Bakanlığı yapamaz. Bunlar, Devletin boş bıraktığı yerlerden beslenen yapılardır.”

Veliler yazılı tebliğ istesin

Tarikat ve cemaatlerin fiili durum yaratıp derslere girdiklerini belirten Kadem Özbay, neler yapılması gerektiğini şöyle anlattı: “Protokollerin hiçbirinde derse gireceklerine ilişkin madde olmamasına rağmen, şimdi derslere giriyorlar. Kim din görevlisini ya da tarikat ve cemaat bağlantılı yapıyı okula derse sokacak veya çocuğu dersinizden alıp götürecekse kesinlikle yazılı kendinize tebliğ etmesini isteyin. Okullarda fiili bir işgal var. Velinin izni olmadan öğrencilerinizi asla bu tarz protokoller kapsamında bu insanlarla yan yana getirmeyin. Devletin asli bir görevi var. Eğitim ile ilgili bu görev Milli Eğitim Bakanlığına verilmiş. Ne olduğu belirsiz kişilere bu görevi veremezsiniz.

Milli güvenlik meselesidir

“Eğitim bu ülkede artık bir milli güvenlik meselesi haline dönüşmüştür” diyen Kadem Özbay sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir çok çocuğumuz okullarda aç ve susuz. Okullar fiziki olarak yetersiz. Atanamayan birçok öğretmenimiz var. Gün Işığında eğitime hasretiz. Laiklik ilkesi dindarların güvencesidir. Mustafa Kemal Atatürk ‘Türkiye Cumhuriyeti Şeyhler, Dervişler, müritler, mensuplar ülkesi olmayacak. En hakiki tarikat medeniyettir’ diyor. Dindar bir insan kendine tarikat olarak Tanrıya giden bir yol, Allah’a ulaştığı bir yol olarak tarif edebilir. Ama Türkiye Cumhuriyeti’ndeki şu andaki tarikatlar devletin içerisinde bir koltuk kapma savaşında. Bugün bütün tarikatlar ticari alan oluşmuş.”