Farsça kökenli “Dil” sözcüğüyle genelde “Gönül, yürek, kalp” anlatılır. Şarkılarda geçen dil sözcüklerinin çoğu bu doğrultuda kullanılmıştır. Türkçemizde ise ağzımızdaki en yaşamsal organın adıdır. Atasözlerinde, özdeyişlerde, deyimlerde çok geçen, şimdi yinelemeye yerimizin elvermediği “DİL”in kullanılması sahibinin değerini ortaya koyan bir öğedir. Farsça’da “Kem” sözüyle anlatılan “Kötü”, uygun olmayan sözlere karşı “Kötü söz sahibinindir” yanıtıyla dilin önemini açıklar.
“Tatlı dil, güler yüz” insancıl, dostça, sıcak yaklaşımın, iyi ilişkilerin tanımında kullanılmaktadır. Tatlı dilin olumlu, kötü dilin olumsuz etkileri için nice sözler, anlamlı benzetmeler ve deyimler vardır. Siyasetin dili ise çoğu zaman sokması dilenen bir arının adıyla, gündeme geliyor. Saygısızlık, kabalık, ilkellik, sertlik, görgüsüzlük, bilgisizlik, terbiyesizlik, bağnazlık, çirkinlik, kötülük yansıtan bir “sivri”lik içeriyor. Birbirlerine karşı olmaktan öte kendileri gibi düşünmeyenleri aşağılamaları, sıfatlarına ve makamlarına asla yakışmayan sözlerle nitelemeleri, karalama ve suçlamaları, kaba ve sert sesleri gerçekten utandırıcıdır. Böyle konuşanların sözlüklerinin kapakları karadır. Temsilci ve sözcü olanların medyada izlenen konuşmaları, sözde eleştirileri, sözde yanıtları bu durumun kanıtıdır.

ÖZENSİZ TUTUMLAR

Eleştirinin, yanıtın ağır ve sert olması başka saldırgan, aşağılayıcı, suçlayıcı, kaba ve çirkin olması başka... Siyasetin dili anlamlı, gerçekçi, bilimsel, ölçülü, terbiyeli, uyarıcı, etkileyici, içerikli, biraz da esprili olur. İtici değil çekici olur. Siyasal alanda yarışanların dillerine özen göstermeleri önemli bir özellik ve seçkinliktir. Sahibinin yapısını, ırasını (karakterini), düzeyini ve donanımını ortaya koyan dil, bir saldırı arıcı değil bir açıklama ve anlaşmanın bedensel öğesidir.
Toplumsal barış, ulusal dayanışma, uygar ve demokratik yaşam çağrıları yerine karalama ve suçlamalarla kışkırtmaların öne çıktığı günümüzde devlet temsilcilerinin tutumu daha çok dikkat çekmekte, önem kazanmaktadır. Partili sıfatı yenilenen AKP genel başkanının, bakanların, milletvekillerinin, iktidar yandaşlarıyla yardakçılarının konuşmaları kötü örnekler olarak izlenmektedir. Saldırılar, karalama ve suçlama ötesi sövgü nitelikli sözler, yüksek sesle, bağırıp çağırarak ve halkı bölmekten çekinmeyerek gerçek dışı anlatımlarla aşağılama ve küçük düşürme çabaları asla uygun değildir.

BİR ÖRNEK

CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU’nun İstanbul Yürüyüşü’ne tepkilerdeki dile bakmak yeter. Üstelik Şeker (Ramazan) Bayramı gibi dinsel bir ortamda yapıldı. Dindar geçinenlerin kaba ve çirkin dilleri siyasetin ustalığına bağlanıp hoş görülemez. İnanç, ruh, vicdan ve beden temizliğinin kaynağıdır. Dil, kimlik ve kişiliktir. Bırakınız inancı, sıfatlarına ve makamlarına yakışmayan sözlerden çekinmiyor, kaçınmıyorlar. Kimileri sert ve ağır sözleri beceri (mârifet) sayıyor. Tam bir insanlık göstergesi olan dil siyasetçiler tarafından bozulmaktadır. Adalet yürüyüşüne karşı çıkanlar arasına AKP genel başkanı Bay RTE da katıldı. Demokratik bir davranışa bu ölçüde sertlikle tepki göstermek hiç kimseye yarar sağlamaz. RTE’ın haksız ve yersiz eleştirileri, kara çalmaları Kılıçdaroğlu yürüyüşünün ne kadar haklı ve yerinde olduğunu göstermektedir. Nerede tarafsızlık andı? Demokratik bir açılım ve atılım olan yürüyüş nedeniyle anamuhalefet partisi genel başkanına yönelik 12 Temmuz konuşmasıyla AKP genel başkanı kötü bir çıkış yapmıştır. Taşıdığı sıfata hiç yakışmayan sözleri, siyasal tarihe geçecek kötü örneklerdendir. Suçlamaları da aynı niteliktedir.
Hiç unutulmamalı, dil kişiliğin göstergesidir. Diline özen göstermeyenler saygı göremezler. Sevgi ve saygı, içtenlikli yaklaşımın iki temel öğesi, sıcak kucaklamanın iki renkli kanadı ve kollarıdır. Sürekli tartışılan 15 Temmuz’a “Destan” deniliyor ama tarihimizdeki gerçek destanlar unutulup unutturuluyor. Biz, en az RTE kadar hukuk dışı kalkışmalara karşıyız.