Yanılmak çok doğal bir durum. Bunu söyleyerek ülkemizin gündemindeki kimi durumların birer sorun olduğu görüşümüzü-kanımızı okurlarımızla paylaşıp çözümlerini dilediğimizi açıklamak istiyoruz. “Derdini söylemeyen derman bulamaz” halk sözümüzü anımsatarak.
Kimi sorunlar elde olmayan nedenlerle, kimi sorunlar zamanın koşullarında ister istemez, kimi sorunlar da dış etkiler ve olaylarla ortaya çıkar. Ama kimi sorunların nedeni daha çok biz oluruz. Bugün değineceklerimiz bunlardır. Kaynağı bilgisizlik, yetersizlik, görgüsüzlük, tembellik, taşkınlık, amaç kötülüğü ve kimi bozukluklar olabilir. Ama çoğu yönetimin, yöneticilerin kusurlu tutum ve davranışıdır. Her organda, her birimdeki yöneticilerde, ağırlığı iktidarda olan sorunlar.

ÖZETLE

İktidarcıların Anayasa’ya, hukuka, cumhuriyete, niteliklerine, kuruluş ilkelerine, insan haklarına özeni yok. Hukuk devletinde yasalara aykırılık bağışlanmaz sorunken iktidar, Anayasa Mahkemesi’nin yükseköğretim kurumlarında başörtüsü yasağına hiç uymuyor. Bu konuda Mahkeme’nin olağanüstü durumlara ilişkin kanun hükmünde kararnameler konusunda olduğu gibi, tersine bir yeni kararı da yok. Nerde hukuk devleti?
Anayasa’yı amaçlarına uydurdular. “Fiilî durumu hukukîleştireceğiz” diyerek yaşanan aykırılığı açıkça kabul etmişlerdi. AKP Genel Başkanı, yürürlükteki Anayasa’nın aşırı yetkilerini de yetersiz bulup başkanlık sistemi için muhtarları öne alarak gerekli gereksiz, yanılgı ve yanlış dolu konuşmalar yapıp Misak-ı Millî ve Lozan konularında saplantılar açıklayarak Sevr’i unutmuştu. AKP’liler demokrasiyi getirmekle övünüp insanı güldürüyorlar.
Terör, en büyük sorun. Şehitler en büyük yara. 15 Temmuz’da sokaklarda ölenlerin sorumluları kimler?
İktidarcılar toplumsal barışı, ulusal dayanışmayı öteleyerek dincilik, mezhepçilik, tarikatçılık, aşiretçilik, ağalık ilişkilerine önem veriyor. Bağımsızlık, özgürlük, özerklik kavramlarının benimsenmesinde yararlı çalışmalar yerine partizanlık öne çıkıyor.
Bilime, bilgiye, kişiliğe, ahlaka bakışları doyurucu değil. Gerçeklere aykırı yaklaşımlar, abartılı söylemler, ayrıştırıcı tutumlar, ayrılıkçı kalkışmalar birbirine ekleniyor. Devlet olanaklarını kullanmakta yandaşlık ağır basıyor. Ödeneklerin kullanımı tartışılıyor. Eğitim “proje okullar”, dinsel önceliklerle çağdaş ve bilimsel olmaktan çıkarılıp medrese, tekke, zaviye anlayışına yöneliyor. 3-4 yaşındaki çocukları kapsayan düzenlemeler, sıkmabaşlı, Kâbe maketli gösteriler alabildiğine.

DAHASI

Yargı bağımsızlığı aldırışsızlığı dizboyu. Güven yitimi dorukta. 15 Temmuz bahane edilerek, fırsat sayılarak devletten dışlananların yerine iktidar yandaşlarına ağırlık verildiği görüşleri yaygın. Haksızlık yakınmaları, uygulama bozuklukları giderek yoğunlaşıyor.
AKP Genel Başkanı RTE’ın bir zamanlar “Ne istediler de vermedik” dediği FETÖ’cüler-paralelciler her yeri bozmuşlar. İktidarla işbirlikleri, ortaklıkları 17/25 Aralık 2013’te bozulunca kendi içindekileri bırakıp herkese dokunan, Adalet Bakanı’nın “Anayasa’ya aykırı da olsa kanun hükmünde kararnameleri uygulayacağız” sözüne uygun işlemler sürüyor.
Silâhlı Kuvvetlerin derin yara aldığı kalkışmaların nedenleri ve sorumluları üzerinde durulmuyor.
Genel konular bir yana, Anayasa değişikliklerinde Anayasa profesörü ile çoban yurttaşımızı bir tutan halkoylamasına dayanmakta duraksama görülmedi.
Bilgisi, ilgisi, yaklaşımı eşit olmayanların oyları sömürülerek “Millete gideriz” sloganıyla kendi istedikleri Anayasa’yı oylattılar. Oylamaya ilişkin tartışmalar sürüyor.
Bugün bu sorunlara neden olanlar, bu sorunları çözemeyenler, bu sorunlardan yararlananlar çifte başkanlık düzeninde neler yaparlar, bir tahminde bulunmak bile insanı ürpertiyor. Sorun, yaratanların, sorun olanların sorunları çözmesi onların yaşam felsefelerine aykırıdır.
Her şeyden, her yurttaş sorumludur. Hepimiz değerlerimizi ve ulusal varlıklarımızı ödünsüz korumalıyız.