Milas ilçesine bağlı İkizköy'deki Akbelen ormanında, termik santrale kömür sağlamak için linyit çıkarılan sahanın genişletilmesi için hafta başından beri süren ağaç katliamına bugün sabahın ilk ışıklarıyla başlandı.



Altı gündür ağaç kesilen bölgede bulunan ve geceyi kurdukları çadırlarda nöbet tutarak geçiren çevreciler ile köylüler uyandıkları anda karşılaştıkları bu manzaraya tepki gösterdi.



Çevreciler, motorlu testerelerle süren ağaç kesimine, devletin gücünü gösterir gibi özellikle çadırların kurulu olduğu alanın yakınından başlandığını öne sürdü.



Çevreciler "Resmen bize işkence ediyorlar" diyerek tepkilerini dile getirdi.

Güneş altında 43 dereceyi bulan sıcaklıkta bazı eylemciler bayıldı.


Bir süre sonra jandarma, çevreci ve köylülerin uzun süredir nöbet tuttukları kamp alanının çevresini sardı ve bölgeyi boşaltmalarını istedi.



Buna direnen gruptan aralarında avukatlar İsmail Hakkı Atal ve Leyla Bilgen’in de bulunduğu 17 kişi gözaltına alındı.



 

Gözaltına alınanlar Milas İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürüldü. Çevreci ve köylüler Milas-Ören yoluna çıktı.



Yolda oturan grup YK Enerji personel servisinin ve Orman İşletme Müdürlüğü araçlarının geçişini engelledi.



İki TOMA tarafından tazyikli su ile dağıtılmaya çalışılan grup, yarım saatten fazla trafiği durdurdu. Sadece hastası olan iki aracın geçmesine izin verildi.



MÜZİKLE PROTESTO ETTİLER

Kamp alanından çıkarılan çevrecilerden bazıları yol kenarında müzikli gösteri ile eyleme devam etti. Akbelen ormanına gelmek isteyenler ise yollarda uzun kuyruklar oluşturdu.



AKBELEN'DE KESİM İŞLEMİ BİTTİ

Muğla Orman Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgilere göre, 5 günde 78 hektarlık alanda iş makineleri ve hızarlarla ağaçlar kesildi. Şu anda bölgede kesilen ağaçlar toplanıyor ve taşınıyor. Orman Genel Müdürlüğü'nün 2 gün içinde alanı temizleyip ilgili şirkete temsil edeceği belirtildi.

308 KURUMDAN ORTAK AÇIKLAMA

DİSK, KESK, TMMOB’a bağlı odalar ve TTB’nin yanı sıra aralarında bazı siyasi partiler, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet, ekoloji, kent, emek ve demokrasi mücadelesi veren kurumların da olduğu 308 kurum ortak basın açıklaması yaparak Akbelen ormanları için köylüler ve çevrecilerin sürdürdüğü mücadeleye destek verdi.

Ortak basın açıklamasında şöyle denildi:

-"İkizköylüler, Muğla, Milas’ta kömür madenciliğine karşı Akbelen Ormanı’nı ve yaşam alanlarını korumak için yıllardır direniyor. Milas ve Yatağan’daki üç kömür yakıtlı termik santral ve onlara yakıt sağlamak için açılan kömür ocakları Muğla’nın tarım alanlarını, ormanlarını yok ediyor, havasını, suyunu kirletiyor.



-Erken ölümlere, hastalıklara yol açıyor. Konuya ilişkin yapılan çalışmalarda madenciliğinin bölgeye geri dönüşü mümkün olmayan zararlar vereceği bilim insanları tarafından da tespit edilmesine rağmen bu “kirli enerji” yönetim modeli için üstün kamu yararından vazgeçiliyor. Yörede yaşayan halkın talepleri hiçe sayılıyor.

-Milas’taki kömür ocakları işletme ruhsat sahası içerisinde 60 köy bulunuyor. Şu ana kadar ruhsat sahası içinde kalan köylerden 8’i tamamen 15’i ise kısmen yok edildi. Bölge halkı yıllardır kömür sebebiyle yaşam alanlarını, geçim kaynaklarını kaybediyor, büyük bir hak gaspına uğruyor.

-Bunlar yetmezmiş gibi 24 Temmuz’da bölgeye kolluk kuvvetleri eşliğinde girilerek Akbelen Ormanı’nda ağaç kesimine başlandı.

-Hafta başından beri devam eden kesimleri durdurmak isteyen köylüler ve yaşam savunucuları ise kolluk kuvvetlerinin şiddetine maruz kaldı ve ve ablukayla karşılaştı. Biber gazı ve tazyikli sularla, coplarla yapılan müdahaleler devam ediyor."



AKBELEN ORMANINDAN VAZGEÇMİYORUZ

Açıklamaya şöyle devam edildi:

-"İktidara sesleniyoruz: Himaye ettiğiniz Limak Holding ve IC Holding ortak iştiraki olan YK Enerji bilimsel gerçeklere rağmen planlı olarak kamuoyunu yanıltıyor ve Akbelen Ormanı’nı kömür için feda ediyor. Biliniz ki halkın çıkarı şirketlerin kârından üstündür. Bu sorumlulukla hareket etmek, sesimizi duymak, Akbelen’i korumak zorundasınız.

-Tüm Akdeniz havzası kontrol edilemeyen orman yangınlarıyla mücadele ederken, sıcak hava dalgaları gün geçtikçe daha dayanılmaz hale gelirken, Türkiye’nin birçok bölgesi aşırı hava olaylarının yarattığı kuraklık, sel gibi afetlerle boğuşurken, doğal bir yutak alanını fosil yakıtlar için gözden çıkarmak tarihi, trajik bir hatadır. İklim kriziyle gerçek anlamda mücadele bakanlık ismine ‘iklim değişikliği’ ekleyerek olmaz, ormanların korunmasıyla, kömüre veda edilmesiyle olur.

-Ülke olarak bilimsel olmayan ve ekosistem yararını öncelemeyen çevre politikaları nedeniyle kirlilik ve sağlık problemleriyle boğuşuyor, doğa tahribatının artması ile gıda güvencesizliği ve ekonomik problemlerle karşı karşıya kalıyor, afetlere açık hale gelen yaşam alanlarımızda büyük bir tedirginlikle yaşıyoruz.



-Biz yıllardır Türkiye’de ekoloji, emek ve demokrasi mücadelesi veren örgütler olarak, İkizköylülerin yanında olduğumuzu bildiriyor, tüm yetkilileri sorunun çözümü için ivedilikle harekete geçmeye çağırıyoruz: Akbelen Ormanı’ndaki abluka kaldırılsın, kesim kararı durdurulsun.

-Protesto hakkını kullanarak ormanı ve yaşam alanlarını korumaya çalışanlara yönelik uygulanan şiddete ve göz altı kararlarına son verilsin. Akbelen Ormanı’ndan vazgeçmiyoruz, yaşamı ve doğayı savunuyoruz."

ZÜLFÜ LİVANELİ, AKBELEN ORMANI'NDA 'KARLI KAYIN ORMANI' ŞARKISI İLE KARŞILANDI

Sanatçı Zülfü Livaneli, Akbelen Ormanı’nda nöbet tutan çevreciler ve İkizköylülülere destek oldu. Köylüler ve çevreciler, Zülfü Livaneli’yi Karlı Kayın Ormanı şarkısını söyleyerek karşıladı. Livaneli de çevrecilere eşlik etti. Livaneli, şunları söyledi:

* “Ben size saygılarımı sunmaya geldim. Çok saygıdeğer bir iş yapıyorsunuz. Yurdumuzun ormanlarını, doğasını, haysiyetimizi, onurumuzu korumak için buradasınız. Türkiye halkı olarak, dünyanın ilerici insanları olarak; herkes sizinle onur duyuyor. En derin saygılarımızla sizi selamlıyoruz.

* Bütün bu katliamın, yangınların; doğanın dengesinin bozulmasının, dünyadaki ısınma, fiyatlardaki, halka zulmeder derecede artış ve bu ormanlara el koyma… Hepsi bir tek nedene bağlanıyor. Lanet olası, kar hırsı. İnsanların gözü doymuyor. Milyarlarına milyar koyacaklar. İhtiyaçları da yok buna… Ama sadece bir inatlaşma.

* Şunu bilsinler, halkla inatlaşılmaz. Mümkün değil. Şu anda belki karşı koyabilirler ama bu ağaçlar yine yeşerir, bu halk yine türkülerini söyler, onlar geçip giderler, arkalarından da bir dua okuyan olmaz. Lanet okunarak giderler. Ama sizin buradaki onurlu direnişiniz hep hatırlanacak.”



"MÜCADELE BİTMEYECEK"

İkizköylü Necla Işık ise şunları söyledi:

* "Çok büyük bir kötülük ile karşı karşıyayız burada. Dört senedir, anlata anlata dinletemedik sözümüzü. Toprak, hava, su dedik. Başka bir şey istemiyoruz dedik. Orman, doğa dedik. Tüm canlılar için dedik; insanca bir yaşam istiyoruz dedik. Çok şey istemedik. Haksızlığı görüyorsunuz. Nöbet alanını sabah 06.00’da ablukaya aldılar. Arkadaşların tepesine dikildiler… Başladılar gözümüzün içine baka baka o ağaçları indirdiler, götürdüler.

* Bitmeyecek, mücadele bitmeyecek. İnadına yaşamdan, doğadan yana olacağız… Son ağaç kalıncaya kadar, burayı madene döndürmemek için asıl mücadele, şimdi başlıyor. Beş sene sonra burası kendisini yenileyecek, bu şekilde kalırsa. Ve herkesi buraya; tüm sanatçıları… Atatürk’e, altta yatan şehitlerimize bir borcumuz var bizim. Dört senedir burada, burası bir vatan meselesi dedik. Vatanını seven, Atatürk’ünü seven, buraya koşup gelecek… Öleceksek, onurumuzla öleceğiz.”

Livaneli ise Işık’a şu yanıtı verdi:

* “Yaşanacak… Ormanlarımız da yaşayacak. Çünkü bu kadim topraklarda, her ağaç bir topraktır. Dostlarımız Karlı Kayın Ormanı söylüyor. Bu şiiri, Nazım Hikmet; 1950’li yıllarda Moskova Ormanları’nda dolaşırken yazmış. Ben 1970’li yıllarda İsveç Ormanlarında dolaşırken yazdım. O ormanlar duruyor.

* Oranın hükümetleri, zenginleri, devletleri; o ormanlara dokunmuyorlar. Bizim Akbelen’imizi, Karabelen yapmak için gecelerini gündüzlerine katmışlar. Hepsine sesleniyoruz. Şu kadarcık vicdan, akıl, halk sevgisi, en ufak bir onur varsa; lütfen kesin bunu. Ne yapacaksınız burayı, kömüre çevirip ne yapacaksınız?”