Anayasa Mahkemesi (AYM), gece 22.00 ile 06.00 arasında alkollü içki satışı yaptığı gerekçesiyle idari para cezasıyla cezalandırılan kişinin mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yaptığı başvuruyu kabul etmedi.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan karara göre, 6 Ekim 2018 saat 00.45'te İstanbul Büyükçekmece'deki çarşı ve mahalle bekçileri, bir iş yerinden elinde siyah poşetle çıkan M.K'nin alkol aldığını tespit etti. Satış işlemine ilişkin fişi de dikkate alan bekçiler tutanak düzenledi. Tutanak daha sonra Büyükçekmece İlçe Emniyet Müdürlüğünce Tarım ve Orman Bakanlığı'na gönderildi.
42 BİN LİRA CEZA KESİLDİ
Bakanlık, 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nda yer alan, "Alkollü içkiler, 22.00 ila 06.00 saatleri arasında perakende olarak satılamaz" hükmünün ihlal edildiği gerekçesiyle aynı kanunun 7. maddesi uyarınca 42 bin 76 lira idari para cezası uyguladı.
İTİRAZ REDDEDİLDİ
Cezanın hukuka aykırı olduğunu savunan satıcı firma, sulh ceza hakimliğine itirazda bulundu. İtirazın reddedilmesi üzerine de AYM'ye bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruyu görüşen Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine hükmetti.
AYM'nin kararında, 22.00 ile 06.00 saatleri arasında perakende içki satışının yasaklanmasıyla alkolizmin önlenmesinin amaçlandığı, bu düzenlemelere uymayanlara idari para cezası uygulanmasının anayasal açıdan meşru bir amaç taşıdığı ifade edildi. Kararda "Başvurucunun işlediği kabul edilen kabahatin sonuçlarını öngörebilecek durumda olduğu ve şikayet ettiği müdahaleye kendi ağır kusuruyla yol açtığı dikkate alınmalıdır" tespitine yer verildi.
"MÜDAHALE ÖLÇÜLÜ"
Gece vakti alkollü içki satışı nedeniyle idari para cezası verilmesinin "mülkiyet hakkına" müdahale anlamını taşıdığı ifade edilen kararda, bu yöndeki müdahalenin "kamu yararı" adına bir amacının bulunduğu belirtildi.
Yüksek Mahkemenin kararında şunlara yer verildi:
- Yapılan müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir. Başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile kamu yararı arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.