Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet rejiminin temel taşı olan laikliğin ilk adımı 100 yıl önce bugün hilafetin kaldırıldığı 3 Mart 1924’te atıldı. Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasından sonra İngilizlere sığınan “Halife Vahdettin” yerine TBMM, Osmanlı soyundan Abdülmecit Efendi’yi 148 oyla halife seçti. Cumhuriyet’in ilanından sonra eski düzenden yana olanlar halifenin etrafında toplanmaya başladı. Atatürk 1 Mart 1924’te yaptığı Meclis açış konuşmasında din ile siyasetin birbirinden ayrılması gerektiğini söyledi. Urfa Milletvekili Şeyh Saffet Efendi ve 53 arkadaşı “Halifeliğin Kaldırılması ile Osmanoğulları’nın Soyundan Olanların Türkiye Dışına Çıkarılması” hakkında 12 maddeden oluşan bir yasa önerisi hazırladı. Yasanın gerekçesi Türkiye’yi “iki başlılıktan” ve “hilafet elbisesi” altında “hanedan tehdidinden” kurtarmak olarak açıklandı. Halifeliğin kaldırılması önerisi 3 Mart 1924’te TBMM’de görüşülüp oturuma katılan 158 üyenin 157’sinin oyuyla kabul edildi. Böylece halifelik kaldırıldı. Osmanoğulları aile bireyleri Türk vatandaşlığından çıkarılıp ülke dışına sürgün edildi.

DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ

Hilafetin kaldırılmasıyla Cumhuriyet karşıtlarının en büyük dayanaklarından biri de yıkılmış oldu. Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliği olarak 5 Şubat 1937’de Anayasa’nın değiştirilemez hükümleri arasına girdi. Atatürk laiklik ilkesinin önemini şöyle anlattı: Laiklik yalnız din ve devlet işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü demektir.