Türk kadın basketboluna asabi duruşu, ciddiyeti ve şık klasik giyimiyle damga vuran antrenör Selen Erdem, SÖZCÜ’ye çarpıcı açıklamalarda bulundu. Antalya Toroslar Takımı’ndan ayrıldıktan sonra Yunan PAS Giannina’yı çalıştırmaya başlayan Erdem, SÖZCÜ muhabiri Mesut Yıldırım’ın sorularını yanıtladı.

Başarılı koçun sorulara verdiği dikkat çekici yanıtlar şöyle:

- Topuklu ayakkabı, ojeli tırnaklar, bakımlısınız her zaman. Bu tarzınızın özel bir anlamı veya mesajı var mı?

“Topuklu ayakkabıyı ben antrenörlüğe başladığım günden beri giyiyorum. Asistanken bile düz ayakkabı giymiyordum. Bir maçta topuklu ayakkabımın topuğu kırıldı. Devrede soyunma odasına geldim. Kızlara ayakkabılarının olup olmadığını sordum. Tabii deplasmandayız ve düz bir ayakkabı getirdiler. Giydim ve maçı kaybettik. Kazanacağımız maçı kaybettik. Milli Takım dışında hiç topukluyu çıkarmadım. Bu benim tarzım. Bu iş başka bir şey ama kadın kimliğimi de ortaya koymak istiyorum. Disiplin ayrı bir şey, erkek ayrı bir şey.”

-Hareketlerinizin Fatih Terim’e benzetilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

“Bence bir kadının o kadar sağlam, sert ve dik duruşu beklenmiyordu. O da bir gazeteci arkadaşımızın dikkatini çekmiş. Maçın içinde öyle bir klip yapmış. Üstüne Fatih Hocama benzetilince patladı. Bu, bence harika oldu. Böyle büyük bir spor adamıyla isminizin yan yana anılması gerçekten muazzam bir şey.”

-Ergin Ataman’ın başarılarını siz nasıl yorumlarsınız?

“Çok akıllı, çok zeki, basketbolu çok iyi biliyor. Kişisel olarak tanımıyorum ama bir idol olarak takip ediyorum şu an. Onun basketbola bakış açısı, onun disiplini, zaten duyuyorum da öğreniyorum
da öğrencilerine karşı nasıl yaklaştığını, nasıl disipline ettiğini. Ve sahadaki duruşunu zaten maçlarını takip ederek izliyorum. Ondan örnek aldığım çok şey var. Buraya gelirken de kendisinin haberi yok belki ama teklifi kabul ederken öyle bir basketbol duayeninin burada olması da benim için büyük bir güç oldu.”

-Üç büyüklerde takım çalıştırmayı düşünüyor musunuz?

“İsterim tabii ki. Bu kariyer hedeflerimin arasında var. Ama uzun süre Avrupa’da kalmak istiyorum. Gönlümde yatan bir kulüp var ama hazır olduğumda döneceğim. Fenerbahçe veya Galatasaray ikilisinden birine hazırlanıyorum.”

'YUNANİSTAN İLE KÜLTÜRÜMÜZ AYNI'

“Basketbol açısından ve kültür açısından baktığımızda kendimi ülkemde gibi hissediyorum. Buranın basketbol kültürü bizimkine çok benzer. Disipline odaklı, bilgiye odaklı basketbol yaşanıyor burada. İlk yurt dışı serüvenimin Yunanistan olmasından dolayı çok mutluyum. Dünyanın en iyi koçları, oyuncuları, kulüpleri burada. Avrupa basketboluna yön vermiş bir ülkede seçilip benim buraya gelmem ve burada antrenörlük yapmam enfes bir duygu.”

'SPORUN İÇİNDEN GELİYORUM'

Her yaşta sporla iç içe olduğunu aktaran deneyimli başantrenör “Çocukluğum altyapılarda geçti. Çok küçüktüm, sakatlık da olunca doktor ‘Oynayamazsın’ dedi. Yıkıldım tabii bunu duyunca... O zaman ön çapraz ameliyatları böyle gelişmiş değildi. Çok üzülünce ‘Benim bu spordan kopmamam lazım’ dedim. Gazi Üniversitesi’nde antrenörlük okuyordum zaten. ‘Hemen bu yola sapayım’ dedim. Daha ameliyat sonrası dizim açılmadan asistan koç olarak başladım.”

'SAHADA SERTİM'

“Ben başarıların, disiplin dahilinde geldiğini düşünüyorum. Onun için kurallarım çok nettir. Yapmak istediklerime odaklanmam için herkes ile aynı dili konuşmam gerekiyor. Benim idmanım 16.00’da başlayacaksa konuşmaya başlıyorum. Kimse o saatten sonra burada olamaz.Saha içinde sertim. Ama saha dışında arkadaşlarıyım.”