Yumurtalıkların işlevini kaybetmesi sonucu adet döngüsünün kalıcı olarak kesilmesi olarak tanımlanan menopoz, kadınlar için doğal bir süreç. Ancak 40 yaşından önce meydana gelen erken menopoz, özellikle çocuk sahibi olmak isteyen birçok kadının korkulu rüyası. Günümüz koşullarında erken menopoza giren kadın sayısında artış olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, bunun nedenlerini ve bu süreçte anne olabilme yollarını şöyle anlattı:
İşte sebepleri
Erken menopozu genetik faktörler ve hipotiroit, Covid-19 gibi hastalıkların yanı sıra sigara, alkol, toksinler, pestisitler (tarım ilaçları), ağır metaller, pet şişeler, mikro plastikler, radyasyon, hava kirliliği ve aşırı kilo da tetikleyebiliyor.
Prof. Dr. Bülent Tıraş
ÇOCUK SAHİBİ OLABİLMEK İÇİN HANGİ YAŞLAR RİSKLİ?
Özellikle kariyer nedeniyle geç evlilikler (özellikle 35 yaşından sonra çocuk sahibi olmaya çalışmak. Son zamanlarda 40 yaşından sonra çocuk sahibi olmak isteyen çok fazla hasta görüyoruz) annelik şansını azaltıyor. Kadınlarda iki eşik dönem var. Birinci eşik 37-38. Bu yaşlarda yumurtanın sayısı ve kalitesi düşmeye başlıyor. İkinci eşik olan 43-44’te de nihai darbe geliyor. Çünkü yumurta kapasitesi bitiyor. Bu yaşlarda yumurtalık rezervindeki azalma ve kalitesindeki düşme düşünen kadınların en büyük sorunu oluyor.
TÜP BEBEKTE BAŞARI ŞANSINI ARTIRAN EN YENİ YÖNTEMLER
Son yıllarda çocuk sahibi olmak isteyen ancak erken menopoza girmiş ya da ileri yaştaki kadınlarda yumurta rezervini ve kalitesini artıran yepyeni yöntemler var. Bunları 3 başlık altında toplayabiliriz. Biri PRP; biri kök hücre, biri de eksozomdur. Tüp bebek tedavisinde ana hücre yumurtadır. Sperm sadece yumurtanın içine DNA’sını bırakır. Döllenme için gereken diğer tüm işlemleri yumurta yapar. Yumurtanın bu işlemleri gerçekleştirebilmesi için enerjiye ihtiyacı vardır. Bu enerjiyi hücrenin içindeki mitokondri adı verilen organcıklardan sağlar. Jeneratör, akü, pil gibi düşünülürse enerjinin zamanla tükenmesiyle yumurtanın enerjisi ya da kalitesi de düşer. Bilim işte bu enerjiyi nasıl artırabiliriz sorusunun cevabını arıyor. Soruyu cevaplandıran teknolojilere de ‘Yeni Nesil Hücresel Tedaviler’ adını veriyoruz. Bu tedaviler PRP ile başladı, buna kök hücre ve eksozom eklendi.
PRP
Kadın yumurtalarının sayısını çoğaltmak ve gençleştirmek için önce PRP yöntemini uygulamaya başladık. Kişinin kendi kanı kullanılarak elde edilen PRP’nin yumurtalıklarına enjekte edildiği bu yöntemi çok sayıda kişiye uyguladık. Herkeste aynı etki yapmıyor olsa da yüzde 60-70 oranında başarı sağladığını gördük. Yale Üniversitesi’nden Emre Seli ile ortak yaptığımız çalışmada PRP’nin moleküler düzeyde yumurtayı destekleyen kümülüs hücrelerinde (yumurtayı çevreleyen ve onu destekleyen hücreler) değişiklikler gözlemlendi. Erkeklerde testis ve plazma tedavilerinde de PRP işlemi umut veriyor. Sperm çıkmayan ya da sperm kalitesi çok düşük olan erkek hastalarda da bu yöntemle başarılı sonuçlar elde edilmeye başlamıştır.
KÖK HÜCRE
PRP’nin ardından kök hücre çalışmaları, genç yaşta yumurtası az olan kadınlar için önemli gelişme oldu. Bunlar kemik iliğinden elde edilerek yapılmalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın kök hücre komisyonundan izin almak gerekir. Çiftler bu noktalara mutlaka dikkat etmelidir. Çünkü karın yağ dokusundan piyasada satılan birtakım kitlerle kök hücre elde edilerek, yumurtalıklara verilmektedir. Bu uygulamanın daha az başarı sağladığı görülmektedir.
EKSOZOM
Vücuttaki tüm hücreler, mikro vezikül (kesecik) şeklinde bulunan “eksozom” adlı birtakım parçacıklarla birbirine haber gönderir. İçlerinde proteinler, lipitler, mikro RNA molekülleri, mikro DNA parçaları gibi birçok biyomolekül taşırlar. ABD’de Stanford Üniversitesi’nde Prof. Dr. Utkan Demirci’nin geliştirdiği en yeni yöntemle eksozomlar artık kişinin kendi kanından elde edilebiliyor. Bu gelişme yumurtalıkları kuvvetlendirmek adına çok ciddi bir olay. Bizim kullandığımız teknikle yaklaşık üç-dört saat içinde elde edilen eksozom, kişinin yumurtalıklarına enjekte ediliyor. Bu işlemi bir yıla yakın süredir uyguluyoruz. Üstelik üniversite ‘Etik Kurulu’ndan da onay aldık. Piyasada şu anda ortopedi, plastik cerrah, medikal estetik gibi farklı branşlarda kullanılan eksozomlar “Allojenik” eksozomlardır. Yani; bu eksozomlar kişinin kendi kanından elde edilmeyip, yeni doğan bebeklerin göbek kordonu kültüründen elde edilen kök hücrelerin laboratuvarda çoğaltılmasıyla oluşturulur ve piyasada satılmaktadır. Bu eksozomların tüp bebek tedavisinde kullanılması düşünülemez. Başka bir kişiye ait olan DNA, kişinin elde edeceği bebeğe geçebilir ya da DNA’sı değişebilir.
BİTKİSEL DESTEKLER İŞE YARAR MI?
Çocuk sahibi olmayı planlayan kadınlar doğurganlığı artırdığı ileri sürülen ve bitkisel adı altında satılan (özellikle merdiven altı diye tabir ettiğimiz) ürünlere de yönelebiliyor. Bunları çoğu zaman tavsiyeyle kullanıyor. Ancak bu çok yanlış. Çünkü bu tür desteklerin çoğunun içlerinde ne olduğu belli değil. Sadece doktor önerisiyle tedavi sürecinde Omega-3, Koenzim Q10, DHEA gibi destekler kullanılabilir.