Atlantik Okyanusu’nun derinliklerinde, yüzeyden bakıldığında fark edilemeyen ama tüm dünyanın kaderini değiştirebilecek devasa bir hareketlilik yaşanıyor. Ne dev dalgalar ne de fırtınalar... Bilim insanlarının sessizce takip ettiği bu değişim, suyun renginden ziyade okyanusun kalbi sayılan dev akıntı sistemlerinin ritmiyle ilgili. Yeni araştırmalar, iklim sisteminin denge noktasına tehlikeli bir hızla yaklaştığını gösteriyor.
Grönland, İzlanda ve Kanada arasındaki soğuk suların ortasında, devasa ve dairesel bir akıntı sistemi olan Kuzey Atlantik Kutupaltı Girdabı yer alıyor. Bu sistem, aslında dünyanın doğal bir ısı düzenleyicisi. Ekvatorun sıcak sularını kuzeye çekerek Avrupa ve Kuzey Amerika’nın yaşanabilir kalmasını sağlıyor.
DURMA NOKTASINA ULAŞIRSA DONDURUCU KIŞ GELECEK
Ancak bu "görünmez konveyör bandı" yavaşlıyor. Eğer bu hareket durma noktasına gelirse, sıcaklıklar ekvatorda hapsolacak ve bugün ılıman iklimin tadını çıkaran Avrupa şehirleri, nesillerdir görmedikleri sertlikte dondurucu kışlarla karşı karşıya kalacak.
Bilim dünyasını alarma geçiren kanıtlar uydulardan değil, okyanusun dibindeki "sessiz tanıklardan" geldi. Science Advances dergisinde yayımlanan çalışmada, yüzyıllarca yaşayabilen deniz midyelerinin kabukları incelendi. Tıpkı ağaç halkaları gibi, bu kabuklardaki katmanlar da okyanusun geçmişteki kimyasını ve sıcaklığını kaydediyor.
Analizler çarpıcı bir gerçeği ortaya koydu: Okyanus dolaşımı, son yüzyılda iki büyük istikrarsızlık dönemi yaşadı. İlki 1920’lerdeyken, ikincisi yirminci yüzyılın ortasında başladı ve günümüzde halen şiddetlenerek devam ediyor.
BENZERİNİ 1300'LÜ YILLARDA YAŞAMIŞTI
Avrupa benzer bir tabloyu 1300’lü yıllarda yaşamıştı. "Küçük Buz Çağı" olarak bilinen bu dönemde nehirler donmuş, hasatlar durmuş ve kıtlık baş göstermişti. Bugün dünya genel olarak daha sıcak olsa da, okyanus akıntılarındaki bu zayıflama soğuk hava dalgalarını çok daha ölümcül ve öngörülemez hale getirebilir.
Kutupaltı Girdabı, aslında çok daha büyük bir mekanizmanın, AMOC (Atlantik Meridyenel Devrilme Dolaşımı) sisteminin bir parçası. Grönland’daki buzulların erimesiyle okyanusa karışan tatlı su, suyun tuz oranını düşürerek yoğunluğunu değiştiriyor. Bu da sistemin motoru olan "suyun dibe batma" sürecini bozuyor. Motor durduğunda ise zincirleme bir reaksiyon başlıyor:
Avrupa’da dondurucu ve uzun kışlar.
ABD kıyılarında hızla yükselen deniz seviyesi.
Tarım ve altyapıyı felç eden dengesiz yağış rejimleri.
ESKİ HALİNE DÖNMESİ YÜZYILLAR ALABİLİR
Uzmanlara göre sistem henüz tamamen çökmedi, ancak "direncini kaybediyor". İklim sistemlerinin en korkutucu özelliği "hafızaları" olmasıdır; bir kez denge bozulduğunda eski haline dönmesi yüzyıllar alabilir.
Bilim insanları tek bir çözümde birleşiyor: Sera gazı emisyonlarını hızla azaltarak okyanusun bu tehlikeli eşiği aşmasını engellemek. Değişim yavaş ve sessiz olabilir, ancak sonuçları tüm insanlık için oldukça gürültülü olacak.