Sevgili okuyucularım, belediye baskınlarına dün son olarak Balıkesir belediyesi eklendi. Polisin sabah saatlerinde yaptığı baskında bazı çalışanlar gözaltına alındı, dosyalar götürüldü.

Balıkesir belediyesi MHP’de. Yani bir muhalefet partisinde.
Bu kaçıncı baskın? Eğer siz bir muhalefet belediyesi iseniz, eninde sonunda mutlaka basılıyorsunuz. Bu baskınların ilki Adana’da yaşandı. İktidar Türkiye’nin dördüncü büyük kenti Adana’yı MHP’ye kaptırmış olmanın acısını yaşıyordu. Baskın yapıldı, Aytaç Durak
gözaltına alındı. Bir süre tutuklandı, beraat etti.

Ama görevden alındı! Belediye şimdi AKP’lilere devredilmiş durumda.
AKP döneminde muhalefet belediyelerine baskınlar birbirini izliyor. Şimdi size eksik bile olsa birkaç örnek vereyim:
Polis baskınına uğrayan CHP’li belediyeler: İstanbul Avcılar, Kadıköy, Maltepe, Silivri, Sarıyer, Adalar, Kartal, Büyükçekmece.
İzmir Büyükşehir, Bayraklı, Karabağlar, Konak, Urla, Çeşme, Alaçatı, Buca, Kemalpaşa.
Antalya Gazipaşa, Manavgat, Muratpaşa.
Balıkesir Ayvalık, Dikili... Aydın, Kuşadası, Bozdoğan, Kuyucak... Kırklareli... Edirne... Çanakkale... Samsun Atakum... Muğla Akyaka...
Eskişehir Büyükşehir...
Baskına uğrayan MHP’li belediyelerden bildiklerim:
Adana, Edremit, Konya Ereğli ve dün Balıkesir.
Bu listeye Demokrat Partili Bodrum’u ekleyin. (Listenin eksik olduğunu biliyorum. Okuyucularım tamamlayabilir.)

* * *

Şimdi şu manzaraya bakınız. Tüm muhalefet belediyeleri hırsız!.. Bütün yolsuzlukları onlar yapıyor! İçişleri Bakanlığı vaziyeti bildiği için polise emir veriyor, belediyeler baskına uğruyor, başkanlar ve personel götürülüyor, bazıları tutuklanıp sonra bırakılıyor!..
Ama bu olayların öncesi var. Devletin bütün müfettişleri, baskın öncesinde buralara gelip inceleme (!) yapıyor.
Görevleri, o belediyelerin iş yapmasını engellemek. Onlara rapor yazdırılıyor, sonra sıra polis baskınlarına geliyor.
Amaç, onlara oy veren büyük kitleleri yıldırmak, sindirmek. Son olarak Dikili belediye başkanı hakkında hapis cezası verildi. Suçu önemli! Halka suyu parasız dağıtmak.

* * *

AKP’li belediyeler ise tümüyle namuslu! Oralarda yolsuzluk, hırsızlık, yandaş zengin etmek, adam kayırmak, milletin parasını yandaşlara peşkeş çekmek asla yok!
Hepsi dört dörtlük!
Oysa içlerinde bazılarında öyle hırsızlık-yolsuzluk-namussuzluk var ki, tavana vurur. Ama onlar görülmez... Çünkü onlar AKP’li belediyelerdir.
Şimdi ben sizlere soruyorum: Şu 10 yıllık AKP döneminde hangi iktidar belediyesi polis tarafından basıldı? Kaç başkan veya çalışan gözaltına alındı ve tutuklandı? Kaç kişi
görevden alındı?
Bildikleriniz varsa bana bildirin lütfen!
İş polis baskınıyla da bitmiyor. Başkan tutuklansın ya da tutuklanmasın, bir süre sonra
görevden alınıyor... Belediyeler böylece AKP’ye devredilmiş oluyor. İşte Aytaç Durak ve Adana örneği.
Demek ki neymiş!
Muhalefet belediyeleri tam kadro hırsızmış!
O halde neymiş!
Hiçbir iktidar belediyesinde hırsızlık-yolsuzluk yokmuş!
İşte böyle yani, yerseniz!
(Burada bir parantez açıyorum. Bir de Diyarbakır belediye başkanı BDP’li Osman Baydemir gibiler var. Kürtçülüğün savunucusu, sözleri ve davranışlarıyla her gün midemizi
bulandıran biri. AKP hükümeti korkusundan ona dokunamıyor. Sıkı mı, dokunsa Güneydoğu ayaklanır.)

Fethullah’ın gazetesi SÖZCÜ!

Sevgili okuyucularım, SÖZCÜ Türkiye’nin dördüncü büyük gazetesi oldu. Gazetemiz şimdi 280 bin net satışa sahip. Üstelik SÖZCÜ’de ek yok, kupon yok, marketlerde falan beleş dağıtımı yok. Satış rakamını bu gibi cingözlükler değil, sadece siz satın alarak belirliyorsunuz.
SÖZCÜ’nün muhalefeti gündem yaratıyor, Türkiye’yi sarsıyor.
Patronu Burak Akbay öteki medya patronlarının aksine, sadece gazetecilik yapıyor. Devletle ve hükümetle bir kuruşluk işi, ihalesi, alım satımı, para beklentisi yok.
Üç yıldır SÖZCÜ’deyim ve özgürce yazıyorum. Şunu yaz, bunu yazma muhabbeti bizde yok.
Bu gazete sizin gazeteniz. 280 bin net satışıyla muhalefetin bir numaralı gazetesi.

* * *

Ama birilerinin bu gidişe set çekmesi, SÖZCÜ’yü şu veya bu biçimde yıpratma kampanyaları başlatması gerekiyordu. Ne yapmalıydılar? Gazetenin hiçbir açığı yoktu. Ama bir yerden vurmak gerekirdi.
Çözümü buldular!.. Şimdi köşe yazıları yazılıyor, ekranda iki kişi tarafından konuşuluyor, internet sitelerine gönderilen yazılarla gülünç bir kampanya sürdürülüyor:
“SÖZCÜ, Fethullah’ın gazetesidir!”
Tövbe!.. SÖZCÜ nerede, Fethullah nerede!

* * *

Size bir şey söyleyeyim: Başkalarını bilmem de, SÖZCÜ’deki yazılarım nedeniyle Fethullah’ın bana açtığı bir ceza, bir de tazminat davası var.
Kendisine hakaret ettiğim iddiasıyla açtığı davada yargılandım ve beraat ettim.
Bir başka yazım için bu kez tazminat davası açtı, dava devam ediyor.
İyi de, ben bu yazıları gazeteye gönderdiğim zaman, gazetenin “Fethullahçı (!)” yönetiminin beni uyarması gerekmez miydi! Ben bu baskı ve sansürü kovulduğum Hürriyet’te çok yaşadığım için iyi bilirim:
“Aman bunu yazma, aman hafif yaz, aman o kişiye bindirme!..”
Saymadım ama üç yıl içerisinde bu köşede en az 30 Fethullah yazısı yazmışımdır. Onun ipliğini pazara çıkaranlardan biriyim.
O halde nasıl oluyor da, SÖZCÜ “Fethullah’ın gazetesi (!)” oluyor?

* * *

Bu saçmalığı piyasaya süren, AKP’nin dedikodu yazarlarından biri. Kamuoyunda takkeli liboş ismiyle bilinen Fehmi Koru.
Onun bu saçmalığının üzerine balıklama atlayan ise -ismini vermiyorum- “çok muhalif”, yazılarını her gün beğenerek okuduğum bir gazeteci arkadaşımız!
Yazılarında bunu yazıyor, televizyon programında aynı şeyi söylüyor... Ve her seferinde aynı dayanak noktasını gösteriyor:
“Yani bunu ben söylemiyorum, bunu Fehmi Koru yazdı! F tipini o iyi bilir!”
Başkalarının yalanlarını pompalamak o sevdiğim arkadaşıma yakışmıyor. Dün bunu kendisine de söylemek zorunda kaldım.

* * *

Bu iddia bir miktar tutmuş ve duyulmuş olmalı ki, bazen sizlerden sorular geliyor:
“Sizin gazete gerçekten Fethullahçı mı?..”
Şunu herkes iyi bilsin, benim gazetemin Fethullahçı olmakla uzaktan yakından
ilgisi olamaz. Bu gazetenin bir yazarı olarak ben ve bütün arkadaşlarım Fethullah’ın kim olduğunu, ne olduğunu, neye hizmet ettiğini en iyi bilenlerdeniz.
Hakkında hiçbir soruşturma olmadığı halde Türkiye’ye gelemeyen, Amerika’da yaşamayı tercih eden, Türkiye’yi oradan yönetmeye kalkışan sıradan bir emekli vaiz!.. Bu konuda
yazılarımız ve haberlerimiz arşivlerdedir.
SÖZCÜ’nün Fethullahçı olduğu konusunda bir kırıntı kadar kuşkum olsa, burada bir dakika durmam. Eyvallah bile demeden çekip giderim.
Yalana bakın ki benim gazetem Fethullahçı olmuş!..
Demek ki dünya tersine dönmüş!..