Sevgili okuyucularım, beğenelim veya beğenmeyelim Türk siyasetinde Alparslan Türkeş isminin her zaman ağırlığı vardı.
İsmini ilk kez 27 Mayıs 1960 ihtilali sonrasında duymuştuk.
Kurmay albaydı, darbeciler arasındaydı ve Milli Birlik Komitesi üyesi olmuştu.
Sonraki siyasi hayatı MHP gibi partilerde geçti, genel başkanlık yaptı. Vefat edene kadar ismi siyasette her zaman oldu, faşist olarak tanımlandı.
Ülkücülüğün kurucusu ve lideri idi.

* * *

Baba bir ana ayrı iki oğlu vardı:
Tuğrul Türkeş ve Kutalmış Türkeş.
Bir önceki dönemde (2011 seçimi öncesinde) AKP Kutalmış’a el attı, listesinden milletvekili seçtirdi. Ancak Kutalmış’ın siyasette hiçbir zaman ağırlığı olmadı, ismi cismi duyulmadı.
Büyük oğul Tuğrul ise MHP milletvekili idi.
7 Haziran 2015 seçiminden hemen önce Kutalmış AKP’den istifa etti. Belli ki başka partilerden bir beklentisi vardı ama amacına ulaşması mümkün olmadı.
Şimdi açıkta!

* * *

Tuğrul derseniz, babasının soyadından yararlanıp siyasete giren diğer oğuldu.
O babasının yolunu izliyor, siyasete babasının partisinde devam ediyordu.
Devlet Bahçeli’nin partideki sağ kollarından biri idi.
7 Haziran 2015 seçiminde yeniden MHP’den seçildi.
Şimdiki hükümet kurulurken partisi bir karar aldı... Bu hükümete bakan vermeyecekti...
Ancak Tuğrul olmasa bile onun soyadı AKP açısından önemliydi.
O transfer edilirse ülkücüler üzerinde etkisi olabilir, belli oylar MHP’den AKP’ye kayabilirdi!
Tuğrul’a bakanlık önerildi...
Hem de öyle az buz değil, başbakan yardımcılığı!..
Ve arkadaş, bu önerinin üzerine balıklama atladı. Boru değil bu,
1 Kasım seçimine kadar kırmızı plakaya binecek, bakanlık yapacaktı.
Ancak pazarlıkta başka konular da gündeme geldi:
“Sen bize gel, l Kasım’da seni milletvekili seçtirelim. Hem de yeniden başbakan yardımcısı yapalım!..”

* * *

Siyasette böyle bir öneriyi reddetmek elbette ki kolay değildi yani!..
Gerçi partisi hükümete bakan vermeyi reddetmişti ama Tuğrul tek başına kabul etti ve kırmızı plakaya kuruldu.
Babasının soyadı, biraderi Kutalmış gibi onun da önünü açmıştı.
Sonuçta partisinden ihraç edildi.
Dün ise partisinden istifa ettiğini açıkladı.
İhraç sonrasında istifa edene ilk kez böylece tanık olduk!

* * *

Ancak bu gibi olaylarda işin siyasi şov yanı da önemlidir.
Tuğrul’un da böyle bir atraksiyon yapması gerekirdi!.. Ne yapmalıydı?..
O muhteşem fikir kimden çıktı bilemiyorum ama sadrazam Davutoğlu Ahmet’le buluştular.
Öncesinde medyaya haber verilmişti:
“Sayın Türkeş ve sayın Davutoğlu bugün şu saatte merhum Alparslan Türkeş’in mezarını birlikte ziyaret edeceklerdir...”
Buluştular ve Atatürk Orman Çiftliği arazisindeki mezara birlikte gittiler.
Kameralar ve muhabirler önceden gelmişti.
Görevliler önceden gidip mezarı güzelce yıkadılar, temizlediler...
Mezar başında Ahmet’le Tuğrul’un eline birer ibrik tutuşturuldu.
İkisi de mezarı sulama pozları verdiler, ellerini açıp dua ettiler.
Şov bitmişti.
Çekimler medyaya servis edildi.
Bu gösterinin tek yararı oldu.
Ahmet, Alparslan Türkeş’in mezarının nerede olduğunu öğrendi!

* * *

Tuğrul önceki gün Davutoğlu Ahmet’i AKP Genel Merkezi’nde ziyaret etti. Bir saate yakın görüştüler ve son pazarlığı yapıp el sıkıştılar.
Çıkışta Tuğrul “Devlet işlerini konuştuk” dedi!
Durum dün kesinleşti.
Tuğrul 1 Kasım seçiminde AKP’den, Ankara listesinden ve en seçilecek sıradan aday gösterildi.
Allah nasip eder de seçimde bir mucize gerçekleşirse, başka bir deyişle AKP tek başına iktidar olursa Tuğrul yeniden başbakan yardımcısı olacak.

* * *

Sevgili okuyucularım, Tuğrul-Kutalmış biraderlerin arası bozuk. Birbirleriyle küs durumdalar...
Üstelik diğer kardeşlerle birlikte aralarında miras kavgası devam ediyor. (Bunu özel yaşama girerek değil, medyada çıkan haberlere dayanarak yazıyorum. Yoksa onların özel kavgaları bizi ilgilendirmez.)
Şimdi iki biraderin siyaset yaşamına bir daha bakalım.
Biri AKP’den milletvekili seçildi, dört yıl boyunca Meclis’te hiçbir iş yapmadan oturdu. 7 haziran seçiminden hemen önce partisini suçlayıp apar topar istifa etti.
Kendisine sorduk “Dört yıl boyunca aklın neredeydi” diye, yanıt veremedi.
Öteki birader MHP milletvekili idi, o da Meclis’te hiçbir şey yapmadı. Hiçbir ağırlığı olmadı...
Ve günün birinde bakanlık ve kırmızı plaka uğruna partisini satışa getirip Davutoğlu Ahmet hükümetinde makam koltuğuna oturdu.
Kutalmış şimdi boşta, bilindiği kadarıyla artık siyasi bir beklentisi yok.
Tuğrul, eğer buna yükselme derseniz yükseldi! Önünde yeni yollar açıldı.
Pazarlık bitti, şimdi sıra geldi AKP’den milletvekili ve bakan olmasına!
Babalarının soyadının gölgesine sığınan ve bundan siyasi rant elde eden iki biraderin, Türkeş biraderlerin kısacık öyküsü işte böyle!
Türk siyasetinde bunlar gibi daha nice dönekler gördük, bundan sonra da nicelerini göreceğiz!