Dünyadan ölüp gitmeden önce bu iktidar için hiç değilse bir tane iyimser içerikli yazım olsun diye bir ışık, uyarı, belirti bekliyordum(!)
Fırsat doğdu.
Tezekli günler geride kaldı.
Ballı börekli günlere açıldık.
Cumhurbaşkanı ile Başbakan Rusya ve Türkiye’nin “düşman ülkeler” haline gelmesi üzerine halka seslenmiş, “sıkıntılı, çileli, bol tezekle ısınmalı günleri yaşamaya” hazır olunmasını istemişti.
Bakın tersi oldu.
Başbakan Davutoğlu, “ballı-börekli- kaymaklı- kadayıflı” yeni yıl programını açıkladı ve “2016 Eylem Planımızı, 78 milyon vatandaş takip etsin” diye dikkat çekti.
Plan safi bal.
Safi kaymak.
Asgari ücretli ballandı.
Aylık 1300 TL.
İşçi emeklisi böreklendi.
Aylık 1200 TL.
Muhtarlar kaymaklandı.
Aylık 1300 TL.
Öğrencilere çikolata.
Cep harçlığı 400 TL.
Er ve erbaşlara kayısı tatlısı.
Aylık 100 TL.
Gelinlik kıza çeyiz.
Esnafa faizsiz para.
Genç işsize bol kredi.
Böyle uzayıp gidiyor.

* * *

Sayıp yazmışlar. 2016 Eylem Planı’nda tam 216 tane ballı, börekli, kaymaklı “üleşme-bölüşme” vaadi varmış.
Takvime bağlanmış:
3 ayda ballanacaklar.
6 ayda kaymaklanacaklar.
1 yılda böreklenecekler.
Herkese bir parmak bal.
Sanki Türkiye’nin topraklarından altın, petrol, gümüş, elmas bulundu. Sanki gökyüzünden bir kalın tuğla AKP kurmaylarının başına “uyanın“ diye düştü.
Üleştirin.
Bölüştürün.
Paylaştırın.
Yoksul kalmasın.
Ne kadar güzel, halkçı bir program. Sanki Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu, birer süzme sosyal demokrat olarak doğmuşlar ki, 14 yıl beklediler, beklediler; torba makarna-nohut-kömür türü yoksulluğu istismar eden tavırlarını bir kenara koyup, nihayet 2016 yılında “Sosyal Adaleti” öne geçiren bir program yaptılar.
Sadaka torba nohuttan.
Sosyal demokratlığa.
Çileli tezekten.
Ballı böreğe.

* * *

Bugüne kadar AKP programlarında “dış borçlanmaya vidalı rant kaldıraçlı üretim” öncelikliydi. Önceki gün açıklanan 2016 Programında ilk defa “üleşim-bölüşüm” ağırlığı öne çıktı.
Herkese üleştiriyor.
Herkese bölüştürüyor.
Üretimin nasıl artacağını ise pek söylemiyor. İşte bu noktada; beni yeniden “karamsar içerikli“ düşünmeye iten ve “bunlar yine halkı uyutuyorlar” diyeceğim bir ciddi dayanak noktası çıkıyor.
Herkesin geliri 10 artıyor.
Üretim ise 3 artıyor.
Açık nereden kapacak?
İyi bir iktisatçı bulup sorun. Size söyleyecektir: Bu tip “üleşim ve bölüşüm ağırlıklı” programların sonunda farklar enflasyonla (fiyatların şişmesi) ile kapanır. Başlangıçta halkın geliri artar, kitleler sevinir ama o artışı zamanla (1 yıl içinde) enflasyon alır götürür, yıpratır bitirir. Dünya petrol, hammadde ve metal fiyatları düşük seyretse bile üleşim ağırlıklı ekonomilerde “Enflasyon-Devalüasyon Sarmalı” doğar diyeceklerdir.

Üleşilen helikopter!


Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan Sakarya Üniversitesi kampüsüne helikopterle gelip, konferansa katıldı. Lükse, şatafata bak. Bu helikopter aslında Emniyet Genel Müdürlüğü kullansın diye alınmış fakat Cumhurbaşkanlığı’na tahsis edilmiş. Yani üleşilen helikopter yapılmış. Cumhurbaşkanı’nın oğlu Bilal Erdoğan da İtalya’ya doktora tezini tamamlamaya gitti. Kendisinin açıklamasına göre Türkiye’den onu korusunlar diye koruma görevlileri gönderildi. Korumaların maaşları ile helikopterlerin parası bütçeden ödeniyor. Ekonomiden sorumlu bakan Mehmet Şimşek, bize açıklasın: Cumhurbaşkanlığı’nın bir yıllık harcaması (bütün saraylar- köşklerin masrafı ile örtülü-örtüsüz harcamaların tamamı dahil), tam olarak kaça çıktı?