“Bü­yük Ön­der Ata­tür­k’­ün ‘Mil­li Mü­ca­de­le­’yi baş­lat­mak için Ana­do­lu­’ya çık­tı­ğı, Ban­dır­ma ge­mi­si­nin hâlâ de­mir­li dur­du­ğu Sam­su­n’u­n ge­le­nek­sel ola­rak sağ par­ti­le­re ni­çin oy ver­di­ği” so­ru­su zih­ni­mi hep kur­ca­la­mış­tır.

Ya­rım as­rı bu­lan mes­lek ha­ya­tım­da en az 8-10 kez git­ti­ğim bu gü­zel ili­mi­ze, 1 Ka­sım se­çim­le­ri ön­ce­sin­de yi­ne bir­kaç gün­lü­ğü­ne uğ­ra­dım.
“Sam­sun AK­P’­nin ka­le­si ha­li­ne na­sıl gel­di?” so­ru­su­na ce­vap ara­dım.

* * *

Bil­mem ha­be­ri­niz var mı?
Sam­su­n’­un il­çe­le­rin­de, özel­lik­le kır­sal ke­si­min­de ya­şa­yan genç­ler, Kı­zı­lır­mak hav­za­sı­nın alüv­yon zen­gi­ni be­re­ket­li top­rak­la­rı­nı terk edip, İs­tan­bu­l’­un va­roş­la­rı­na göç edi­yor­lar.
Ör­ne­ğin de­ni­ziy­le, do­ğa­sıy­la ve verimli ova­la­rıy­la ün­lü gü­ze­lim Baf­ra­’dan ko­pan genç ku­şak­lar, so­lu­ğu İs­tan­bu­l’­da alı­yor­lar.
Ama ne ya­zık ki, da­ha gü­zel bir ya­şam umu­du­nun pe­şi­ne ta­kı­la­rak dev ken­te ko­şan­lar, o va­roş­lar­da ge­nel­lik­le ha­yal kı­rık­lı­ğı­nı ya­ka­lı­yor­lar!

* * *

Bü­yük gö­çün ne­de­ni ise çok net:
Tah­ta­yı dik­sen ye­şer­te­cek ka­dar verimli top­rak­lar­da ekip biç­tik­le­ri hiç­bir şey pa­ra et­mi­yor da on­dan...
Ör­ne­ğin dev­let tü­tün alı­mın­dan çe­ki­lip üre­ti­ci­yi tüc­ca­rın in­sa­fı­na terk et­miş, çel­tik üre­ti­ci­si te­fe­ci­nin tut­sa­ğı ya­pıl­mış, ta­hıl çe­şit­le­ri ise mas­ra­fı­nı bi­le kar­şı­la­ya­maz ol­muş.
Borç harç için­de­ki köy­lü ise, ne ya­pa­ca­ğı­nı bi­le­mez ha­le gel­miş.

* * *

He­men iki çar­pı­cı ör­nek ve­re­yim:
Man­za­ra­sı­nı gö­rür gör­mez bü­yü­le­nip “Bu ne gü­zel­lik böy­le! Yok­sa cen­net­te mi­yim?” de­mek­ten ken­di­mi ala­ma­dı­ğım Baf­ra­’ya bağ­lı Esen­te­pe Kö­yü­’nün ko­nuk­se­ver sa­kin­le­riy­le soh­bet edi­yo­ruz.
İç­le­rin­den bi­ri “55 ya­şın­da ol­ma­ma rağ­men ma­hal­le­mi­zin en gen­ci be­nim. Çün­kü kö­yün tüm genç­le­ri git­ti­” di­yor.

* * *

Baf­ra­’nın bir baş­ka kö­yün­de­yiz.
Ge­ce­nin ka­ran­lı­ğı he­nüz çök­müş.
Köy kah­ve­si­nin bir kö­şe­sin­de hem çay içi­yor, hem de öl­gün ışı­ğın, yü­zün­de­ki de­rin çiz­gi­le­ri da­ha da ka­lın­laş­tır­dı­ğı yor­gun ba­kış­lı bir köy­lüy­le ko­nu­şu­yo­rum.
Eko­no­mik sı­kın­tı­dan dert ya­nar­ken ani­den el­le­ri­ni pan­to­lon cep­le­ri­ne so­ku­yor. Cep­ler­de ne var ne yok bo­şal­tı­yor. Çı­ka çı­ka, top­la­mı 5 TL’­yi geç­me­ye­cek bir­kaç ma­de­ni pa­ra çı­kı­yor.
Son­ra da ar­ka ce­bin­de­ki cüz­da­nı­nı açıp, için­de­ki­le­ri ma­sa­ya di­zi­yor. Yı­ğın­la borç öde­me teb­li­ga­tı­nın ara­sı­na sı­kış­mış 5 TL’­lik bank­no­tu gö­rün­ce de­rin bir oh çe­ki­yor ve “Kay­bet­ti­ği­mi san­mış­tım!” de­yip, acı bir gü­lüm­se­mey­le ek­li­yor:
“Gör­dü­ğü­nüz gi­bi pa­ram var­mış!..”

* * *

Kent mer­ke­zin­de­ki dert­ler ise çok fark­lı:
Dü­rüst­çe ko­nuş­mak ge­re­kir­se, mer­kez sağ­dan gel­me bir po­li­ti­ka­cı olan AK­P’­li Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı Yu­suf Zi­ya Yıl­maz ba­şa­rı­lı iş­le­re im­za at­mış. Ken­di­si­ni iç­ten­lik­le kut­lu­yo­rum.
Ama ken­tin en iş­lek ve gü­zel yer­le­rin­den bi­ri olan ya­ya­la­ra açık Çift­lik Cad­de­si­’n­de­ki es­naf si­nek av­lı­yor. Cep te­le­fo­num­da­ki adım öl­çe­re ba­ka­rak söy­lü­yo­rum; 2 gün bo­yun­ca top­lam 21 bin adım ata­rak ade­ta ka­rış ka­rış do­laş­tı­ğım kent­te “İş­le­ri­miz çok şü­kür iyi­di­r” di­yen, bir iki ko­yu AK­P’­li­nin dı­şın­da es­na­fa rast­la­yamadım.
Hat­ta ya­kın geç­mi­şe ka­dar bü­yük ha­va pa­ra­la­rıy­la el de­ğiş­ti­ren iş yer­le­ri­nin ki­ra­cı bek­le­di­ği­ni gör­düm.
Ya­ni Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si es­te­tik dü­zen­le­me­ler, yol­lar, bi­na­lar ve ya­şam alan­la­rı yap­mış ama AKP ik­ti­da­rı, bu­ra­lar­da ya­şa­ya­cak “in­sa­nı­” unut­muş!..

* * *

Şim­di di­ye­cek­si­niz ki “Pe­ki kır­sal ke­sim­de­ki genç­le­rin bü­yük şe­hir­le­re göç et­ti­ği, kent mer­ke­zin­de­ki es­na­fın kan ağ­la­dı­ğı Sam­su­n’­da na­sıl olu­yor da AKP se­çim­ler­de tu­lum çı­ka­rı­yor?”
He­men ce­va­bı­nı ve­re­yim:
Genç­le­rin bo­şalt­tı­ğı kır­sal­da ka­lan 50 ya­şın üze­rin­de­ki yurt­taş­lar çe­şit­li isim­ler al­tın­da sos­yal yar­dım al­dık­la­rın­dan, bu pa­ray­la köy ye­rin­de zor da ol­sa ha­yat­la­rı­nı sür­dü­re­bi­li­yor­lar. Ama hep­si de gü­nün bi­rin­de yar­dım­la­rın ke­sil­me­sin­den kor­ku­yor­lar. Ay­rı­ca im­kan­la­rın sa­de­ce AKP ik­ti­dar­da kal­dı­ğı sü­re­ce de­vam ede­ce­ği­ne inan­dı­rıl­mış, ya­ni kan­dı­rıl­mış du­rum­da­lar. (CHP he­nüz bu al­gı­yı kı­ra­ma­mış)
Baş­ta da be­lirt­ti­ğim gi­bi Sam­sun­lu seç­men, geç­miş­te oyu­nu hep mer­kez sa­ğa ver­miş. Bu ge­le­nek, bir tek mer­hum Bü­lent Ece­vi­t’­in Ka­ra­oğ­lan ola­rak ef­sa­ne­leş­ti­ği 1977 se­çim­le­rin­de CHP le­hi­ne bo­zul­muş.
Son 13 yıl­da­ki tüm se­çim­ler­den ise AKP, açık ara ön­de çık­mış.
Çün­kü Ece­vit dö­ne­min­den ge­ri­ye, onun­la bir­lik­te ef­sa­ne­le­şen par­ti ör­gü­tü­nün sa­de­ce adı kal­mış. Ko­nuş­tu­ğum geç­mi­şi bi­len ki­şi­ler “Ne­re­de o ör­güt?” di­ye­rek ha­yıf­la­nı­yor­lar. Ör­güt ça­lış­ma­yın­ca da oy ve­re­cek “in­sa­n”­a ulaş­mak, onun eli­ni tu­tup ko­nuş­mak ve “Kork­ma, biz sa­na da­ha faz­la­sı­nı ve­re­ce­ği­z” de­mek ge­rek­ti­ği unu­tul­muş.

* * *

Pe­ki bu fo­toğ­raf de­ğiş­mez mi?
Ni­çin de­ğiş­me­sin? Ama bu­nun için mu­ha­le­fe­tin, özel­lik­le CHP’­nin çok ça­lış­ma­sı, her eve ula­şıl­ma­sı ge­re­ki­yor.
Bu ger­çe­ği ni­ha­yet gö­ren CHP’­li­ler 7 Ha­zi­ra­n’­da Mec­li­s’­e gön­der­dik­le­ri 2 mil­let­ve­ki­li­ne 3. sı­ra­da­ki mes­lek­ta­şı­mız Şa­ban Se­vinç ile 4. sı­ra­da­ki Nes­li­han Han­cı­oğ­lu­’nu ila­ve ede­bil­mek için bü­yük ça­ba gös­te­ri­yor­lar.
İki aday da çok çalışıyor ve iddialı olduklarını söylüyor.

* * *

Sev­gi­li okur­la­rım,
Ata­tür­k’­ün “Mil­li Mü­ca­de­le­”yi baş­lat­mak için ilk adı­mı at­tı­ğı bu ili­miz­de, onun anı­sı­na “İlk Adı­m” ad­lı bir ilçe de bu­lu­nu­yor.
Sam­su­n’­u Ata­tür­k’­ü unut­tur­mak is­te­yen­le­rin elin­den al­mak için, seç­me­ni ku­cak­la­ya­cak en güç­lü o ilk adı­mı at­ma so­rum­lu­lu­ğu CHP’­ye dü­şü­yor.