1967’de işletme yönetimi dergilerinde başlayan yazarlık serüvenim 49 yıldır sürüyor. İster istemez bazı yazılarım, kelimesi kelimesine aynı olmasa da özünde kendini tekrarlıyor. Bunun birkaç sebebi var. Birinci sebep, halkın belli konularda sürekli olarak aynı yanlış bilgilendirmelere maruz kalmasıdır. Ben de yanlış bir bilgilendirme görünce dayanamıyor “durumdan vazife çıkarıp, hayır kazın ayağı öyle değildir” diye bir yazı kaleme alıyorum. Bu amaçla yazdıklarımın, konunun doğru anlaşılmasına hemen hiç faydası olmuyor. Bunu da yanlış bilgilendirmelerin aynen devam etmesinden anlıyorum.
Çünkü yanlış bilgilendirmeler bilgisizlikten kaynaklanmıyor. Kasten yapılıyor. Başka ülkelerde yüzde kaç olduğunu bilmiyorum. Ama ülkemiz medyasında yer alan iktisadi haberlerin ve yorumların yüzde 90’ının “reklâm veya propaganda” amacıyla üretildiğini biliyorum. Bilginin doğrusu, reklâma, propagandaya veya halk yağcılığına yaramıyorsa, yanlış olanı tedavülden asla kalkmıyor.

MİLLİ GELİR CİROLAR DEĞİL KATMA DEĞERLER TOPLAMIDIR

Günlük konuşmalarda “milli gelir” deyip geçilen GSYİH (Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla) veya İngilizcede GDP (Gross Domestic Product) denilen ekonomik büyüklük hesaplanırken, şirketlerin ciroları (toplam net satışları) değil, yarattıkları “katma değer” dikkate alınır. Dolayısıyla bir firmanın cirosu, bir ülkenin milli gelirlerinin yüzde şu kadarıdır denirse, okurlar o şirket, o kadar milli gelir yaratmış diye anlayabilir. Bu yanlıştır. Mesela 55 bin kişi çalıştıran Toyota’nın 220 milyar dolarlık 2016 cirosu, 62 milyon çalışanı olan Japonya’nın 4 trilyon 700 milyar dolarlık GSYİH’na oranlanırsa, okur bunu “Toyota”, toplam istihdamın binde 9’u ile Japon milli gelirinin yüzde 4.7’sini yaratıyor diye anlar. Bu yanlıştır.

BRÜT (GAYRİ SAFİ) VE NET (SAFİ) KATMA DEĞER

Hakeza 80 bin kişi çalıştıran Koç grubunun kombine cirosu Türkiye milli gelirinin yüzde 7’sine “eşdeğerdir” denirse, okur bunu 26 milyon 600 bin çalışanı olan Türkiye ekonomisinin yarattığı milli gelirin 14’te 1’ini, Koç grubu, istihdamının 33’te 1’yle yaratıyor sanabilir. Bu da yanlıştır.
Katma değer “ücret, kâr, kira, faiz” toplamıdır. Buna amortisman eklenirse “Gayri Safi Katma Değer” bulunur. Sırf bir fikir vermek için yazıyorum. Çok kaba olarak sanayi şirketlerinde cironun yüzde 15’i kadar katma değer yaratılır. Bunun büyük kısmı ücretlerdir. Katma değerin doğru ölçülmesi için, öncelikle enflasyona ve kur farklarına göre düzeltilmiş sayılarla konsolide edilmiş Bilanço ve Gelir Tablosu hazırlamak şarttır. İşin bu yönünü anlatmaya kalkışmak, bir gazete yazısı için çok gereksizdir. Sadece ekonomi dergilerinde ve resmi yayınlarda yer alan katma değer hesaplarına itibar etmemeniz için bunu yazıyorum.

MİLLİ GELİRE KATKI MI VE MİLLİ GELİRDEN ALINAN PAY MI?

“Milli gelire katkı” ile “milli gelirden alınan pay” bir madeni paranın iki yüzü gibidir. Bazılarımız, katma değere “katkı yapmak” derken, bazılarımız “pay almak” diyebilir. Mesela tarımın milli gelire katkısı, çiftçinin ve köylünün milli gelirden aldığı pay demektir. Düşükse, bu kimin günahıdır?
Son söz: Övmek için yapılan bir hesap, yermek için de kullanılabilir.