Sevgili okuyucularım, adına geçici köy korucusu denilen binlerce insanımızın varlığından mutlaka haberiniz vardır.
PKK terörünün 1984 yılında başlaması sonrasında olaylar durulmadı. Bir şeyler yapmak gerekiyordu.
1986’da yeni bir düzenleme yapıldı ve geçici köy koruculuğu oluşturuldu.
Yıllar içerisinde binlerce insanımız PKK’ya karşı silahlandırıldı. Görevleri köylerini teröristlerin baskınlarına karşı korumaktı.
Mekanizma karmaşıktı. Bunlar devlet tarafından tek tek seçiliyor, sonra kamu görevlisi kimliği ile maaşa bağlanıyordu. Şimdi emeklilik hakları da var.
Ancak araya çok sayıda karanlık tip sızdı. Bazıları PKK yandaşı idi, saldırı başladığı anda savuşup gittiler. Bir bölümü çeşitli suçlara karıştı.
Bazıları ise kahramanca vuruşurken, ya da pusuya düşürülüp şehit edildi.
Bazen, hakları verilmediği gerekçesiyle hükümete karşı protesto gösterileri yaptılar.
Şu anda Doğu ve Güneydoğu’da 22 ilde 46 bin geçici köy korucusu var.
Bugüne kadar 1.625 şehit verdiler.
Yaklaşık 8 bin korucu ise gasp, tecavüz, silahını düşmana teslim etmek, adam öldürmek gibi suçlara karıştı.

* * *

Devlet bir süredir yeni korucu almıyor ve bu durum ekmeğini terörden kazanan bu kesimde büyük tepki yaratıyor. Zira koruculuk geçim kaynağı olmuş durumda.
Köyünde hiçbir geliri olmayan on binlerce işsiz vatandaşımız, korucu olup maaşa bağlanmak ve hatta emeklilik hakkı kazanmak için korucu olmayı bekliyor.
Peki ama sayın büyüklerimiz bu konuda ne demişti, şimdi ne diyor?

* * *

Sadrazam Davutoğlu Ahmet geçtiğimiz salı günü partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada aynen şunları söyledi:
“Geçici köy korucularının sosyal ve ekonomik güvencelerini sağlayıcı tedbirler alınacak, korucu sayısı artırılacak.”
Evet, artırılacak!

* * *

Oysa Mayıs 2010’dan bu yana dönemin Başbakanı Recep Tayyip dahil çeşitli devlet büyüklerimiz koruculuk sisteminin kademeli olarak kaldırılacağını söylüyorlardı!
O sırada demokratikleşme paketleri ve çözüm süreci tantanası yapılıyordu...
AKP hükümetleri PKK’ya dostluk eli uzatmıştı ve her türlü ödün veriliyordu!
PKK köylerde korucu istemiyordu ve bizim anlı şanlı büyüklerimiz de bu işe PKK’nın istemleri doğrultusunda son vermeyi düşünüyordu.

* * *

Terörle Mücadele Yüksek Kurulu adı verilen yüce makam (!) tarafından bir rapor hazırlandı.
Koruculuğun kademeli olarak tasfiye edilmesi isteniyordu.
Bu olay basına yansıyınca korucular büyük tepki gösterdi.
Hükümet o sırada Akil İnsanlar Heyeti isimli bir seyyar çadır tiyatrosu kurmuştu. Ne kadar entel-liboş sanatçı, gazeteci, siyasetçi, işadamı vesaire varsa bunlar Türkiye’yi gezip iktidar propagandası yapıyor, bu yolla terörün önleneceğini (!) zannediyorlardı.
Bunların PKK’ya hoş görünmek için hazırladığı raporda da koruculuğun kaldırılması istemi yer aldı.
Heyet üyelerinden Kezban Hatemi, dönemin Başbakanı Recep Tayyip’in de, kendileriyle yaptığı toplantıda koruculuk sisteminin kaldırılacağını söylediğini açıkladı.

* * *

Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da sistemin kaldırılacağını bildirdi:
“Bu iş geçici denilirken kalıcıya dönüştü. Bunlar ellerindeki silah gücünü başka amaçlarla kullanmaya başladılar. Emekli olmaları halinde yerlerine yenileri alınmayıp tasfiye edilmeleri düşüncesi var.”

* * *

Yine dönemin Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek konuştu:
“Koruculuk ıslahı (düzeltilmesi) gerekiyorsa ıslah edilir, kaldırılması gerekiyorsa kaldırılır.”
Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül konuştu:
“Koruculuk sisteminin aksaklıkları gözden geçirilecek.”

* * *

Bu ülkede her gün can alan terör var... Bu ülkede köylerini korusunlar diye maaşa bağlanıp korucu yapılmış 50 bin’e yakın vatandaşımız var.
Ellerinde ağır silahlar...
Bazıları görevini kahramanca yapıyor, bazıları ise devletten aldığı güç ve yetkiyi kötü amaçla kullanıyor.
Hepsinin bütün amacı, süreci şehit olmadan tamamlayıp emekli maaşına hak kazanabilmek.
Peki bu işin sonu nereye varacak?
Türkiye’yi uzun süredir yönetenler bu konuda ne düşünüyor?
Korucular şu an itibarıyla işe yarıyor mu, yaramıyor mu?
Bunlara ödenmekte olan maaşlar boşa mı gidiyor?

* * *

Dikkat ediniz, koruculuk olayı 1986’da başlatılmış ve bugün bile işin nereye varacağını bilen yok.
Her kafadan farklı ses çıkmış, çelişkili sözler söyleniyor.
Terörle mücadelenin temelinde yatan tutarsızlıklardan biri de işte budur.
Nutuk atmak dışında hiçbir konuda somut olarak ne yapılacağı belli değildir!
Geçmişin en yetkili ağızları olan Abdullah Gül, Recep Tayyip, Bülent Arınç ve Cemil Çiçek’in bu konuda söylediklerine bakın, bir de Davutoğlu Ahmet’in daha iki gün önceki sözlerine kulak verin!
180 derece ters ve çelişkili sözler...
Türkiye’de her gün şehit cenazeleri kaldırılırken, sadece önceki gün dokuz şehidimiz varken, bu iktidar terörle nasıl mücadele edeceğine bile henüz karar verememiş durumda.
Allah yardımcımız olsun.