15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsünden bu yana 3 ay 10 gün geçti...
Dişe dokunur bir şey var mı?..
O günden beri asker, polis, savcı, hakim, öğretmen ve diğer devlet memuru 100 bine yakın kişi FETÖ ile ilişkili olduğu iddiasıyla açığa alındı veya meslekten ihraç edildi...
Sonuç?..
Biz hâlâ ABD’den bazen yalvar yakar, bazen posta koyarak Fetullah’ı istiyoruz ve alamıyoruz...
Bırakın onu, hani “havacıların imamı” dedikleri Adil Öksüz’ü bile bulamadık!..

* * *

İktidar istavritlerin peşinde, balinalar ortada yok!..
Bugüne kadar açığa alınan, ihraç edilen, tutuklananlar olayın büyüklüğüne, ülkenin ulusal güvenliğini tehdit etmesine bakıldığında istavrittir!..
Karı-koca öğretmenler, memurlar, doktorlar vesaire...
Kimi Bank Asya’ya para yatırmış, kiminin çocuğu Fetullahçı okulda okumuş...
Genellikle böyle...
Bir de bunlara himmet diye para aktaran şirketler, işadamları var...
Ki, bu şirketler, iş adamları iktidarın gözdesiydi....
Kaldı ki ne istedilerse veren AKP’li belediyelere bir şey yok...

* * *

Peki bu darbe gerçekleşseydi...
Cumhurbaşkanı, Başbakan kim olacaktı?..
Bakanlar kurulunda kimleri görecektik?..
Aradan 3 ay 10 gün geçti, bu kadar ifadeler alındı, soruşturmalar yapıldı, güya bu kadar derine inildi, ama sonuç yok bunların cevabı alınamadı...
Sadece darbeyi yapmakla görevlendirilen FETÖ’nün asker kılıklı cephesi ortaya çıktı ve tutuklandılar... Rütbelere bakmayın, orada bile asıl hiyerarşi tespit edilemedi...
Ama öteki cephe... Yani siyaset cephesi, yani balinalar yok!..

* * *

ABD’den Fetullah’ı istiyoruz...
Peki kaçak savcı ve yargıçları takip ediyor muyuz?..
Örneğin Zekeriya Öz’ü?..
Bir zamanlar bu iktidarın çanak yalayıcıları tarafından “heykeli dikilecek adam” olarak topluma sunulan, “temiz eller savcısı” olarak şişirilen bu Zekeriya Öz nerede?..
Hangi ülkede olduğunu bilen var mı?..
Hangi ülkede olduğu bilinmediğinden iade edilmesi için bir talep de yok!..
Diğer kaçak savcı ve yargıçlar da aynı durumda...

* * *

Burada bazı gazeteciler içeri atılıyor...
Peki ABD’ye kaçan Fetullah’ın gazetecileri için iade talebinde bulunuldu mu?..
FETÖ’cü olduğu iddia edilerek açığa alınan veya işten atılan, şimdi Başbakanlığın, illerde valiliklerin önünde ellerinde dilekçeleriyle kuyruğa girip aklanmaya çalışan garibanlar mı Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit ediyordu?..
İktidar kendi içine, kendi içindeki balinalara bakmıyor da, bu garibanlarla ve istavritlerle uğraşıyor?
Ve bir yandan da hâlâ darbe korkusu yaşıyor!..
Bu iktidar mı Türkiye’nin ulusal güvenliğini sağlayacak?..
15 Temmuz bize, ülke güvenliğinin “Allah’a emanet” olduğunu gösterdi!..
Fiyakayı, cart curtu bırakın!..

Aynı hikaye!..

Metrobüsteki olaydan sonra yine şoför kabini gündeme geldi...
Bizim belediyeler ve diğer il yöneticileri başımıza hep bir bela geldikten sonra böyle şeyleri hatırlarlar...
Şu şoför kabini meselesi de eski hikayedir, ama gerçekleştirilememiştir...
Mesela taksilerde aynı konu şoför gaspı ve cinayetlerinde gündeme gelir, sonra unutulur...
Hani taksilerde şoförle arka koltuk arasında cam bölme olacaktı?..
Londra taksileri gibi para camdaki küçük menfezden verilecekti?..
Hatta tatbikatı bile yapıldı...
Ne oldu?..
Aradan kaç yıl geçti?..
Yapıldı mı?..