İktidarın önde gidenlerine, yandaş medyaya, iktidarın yalakası yazarlara bakarsanız...
İtibar bin beş yüz!..
İçtiğimiz ayran, herkes bize hayran...
Avrupa batıyor, Türkiye uçuyor!..
Hatta “Yahu” diyorlar, “Merkel Türkiye’yi komşu kapısı yaptı, buraya gelmeden Almanya’yı idare edemiyor”
Aç tavuk rüyasında kendini buğday ambarında sanırmış!..
Bıraksan, bunlara Türkiye yetmeyecek, Mars’ı fethedecekler!..

*  *  *

Gerçek ise, dünyada 5 kuruşluk itibarımızın kalmadığı!..
Dünya, Türkiye’yi terör ülkesi” olarak görüyor...
Turizm çöktü!..
Turizm Bakanı Avcı, “Bu krizden güçlenerek çıkacağız” diye dursun, güneyde oteller kapanıyor...
Sahillerde şezlonglar boş...
Sektörde çalışanlar işsiz...
Konaklama tesislerine çarşaf, yastık, temizlik malzemesi, havlu, bornoz, masa örtüsü, sebze, meyve, et, un, şeker vesaire veren alt sektörler batakta...
Ama bunlara göre, Türkiye uçuyor!..

*  *  *

Türkiye Batılı ülkeler tarafından “İslamcı ülke” olarak görülüyor...
Doğrudur, zira Türkiye’de ne varsa dinciler ele geçirdi...
Din tüccarları itibarda, Türkiye’nin rotasını onlar tayin ediyor.
Cihangir’de içki içiyorlar, diye plakçı dükkanına şehir eşkıyalarının yaptığı saldırı Londra’dan Paris’e, Berlin’den Washington’a kadar yankılandı...
Türkiye’nin giderek radikalleşen dincilerin tahakkümüne girdiği her platformda dile getirilmeye başlandı...

*  *  *

Sakıt Sadrazam Davutoğlu Ahmet, ellerini ovuşturarak sevinç içinde “Kayseri pazarlığı yaptık” diye vize muafiyetini anlatmıştı...
İçinde bulunduğumuz ayda valizi alıp kapağı Avrupa’ya atacaktık, “Dur bakalım” dediler...
Bundan onur kırıcı başka bir şey olabilir mi?..
Avrupa Parlamentosu Başkanı Schulz şöyle anlatıyor son durumu:
“Türkiye’de gazeteciler ve milletvekillerinin başına gelenler parlamenter demokrasinin tüm değerlerine aykırı... Vize serbestisi için değiştirilmesini istediğimiz Terörle Mücadele Yasası değiştirilmediği gibi, milletvekillerinin dokunulmazlığı için kullanıldı. Bunlar, Erdoğan’ın otoriter eylemlerinin tek örneği değil. Kendimi, vize serbestisini başlatmama zorunda hissediyorum”

*  *  *

Yukarıdaki bu sözleri söylediği zaman Schulz’un Özgür Gündem Gazetesi’nde nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği yapan Aziz Nesin’in oğlu Ahmet Nesin ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Şebnem Korur ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu’nun tutuklandığını henüz bilmiyordu...
O gazete terör örgütü propagandası yapıyor olabilir... Ancak, bu kişiler nihayetinde bir günlük sembolik harekette bulunmuştu...
Gerçek yayın yönetmeni filan değiller, ama Sulh Ceza Hakimi, “Tutuklanmalarına” dedi mi doğru içeri...

*  *  *

Bunun gibi daha yüzlerce örnek var...
Bunlar Türkiye’de itibar mı bırakır?..
İstediğin kadar saraylar yap, uçaklar al, yabancı devlet adamlarını altın varaklı taht gibi koltuklara oturt, ihtişam göz kamaştırsın...
İtibar onlarla değil, gerçek demokrasiyle geliyor!..

Huzur adası!!!


Adalet Bakanı Bozdağ, Türkiye’nin barış ve huzur adası olduğunu söylemiş, bunu da Recep Bey’in sağladığını söylemiş...
Toplum ikiye bölünmüş, insanlar birbirine düşman edilmiş...
Güneydoğu’da ilçeler harabe halinde, insanlar kendi ülkesinde sığınmacı durumuna düşmüş, ülke 1 yılda 500’ü aşkın şehit vermiş, her gün bir terör saldırısı...
Canlı bombalar serseri mayın gibi dolaşıyor, patlayıcı yüklü araçlar nerede bilinmiyor...
Kimsenin can güvenliği kalmamış, turizm çökmüş, Bakan bey barış ve huzurdan söz ediyor...
Kendisinin çok huzur içinde olduğu anlaşılıyor, aman huzuru bozulmasın!..