Hadi geçmişle bugünü karşılaştıralım. Ülkede yine AKP iktidarı olsun. Aradaki bir düzine yılı atıp takvimlerde 2004’e geri dönelim. Bakalım neler göreceğiz?
Kendi deyimleriyle o yıllar AKP’nin acemilik yılları... Atina’da düzenlenen Olimpiyat Oyunları’ndan 3 altın, 3 gümüş, 4 bronz ile dönmüştük. Bu yıl Brezilya’dan 1 altın, 3 gümüş, 4 bronz çıkardık. Aradan geçen yıllarda 2 altını yolda bıraktık!
Keşke yolda kalan sadece o iki altın olsaydı. Neredeyse 2002 yılında bitmiş olan terör 2004’de yeniden palazlanmaya başladı. Yine de bütün bir yılın bilançosu bu yılın aylık kurban sayısına ulaşmıyordu. Avrupa Birliği bir adım uzaktaydı, şimdi ufukta kayboldu. O yıl Türkiye’nin dünya servetinden aldığı pay binde 8’e kadar çıkmıştı. 2016’ya geldiğimizde binde 4’e indi...
Onca şirketi yabancıya sattık, kamu kuruluşlarını özelleştirdik, dünya bilanço genişlemeleri sayesinde paraya doydu para bize de buyurdu, boğazımıza kadar borçlandık yine de bir arpa boyu yol kat edemedik.
Dünya ekonomilerinde enflasyonun esamesi okunmuyor. 2004 yılı Eylül ayında yıllık enflasyon yüzde 8.1 idi, dün açıklandı yüzde 7.16 olarak gerçekleşti. On iki yılın emeği bir puanı geçmedi...

Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler


Hem de o yıl büyüme yüzde 9.4 gibi olağanüstü bir rakamdı, piyasalar canlıydı bu yıl yüzde 3 büyümeyi görünce öpüp başımıza koyasımız var. Piyasalarda yaprak kımıldamıyor yine de enflasyon yaratıyor. Keza 2004’de işsizlik yüzde 10.8 idi, bu yıl son açıklanan işsizlik rakamı yüzde 10.7...

2004 yılında cari açığın GSYH’ya oranı yüzde 0,3 açıklanmıştı, bu yıl yüzde 4.5 olarak gerçekleşecek. Hem de dolar fırlayıp gitmişken. Dolar demişken o yıl 1.34 liradan işlem gören dolar 2010’a gelindiğinde 1.40’a ancak ulaşmıştı. Sonrasında bir patladı, yüzde 223 artarak bugünkü seviyesi 3.12’ye tırmandı.
İşin kötüsü bunlar iyi günlerimiz. Ekonomide kırılganlıklar artıyor. Yatırımlar 2016’da sadece binde bir oranında arttı. Politik ve jeopolitik risklerdeki yükselme eğilimi ile hem iç hem dış talepte hızlı düşüşler var.
Suriye’den paçayı nasıl kurtaracağız, Irak’ta ne yapacağız? Hak, hukuk, özgürlükler konusunu bugün OHAL yaşayan bir ülke için o gün ile karşılaştırmama gerek bile yok. Referandum, seçim, başkanlık derken, ekonomi siyasete endeksliyken, daha da tatsız bir yıl olacak 2017...
En önemlisi o zaman iyiye gidiyorduk, şimdi kötüye gidiyoruz. Çıkıştaydık, iniyoruz! Neydi? Acemilik, çıraklık ve ustalık mı? Sırada ne var?