Patlamanın olduğu gün, 3 saat içinde Kayseri’deydim…
14 şehitin Türkiye’nin 4 köşesine dağıldığı bu sakin Anadolu kentinde, sadece acı değil büyük öfke vardı.
Kente ulaştığımda, kalabalık bir grup HDP binasına ve CHP yetkililerine saldırmış, kent merkezine doğru yürüyordu.
Gruptan biri aniden ana cadde üstünde küçük bir otelin önündeki yabancı ülke bayraklarını fark etti. Ondan sonrası saniyeler içinde yaşandı.
Önce biri bayrak direklerine tırmanıp, tüm bayrakları indirdi, bir başka grup da bayrakları yakmaya başladı.
Genç bir adam, başında yeşil bir kuşak, çakmağı ateşlerken “Bismillah” diyor, dua ediyordu…
Ve yine saniyeler içinde otelin giriş cephesinin tüm camlarını indirip, döner kapıyı kırdılar.
Otele girdiğimde, müdür şaşkınlıkla elinde telefon polisten yardım istiyor, otel çalışanı kadınlar titreyerek ağlıyorlardı.
Çok korkmuşlardı. Kadınlardan biri gözyaşları içinde “biz de şehitlerimize ağlıyoruz, ama böyle mi çözülecek bu sorun, olacak şey mi ?” diyordu…
Otele yürüyen bir gencin kolunu tuttum, sakince “napıyorsunuz siz ?” dedim.
Bir an şaşkınlıkla baktı yüzüme “acımız var” diyebildi sadece…
“Acımız var.”

*  *  *

Hepimizin acısı var.
Yıllardır “çözüyoruz” denilen hiçbir sorunumuz gerçek manada çözülmedi. Hamasetle, oy hesaplarıyla, milyonlarca insanın umutları tarumar oldu gitti.
Sadece yoğun bir acı değil, derin bir endişe de yaşanıyor.
Gidişat iyi değil, hepimiz görüyoruz…
Bugün, vardığımız bu şiddet ortamında, birileri “iç savaş” çıkartmak için uğraşıyor.
Ama kanlı bir rantın peşinde olanlar hariç, Türkiye’de tek bir kişinin bile iç savaş istemediğine eminim.
Öyleyse, nedir bu kendi hemşerisini bile hedef alan öfke ?

*  *  *

Kayseri’deki o öfkeli kalabalık 13-30 yaş arası erkeklerden oluşuyordu. Aralarında tek bir kadın bile yoktu. Sürekli bağırıp, küfreden bir kitle.
Kimdir bunlar ?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı son verilere göre memlekette işsizliğin en yüksek oranlarda çıktığı grup.
TÜİK, önceki hafta “Gençlerin İşgücü Piyasasına Geçişi” başlıklı bir araştırma yayınladı. Bunca şiddet arasında gözden kaçtı belki… Ama sonuçları çok çarpıcı.
34.962 kişi ile görüşülen ankette 15-34 yaş grubu nüfusun durumu açıkça ortaya çıkmış. Bu yaş grubunda Türkiye’de 24 milyon insanımız var.
2 milyonu herhangi bir okulu bitirmemiş, yani ilkokul mezunu bile değil.
12 milyonu ise lise altı eğitim almış.
Toplamı 6,3 milyon olan 15-19 yaş grubunun 1 milyon 800 bini ( yani yüzde 30’u) okumayı bırakmış. 20-24 yaş grubunda ise eğitimi bırakanların sayısı 3,6 milyon, yani yüzde 65 !
Bu şu demek, “genç” nüfusumuzun yarıdan fazlası eğitimlerini ortaokul lise seviyesinde terk etmiş, düzenli bir işleri yok, maalesef “niteliksiz” oldukları için kısa vadede bir iş bulma umutları da yok.
Peki neden bırakıyorlar eğitimlerini ? TÜİK onu da sormuş. En çok başarısızlıktan, sonra da yoksulluktan…

*  *  *

Her terör olayından sonra sokaklarda öfke içinde gördüğünüz insanlar, işte bu gençler.
Öfkeleri sadece teröre değil, çaresizliğe.
Her gün ne yapacaklarını bilmedikleri bir sabaha uyanıyorlar.
Kimbilir hangi ailevi nedenlerle, okulda bir dikiş tutturamamışlar. Okullardaki yetersiz eğitim ve özellikle lise düzeyinde sürekli artan “çeteleşme ve şiddet” olayları da etkilemiş kararlarını.
Çoğunun gelir seviyesi yoksulluk ve fakirlik sınırında, bir iş bulup eve katkıda bulunmak zorundalar.
Ve her şehit haberinde sadece kaybettiğimiz canlara değil, aslında bir türlü sıranın kendilerine gelemeyeceğine öfkeleniyorlar.
Çünkü içten içe biliyorlar ki, sorunlarını çözememiş bir Türkiye, asla bu gençlere de bir gelecek vaat edemez.
Her gün şehit cenazeleri kaldıran bir ülke, ne eğitimde, ne kalkınmada, ne fakirliğin giderilmesinde kalıcı sonuçlar yaratabilir.

*  *  *

Bu gençler, şu anda Türkiye’nin en büyük çıkmazı.
Öfkeleri, ülkeyi hızla bir iç savaş ortamına götürebilir. Hele ki tüm terör örgütlerinin bunu sonuna kadar kullandıkları bir konjonktürde…
Bakın, Kayseri patlamasından sonra HDP binalarına saldırılar başladı. Ve dün gece bir polisimizi yine bir HDP binasının önündeki öfkeli kalabılığı durdurmaya çalışırken şehit verdik.
Her birimizin bu öfkeye “dur” deme sorumluluğumuz var.
Bunu başaramazsak, çok uzak olmayan bir tarihte yaşayacak bir yurdumuz olmayabilir.

Bak Kızım;


“Tanıdığın her yeni insan, senin bilmediğin bir şey biliyor.İşte yaşamın muhteşem taraflarından biri !”