Sevgili okurlarım, bir ülkede her şeyi değiştirmek mümkündür ama rejimi değiştirmek kolay değildir.
AKP iktidarı şimdi bunu yapıyor.
Meclis çoğunluğu ellerinde. Ülkeyi bir yılı aşkın bir süredir OHAL kararnameleriyle yönetiyorlar, yasa çıkarmakla uğraşmıyorlar! Yasa çıkarmayı zaman kaybı olarak görüyorlar.
Yargıyı ellerine geçirdiler. Yargı “Yukarıdan” gelen talimatlar doğrultusunda karar veriyor.
Son olarak Meclis İçtüzüğü değiştirildi ve muhalefetin Meclis’teki söz hakkı kısıtlandı.
Türkiye’yi kendileri açısından dikensiz gül bahçesine dönüştürdüler.

* * *

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)’nin perşembe günü bizim gazetede çıkan ilanı her şeyi dört dörtlük ve basitçe anlatıyordu:
“Bu içtüzük halka dayatılan tek adam ve tek parti rejimi yasalarının Meclis’te muhalefetle karşılaşmadan hızlı çıkarılmasını planlıyor. Bu uygulama tüm devlet yapısını yeni rejime göre düzenleyecek. Amaç bu yıkıcı değişimi engelsiz ve muhalefetsiz tamamlamaktır.
Böylece siyasi parti gruplarıyla milletvekillerinin konuşma süreleri sınırlandırılıyor. Denetim mekanizmaları yok ediliyor. Meclis’te iktidarın sesini dayatıyor. Muhalefetin konuşma ve tartışma hakları gasp ediliyor.
Muhalefetsiz bir Meclis, muhalefetsiz bir toplum yaratılmak isteniyor.
Bu bir Meclis içi darbedir, Cumhuriyet’in kurucu ilkelerine ve anayasaya aykırıdır.
16 Nisan’da getirilen rejim değişikliği ile hedeflenen, Atatürk Cumhuriyeti’nin sonlandırılmasıdır.
ADD olarak bunları topluma anlatmayı görev biliyoruz...”

Bir başka örnek: Müftüler nikah kıyacak!

Sadece içtüzük olayı değil... Rejim değiştirmeye ilişkin olarak son birkaç gün içerisinde iktidarın aldığı başka kararlara da kısaca göz atalım.
- Müftülere nikah kıyma yetkisi!
Osmanlı döneminde kadın ikinci sınıf yaratıktı! Miras hakkı yoktu, imam tarafından yüzünü bile görmeden evlendirilirdi. Sultanlar ve padişah yakınları hariç kadına boşanma hakkı verilmezdi.
Medeni Kanun, Atatürk devrimlerinin simgelerinden biridir.
1926 yılında çıkarıldı, her açıdan kadın erkek eşitliği sağlandı.
İmamlar devre dışı kaldı, belediye memuru önünde kıyılması zorunlu olan resmi nikah getirildi.

* * *

Şimdi Meclis’e gönderilen yasa tasarısında, müftülere-imamlara evlendirme yetkisi veriliyor.
İktidarın amacı nedir?
Bu düzenlemeyle erkeklerin birden fazla evlilik yapmasının önü mü açılmak istenmektedir?
Türkiye’de özellikle kırsal kesimde, zavallı kadınlarımızın başına bela olan bir kuma kavramı vardır.
Herif yaşlanmıştır... Gider, karısının üzerine ikinci veya üçüncü evliliğini yapar. Sözde evlilik...
İmam nikahlı!
Ya da medeni nikah kıydırmaz, imam nikahı bahanesinin arkasına sığınır.
İktidar bunu mu yaygınlaştırmak istiyor?

* * *

Peki bu tasarı kabul edildiği takdirde, kadınlara da boşanma hakkı verilecek midir?
Boşanma davaları nerede açılacaktır? Mahkemelerde mi, yoksa müftülüklerde mi?
Bu tasarının amacı Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni Suudi Arabistan, Katar, Somali, Uganda, Malezya, Bangladeş, Sudan gibi gerici ve ilkel İslam ülkelerinin konumuna mı düşürmektir?
Adına rejim değişikliği denilen nesnenin küçük bir örneği de işte bu tasarıdır!
AKP iktidarının aklı inşallah yakın zamanda başına gelir de bu yüz karası tasarıyı geri çeker.

Ve örtülü büyükelçiler!

Bir başka örnek, Merve Kavakçı olayı. Bu kadın 1999 yılında Fazilet Partisi’nden milletvekili seçilmişti. Şimdi FETÖ tutuklusu olan Nazlı Ilıcak ablasının koruması altında Meclis’e geldi, başörtülü haliyle kürsüye çıkıp milletvekili yemini etmeye kalkıştı.
Türkiye böyle bir olaya ilk kez tanık oluyordu. Ecevit’in bastırmasıyla Meclis’te büyük olaylar çıktı, yemin edemeden döndü gitti.
Sonra belgesi ortaya çıktı ki, kadın ABD vatandaşıdır ve orada sadece ABD’nin çıkarlarına hizmet edeceğine ilişkin yemin etmiştir!
Bu durumda Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarıldı...
Ve kadın uzun süre ortalıktan kaybolup gitti.
Sonra AKP yandaşı şeriatçı gazetede yazmaya başladı.

* * *

Birkaç gün önce Resmi Gazete’de büyükelçiler kararnamesi yayınlandı.
Aaaa, bir de ne görelim, bizim Merve, Türkiye Cumhuriyeti’nin Malezya büyükelçisi olmuş.
Bir günlük diplomasi deneyimi bile yok.
Malezya derseniz, şeriatla yönetilen bir Uzakdoğu ülkesi.
Oruç tutmak ve örtünmek yasal zorunluluk... Yoksa ceza var.
Malezya bizimkilerin sevgilisi!
Ahmet Davutoğlu gibi niceleri, Malezya İslam Üniversitesi tarafından ihsan edilen doçentlik, profesörlük unvanlarını ceplerinde taşıyor! Unvanlarını orada aldılar...

* * *

Bu iktidar Türkiye’de kadın polisleri, kadın askerleri bile örtmeyi başardı!
Örtülü olmayan sadece kadın büyükelçilerimiz kalmıştı, son kararname ile o diplomasi geleneğini de yok ettiler.
İlki, ABD vatandaşı örtülü Merve Malezya’ya...
İkincisi, yine örtülü Ayşe Sayan Kuveyt’e...
Peki bu kim?
Aile Bakanı Fatma Betül Sayan’ın kardeşi!
Maşallah maşallah!
Rejim değişikliği dediğiniz öyle bir günde gelmiyor, yavaş yavaş, sindire sindire, böyle irili ufaklı, hiç utanıp sıkılmadan gerçekleşiyor.

* * *

Emin Çölaşan’ın notu: Dün Odatv’de görüntülü haberi vardı. Genelkurmay Başkanı Hulusi Bey’le birlikte Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri komutanları tam kadro, saraydaki camide üniformalarıyla namaz kıldılar.
Ancak buna rejim değişiyor denmez, Allah kabul etsin denir!