Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı, PKK ile işbirliği içinde olan YPG’ye ABD’nin silah desteği verdiğini, ABD sözcüleri ise verilmediğini öne sürüyor. Ancak, iki taraf da “veriyor”, “vermiyor” açıklamalarının ardından “nokta” diyor. Aslında, ABD’ye dönük bu suçlamalar yeni değil. Geçmişte de PKK’ya ABD yardımlarının yapıldığı gündeme gelmişti.
Körfez Savaşı’ndan sonra, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in olası saldırılarına karşı Kuzey Irak’ta yaşayan çoğunluğu Kürtlerden oluşan Iraklıları korumak amacıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından 1991 yılının Temmuz ayında “Çekiç Güç” oluşturulmuştu. Bu güç de ABD ve Türkiye’de yer alıyordu.

PKK’LILARA YARDIM ATILIYOR

Başlangıçta Çekiç Güç’ün kara ve hava birlikleri vardı. Kara birlikleri Silopi bölgesine, hava unsurlarının uçak ve helikopterleri İncirlik Üssü’ne, az sayıda helikopter de Barzani bölgesinde konuşlandırılmıştı. Çekiç Güç’ün hava vasıtaları gece ve gündüz bölgede uçarak Saddam kuvvetlerini kontrol ediyordu. Çekiç Güç’ün görev sahası Irak’ta 36’ncı paralelin kuzeyinde kalan kesimdi. Bir süre sonra “kara birliklerine ihtiyaç yok” denildi ve görev 2003 tarihine kadar hava unsurları ile yürütüldü.
Cudi Dağı ve çevresinde çok sayıda PKK’lı bulunuyordu. O bölgede görev yapan bazı birlikler, geceleri helikopterlerden PKK’lılara yiyecek, giyecek ve diğer malzemelerin atıldığını rapor etti. Arazide yapılan aramalarda ABD menşeli konserve ve giysiler de bulundu. O dönemde Türk helikopterlerin gece görüş sistemi yoktu. Helikopterimiz de UH-1 model küçük helikopterlerdi.

DOĞAN PAŞA’DAN YAZILI EMİR

Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş’ti. Birliklerden gelen raporlar, bulgular üzerine “Çekiç Güç örtüsü altında Kuzey Irak’ta konuşlu ABD helikopterlerinin dağdaki PKK teröristlerine havadan malzeme attığı” kanaati oluştu. Doğan Paşa, Güneydoğu’da bulunan askeri birliklerimize şu emri yayınladı:
“Olağanüstü Hal Bölgesindeki birlikler, gece veya gündüz bizden izin almaksızın hava sahamıza giren helikopterlere ateş edilmek dahil, alınacak tedbirlerle düşürülecektir.”
Bu emir üzerine kritik yerlere, pusu bölgelerine MG3 makineli silahı ve sehpası götürüldü. Bu silahla helikoptere ateş edilecek ve düşürülecekti. Genelkurmay Başkanı “vur” emri yayımlamış, asker terör örgütüne yardım yapan ABD helikopterlerini düşürmeye kilitlenmişti. ABD makamları da, PKK’ya atılan ve teröristlere büyük moral desteği olan bu yardımlar ve buna karşı yapılacaklardan haberdar edildi. İşte o günden sonra Cudi’de ABD helikopterlerinin sesi duyulmaz oldu.
O dönemde Kara Kuvvetleri Harekat Başkanı olan daha sonra Asayiş Kolordu Komutanlığı görevinde de bulunan emekli Korgeneral Altay Tokat da, “vur emrinin verilişinin canlı tanığıyım” diyor. Tokat, o günleri anlatırken “Doğan Güreş Paşa karizmatik ve cesur bir komutandı. İzinsiz uçuş yapan ABD helikopterlerini düşürmeye de kararlıydık” diyor.
Aradan yıllar geçti, yine ABD, yine terör örgütüne yardım. Olay yeri daha önce ülkemizdi, şimdi Suriye. Değişen bir şey yok...

Gazeteciler tutuklanıyor gazeteciler vuruluyor


92 yıldır değişik dönemlerde baskılarla karşılaşan Cumhuriyet gazetesinden Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, Kemal Güngör 63 gündür tutuklu. Daha önce de bir yıl tutuklu kalan Ahmet Şık da yeniden cezaevine gönderildi. Parmağında ay yıldızlı-Atatürklü yüzük bulunan Doğan Grubu Ankara Temsilcisi Barbaros Muratoğlu da, 149 arkadaşımız gibi içerde.
Gazeteciler ya tutuklanıyor, ya vuruluyor, ya da adliye koridorlarında sorgu-sualden geçiriliyor. Sadece Gaziantep’te yakın dönemde olanlara bakalım: Suriyeli iki gazeteci öldürüldü. Gaziantep GAP gazetesi sahibi Mustafa Diken, evinin önünde taşlı-sopalı saldırıya uğradı. Güncel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Güreş, bir kişinin bıçaklı, Ayıntab gazetesinin sahibi Ökkeş Sabah silahlı saldırı sonucu yaralandı.

Gazi gazeteciler

Suriyeli iki gazetecinin katili IŞİD. Peki, Mustafa Diken’i, Murat Güreş’i, Ökkeş Sabah’ı vuranlar kim? Bir de silahsız saldırılar var. Gaziantep Hakimiyet gazetesi sahibi Abdullah Kocaman, ülkesini, milletini seven, bunun için gerçekleri çekinmeden yazan biri. O kocaman yüreği cezaevine attılar. Kumpas anlaşıldı, salıverildi, o da şimdi kumpasçılardan hesap soruyor.
Gaziantep’in “gazi” gazetecilerinden Mustafa Diken mesajında “Beterin beteri varmış. Ben iki değnek bir taştan kurtuldum. Benden sonra bıçak devreye girdi. Bıçaktan sonra bir arkadaşımız silahlı saldırıya uğradı. Allah roketten korusun, 2016’da ucuz kurtulduk” diyor.
Öyle, böyle gerçekten 2016’dan ucuz kurtulduk... Dileriz, önümüzde benzerlerini yaşamayız. İyilikle kalın...