Giriş notu:
Bu bir futbol yazısı değildir.
Başlayabilirim...
Cumartesi günü keyifle ekran karşısına oturdum; Galatasaray- Medipol Başakşehir Türkiye Kupası maçını seyretmeye başladım...
Dakika 15... Medipol Başakşehir ofsayttan gol attı.
Dakika 19... Medipol Başakşehir futbolcusu Emre Belöz- oğlu Galatasaray futbolcusu Josue’ye topsuz alanda dirsekle vurdu. Hakem Mete Kalkavan direk kırmızı kart yerine Emre’ye sarı kart gösterdi!
Maçı canlı veren atv’nin yorumcusu -sözümona delikanlı- Erman Toroğlu, Emre’nin hareketine tek söz söyleyemedi.
Mesele anlaşılmıştı...
Televizyonu kapattım.
Haksızlığa gönlüm razı olmadı. Bilgisayarımı açtım, istatistiklere baktım:
Türk sahalarının en hırçın futbolcusu Emre Belözoğlu, 2016-2017 sezonu ilk yarısında sadece 3 sarı kart almıştı! Bu sezon sadece 5 maç oynayan Galatasaraylı futbolcu Serdar Aziz 4 ve 10 maç oynayan Tolga Ciğerci 5 sarı kart almışken, Emre 3 sarı kart almıştı! Emre’yi 20 yıldır seyrederim; bir maçı kartsız geçirmesi imkansızdır!
Mesele sadece Emre de değil. Sert futboluyla bilinen Başakşehirli Yalçın bile 1 sarı kart almıştı. Sanki Başakşehir üstünde “koruma kalkanı” vardı!
Ayrıca hakemlerin Başakşehir’in rakiplerine müsamahaları yoktu. Örnek vereyim:
Başakşehir’in deplasmanda Galatasaray’ı 2-1 yendiği lig maçında; Galatasaray’dan Carole, Muslera, De Jong, Eren, Josue’ye sarı kart verilirken, Başakşehir’de sadece Emre sarı kart aldı!
Futboldan anlayanlar bilir ki; bir takımın kilit mevkilerde oynayanlarına sarı kart göstererek onun performansını düşürürsünüz!
Diyebilirsiniz ki...
“Başakşehir centilmen takım az kart yiyor.” Peki...
Elendikleri Shakhtar Donetsk UEFA iki maçında niye 7 sarı kart yediler? Vasat Rijeka ile oynadıkları eleme maçında bile 4 sarı kart gördüler!

Tesadüflere bak


Medipol Başakşehir maçlarına baktığınızda Türk hakemlerin hep “dengeleme” arayışında olduğunu görürsünüz. Örneğin...
Fenerbahçe ile oynanan maçta Emre Belözoğlu kırmızı kart gördü; ve hakem Ali Palabıyık hemen ardından Fenerli Mehmet Topal’ı da attı!
Başakşehir-Antalya maçında Başakşehirli Ferhat kırmızı kart aldı, hakem Bülent Yıldırım Antalyalı Charles’ı da oyundan attı!
Ne tesadüf!..
Bu iki hakemin genellikle Başakşehir maçlarında görevlendirilmeleri de mi tesadüf?
Başakşehir hakemler konusunda çok “hassas”. Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ 1-1 biten Adana maçının hakemi Hüseyin Göçek’i takımının galibiyet golünü vermediği için yerden yere vurdu. Ve sezonun en formda hakemi Göçek, bir daha Başakşehir maçlarında görevlendirilmedi!
Yine ne tesadüf ki...
Başakşehir’in berabere kaldığı maçların hakemleri; Umut Meler ve Ümit Öztürk’e de bir daha Başakşehir maçı verilmedi!
Başakşehir maçlarını en çok yöneten hakemlerin, bu takıma kaç puan kazandırdığına açıp bakın lütfen. Tesadüf kuşkusuz!
Galatasaray maçında ofsayt bayrağını kaldırmayan ve gözünün önündeki Emre dirseğini görmeyen yan hakem Coşkun Sesigüzel, Başakşehir’in 5 maçında görev aldı!
Hiçbiri tesadüf değil. Keza...
Kimi istatistikler ortada:
Hakemler Başakşehir aleyhine penaltı düdüğü çalmadı ama lehine penaltı verdi.
Başakşehir gollerini en çok maç bitmeye az süre kala 76-90 dakikaları arasında attı!
Başakşehir, deplasmanda oynadığı maçların yüzde 44’ünde ilk yarıyı mağlup kapattı; ikinci yarı kazandı! Uzatmayayım...
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, 360 Kanalı’nda konuşurken şöyle dedi:
“Hangi maç olursa olsun hakemlerin art niyetli olmamasını gerektiğini söylüyorum. Çok başarılı Başakşehir var. Başakşehir dururken, bize istinaden koruma...” Tam burada Fikret Orman nedense sustu. Sonra şu cümleyi kurdu: “Kim bizi koruyabilir?” (7.11.2016)
Evet. Başakşehir’i “birileri” koruyor! Kim?..

Coşan’ın talebeleri


Medipol Başakşehir, süper lig ve Türkiye kupasında şampiyonluğa koşturuluyor.
Belli, iki kupadan biri bu takıma verilecek!
Peki niye?.. Kuşkusuz bu işin siyasi yönü var. Oraya da geleceğim. Ancak...
Şampiyon yapılacak Başakşehir’le ilgili bazı bilgiler vereyim:
Taraftarı yok diyebiliriz; maçlarını ortalama 2 bin 500 seyirci önünde oynuyor. Bunlar da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden otobüslerle getirilen işçiler!
Tribün ve reklam gelirleri çok düşük; 2.5 milyon lira. Türkiye Futbol Federasyonu “havuzundan” 46.2 milyon lira alıyorlar.
Giderleri ise, 191 milyon lira. Gelir-gider arasında uçurum var. Göksel Gümüşdağ, “bir lira borcumuz yok” dedi. (26.11.2016)
Bu gelir-gider tablosuyla -Edin Visca’ya 7.5 milyon Euro; ve bu ekonomik krizde geçtiğimiz hafta 32 yaşındaki Emmanuel Edebayor’a 2.5 milyon Euro ödemelerine rağmen- borçlarının olmaması başarı değil mi? Sırrı ne acaba?
Kulüp sponsoru Medipol Hastanesi mi?
Bu ilişkide de benim anlayamadığım şu:
Eğitim-sağlık araştırmaları yapan, hastaneler açıp, üniversite kuran TESA Vakfı niye bir futbol kulübüne sponsor olur? Keza.
Kurucu başkan Fahrettin Koca’dan genel sekreter Zeki Ağralı’ya kadar yönetimden kimi isimler Nakşibendi Mahmut Esat Coşan’ın “talebeleri” idi. Şirketlerinde görevliydiler. Bildiğim futbolla ilgileri yoktu.
Tarikat -futbol ilişkisi hangi amaçla kuruldu?
Ne yazık ki yer kalmadı; damat-kayınçoya gelemedik.
Başakşehir’in bu yıl neden şampiyon yapılmak istendiğini de yazamadık.
Yarına kaldı...