Yüksel Şengül Kerem Alışık “Bir anne, oğlunun mutluluğunu ister elbette. Mutluluğumuzu hep istedi, vasiyeti buydu. Mutlu sonu da biliyordu” dedi.

DENİZ UĞUR: Lavenza karakteri için 8 kilo verdim

Deniz Uğur “Kilolarımı dengede tutmak için sporumu ihmal etmiyorum. Elizabeth’e gelince, bütün hayali nişanlısıyla mutlu bir yuva kurmak. 200 yıl önce yaşayan bir kadını oynamak beni heyecanlandırıyor” dedi. Kulisindeki hazırlık telaşı yoğun şekilde yaşanırken Frankenstein’ın başrol oyuncuları Kerem Alışık ve Deniz Uğur’la Kozzy Alışveriş ve Kültür Merkezi’nde buluştuk. “Yaratık-canavar” rolü için perde açılmadan üç saat önce makyöz Neriman Eröz’ün koltuğuna oturan Alışık ve kendi makyajını yapan Uğur’la konuştuk. - Ötekileştirme, sevgisizlik, yalnızlaştırılma. Kerem Alışık: Ötekileştirme, sevgisizlik ve yalnızlaştırılmayı sahneye taşıyoruz. İnsanları yüzleri, dilleri, dinleri, ırkları farklı diye dışlamayalım. Özellikle ülkemizin yaşadığı şu kritik süreçte. İnsan sürekli dışlanırsa, kendini koruma güdüsü ve refleksiyle kendini acımasızca bir vahşiliğin ortasında bulabilir. Deniz Uğur: Ülkemizde çok fazla şiddet ve can kaybı var. Bunlar ruhumu yaralıyor. Atatürk “Yurtta sulh, cihanda sulh” demiş. Anlamı tam bilinmiyor. Demek istediği şu, bizim bölgemiz çok hassas bir bölgedir, burada barış olmazsa dünyada da olamaz. - Dr. Frankenstein tehlikeli birisi... Kerem Alışık: Kendi bilimsel çalışması uğruna bütün inanç sistemlerini reddetip, kadavraları birleştirerek bir canavar yaratıyor. Bütün sevdiklerini ölümsüz hale getirebileceğine inanıyor. Kibri inanılmaz büyük olan tehlikeli bir insan. Deniz Uğur: Herkes gibi olmak istemeyen birisinin yarattığı adamla, herkes gibi olmak isteyen yaratığın öyküsü bu. Toplumda elbette oyundaki Frankenstein gibi insanlar var. - Her oyuncu farklı rol ister ama yaratık-canavar rolü de çok farklı. Kerem Alışık: Aslında ilginçtir, yaratık-canavar rolünü önce sanatçı arkadaşım Mehmet Aslantuğ’a teklif ettim. Yoğun olduğu için kabul edemedi. Çolpan İlhan-Sadri Alışık Tiyatrosu’nun 20. yılı oyunu olacağı için çok önemsedik. Sonra oğlum Sadri ısrar etti, tamam dedim. İlk makyajın yapıldığı an, aynada kendime bakınca tüylerim ürperdi. - Bu rolün zor yanları... Kerem Alışık: Oyunun ilk 15 dakikasında hiç durmadan hareket ediyorum. Finalde saunadan çıkmış gibiyim. Her oyunda iki kilo veriyorum. Deniz Uğur: Oyundaki Elizabeth Lavenza karakteri için 8 kilo verdim. Kilolarımı dengede tutmak için sporumu ihmal etmiyorum. Elizabeth’in bütün hayali nişanlısıyla mutlu bir yuva kurabilmek. 200 yıl önce yaşayan bir kadını oynamak beni heyecanlandırıyor. 200 yıl benim rekorum oldu.

Annemi kaybedince çalışmak teselli oldu

- Canavar makyajı sabır ister... Kerem Alışık: Makyaj 2.5 saat sürüyor. Sabır isteyen zorlu bir süreç bu. Bir saatte ancak makyaj temizleniyor. - Yüzünde ve vücudunda alerjik reaksiyonlar olmuyor mu? Kerem Alışık: Bu yoğun makyaj ve bazı kimyasalların etkisiyle bazen yüzümde, vücudumda kızarmalar oluyor. Çok zahmetli, biraz da tehlikeli. Atlayıp zıplarken, o loş ışıklarda sağa sola çarpabiliyorum. Tendonlarımdan sakatlandım. Deniz Uğur: Frankenstein’ı herkes korkuyla örtüştürür ama aslında derin bir felsefesi var. Konu sevgisizlik üzerine. Sevgisizlik hastalığının ülkemizi ve dünyayı ne hale getirdiği ortada. - Bu hastalık sona erebilir mi? Deniz Uğur: Sanat çok güçlü bir iyileştiricidir. Sevgisizlik hastalığı elbette bir gün sona erecek. Bu tür oyunların varlığı inancımı canlı tutuyor. - Dr. Frankenstein ölümsüzlük peşinde. Ölümsüz olmak ister misin? Deniz Uğur: Dünyadaki güç sahipleri ölümsüzlüğü çok istiyor, onu geciktirmek için çabalıyor. Ama nafile... Dünyanın bile sonu gelecek. Bence ölümsüzlüğü insanlara hizmet etmekte arayabiliriz. Bu çok önemli. Kerem Alışık: Babam, annem, dayım. Bütün kayıplarıma rağmen, ölümsüzlüğü istemem. Biz faniyiz. Mutlulukla, acıyla olgunlaşıyoruz. - Sadri Alışık’ı kaybeden Çolpan İlhan’la Çolpan İlhan’ı kaybeden Kerem Alışık’ın acıya direnme yöntemi aynı mıydı? Kerem Alışık: Annem ve ben, yaşadığımız acılara karşı çalışarak direndik. Aynı yolu izledik. Çalışarak acımızı hafiflettik. O süreçte yazdığım şiirlerim var ve onları ilkbaharda bir kitap haline getireceğim. - Son olarak aşkı ve Songül Öden’i konuşalım. Kerem Alışık: Aşk konuşulmaz, yaşanır (gülüyor). Her şey çok güzel gidiyor. Mutluyuz, huzurluyuz. Daha ne olsun! - Çolpan İlhan’ın nikah konusunda bir isteği, vasiyeti oldu mu? Kerem Alışık: Bir anne, oğlunun mutluluğunu ister elbette. Mutluluğumuzu hep istedi, vasiyeti buydu. Mutlu sonu da biliyordu. - O zaman nikah tarihi yakın! Kerem Alışık: Yakın mı uzak mı bilemem (gülüyor). Ne var ki, annemin olacağını bildiği ama göremediği nikahı artık yaşamak istiyoruz.