CUMHURİYET EĞİTİMDE DEVRİMİN, GÜNÜMÜZDEKİ GELİŞMELERİN ÖNÜNÜ AÇTI
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şüphesiz en fazla önem verdiği konuların başında eğitim geldi. Atatürk’ün eğitime ilgi göstermesinin iki temel nedeni; eğitimin kalkınma hareketindeki yeri ve Cumhuriyet’i koruyacak yeni nesilleri yetiştirme gereğiydi. “Cumhurbaşkanı olmasaydım, Milli Eğitim Bakanı olmak isterdim” sözü, Atatürk’ün eğitime verdiği önemi gösteriyordu. Cumhuriyet öncesinde okuma yazma oranı düşüktü, kız çocukları okula gidemiyordu. Cumhuriyet eğitimde devrimin ve günümüzdeki gelişmelerin önünü açtı.
Osmanlı Devleti’nde eğitim faaliyetleri değişen ve gelişen dünya koşullarına uyum sağlayamamıştı. “Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder” diyen Mustafa Kemal Atatürk ise eğitimin milli ve çağdaş olmasını hedeflemişti. 2 Mayıs 1920’de Milli Eğitim Bakanlığı kuruldu. İlk Milli Eğitim Bakanlığı görevini Maarif Vekili Dr. Rıza Nur yürüttü. Nur, 6 Mayıs 1920- 16 Aralık 1920 tarihlerinde Maarif Vekili olarak görev yaptı. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Milli Eğitim Bakanı İsmail Safa Özler oldu.
Cumhuriyet hükümetinin yaptığı ilk büyük eğitim devrimi 3 Mart 1924’te TBMM’nin Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu kabul etmesiydi. Bu Kanun “Türkiye dahilindeki bütün müessesatı ilmiye ve tedrisiye Maarif Vekaletine merbuttur” maddesiyle Tanzimat’tan beri hedeflenen eğitim birliğini sağladı. Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun, Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilât Kanunu, İlköğretim ve Eğitim Kanunu, İlköğretim ve Eğitim Kanunu, Milli Eğitim Temel Kanunu, Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu çıkarılarak önemli adımlar atıldı.
Cumhuriyet Dönemi Müfredat Programları ve Eğitime Yön Veren Temel Dokümanlar hazırlanarak, eğitim politikalarına temel oluşturan Millî Eğitim Şûraları yapıldı.
YABANCI UZMANLAR
Mesleki teknik okullarını iyileştirme ve ulusal bir mesleki-teknik eğitim sistemi kurma yönünde de önemli adımlar atıldı. Türkiye’ye John Dewey (1924), Alfred Kühne (1925), Omar Buyse (1927) gibi yabancı uzmanlar davet edildi, görüşlerinden yararlanıldı. Meslek öğretmeni yetiştirmek amacıyla yurt dışına öğrenci gönderildi. 1920-1940 yılları arasında, mesleki-teknik eğitimin temel kavram ve ilkeleri oluşturularak, Atatürk’ün ve yabancı uzmanların görüşleri doğrultusunda mesleki-teknik eğitimle ilgili planlar yapılarak, önemli kararlar alınmış ve yasal düzenlemelere gidilmişti. 1940’lı yıllardan sonra ise mesleki-teknik eğitim yaygınlaştırılmaya çalışıldı.
EĞİTİMDE DEVRİM
Cumhuriyet yönetimi, nitelikli ve eğitimli insan gücünün oluşturulması için ülke dışına öğrenci gönderme konusunu ilk kez Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile ele almış ve 29 Ekim 1924’te Maarif Vekâleti sınavla da yurt dışına öğrenci göndermeye başlamıştı. 1 Kasım 1928’de harf devrimi kabul edildi. Bundan önce yapılan nüfus sayımında (28 Ekim 1927) ülkede okuma yazma oranı şöyle saptanmıştı: Yüzde 8.61. Kadınlarda yüzde 3.67; erkeklerde ise yüzde 12.99. Cumhuriyet’in seferberliği sayesinde 1941’de okuma yazma oranı yüzde 27’ye yükseldi.
LAİK DEVLET
1928’de Teşkilât-ı Esasîye Kanunu’ndan devletin resmî dininin İslâm olduğunu belirten ibarenin çıkarılması, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal lâik devlet haline gelmesini sağladı. Bu tarihten sonra izlenen lâiklik politikasına paralel olarak devlet din eğitimi veren okullardan maddî desteğini çekti. Bu gibi kurumları destekleyecek ayrı bir din örgütü ve onun malî kaynakları olmadığı için imam ve hatip mektepleri 1931–1932 yılında öğrenci yok diye kapandı. İlâhiyat Fakültesi de 1933 Üniversite Reformu sırasında İslâm İncelemeleri Enstitüsü’ne dönüştü.
“Din Dersi” 1927’de ortaokul,1930’da ise ilkokulların programlarından çıkarıldı. Eğitimde laikleşme sürecinde Türkiye Cumhuriyeti yabancı ve azınlık okullarında da dinî telkinde bulunulmasını, dinî kıyafetler ve semboller kullanılmasını yasakladı. Bu tedbirlere uymayan bazı okullar kapatıldı.
Atatürk döneminde eğitim ve öğretimin amaçlarından biri de millî kültürü ihya etmek, sürekliliğini sağlamak ve yeni nesillere aktarmaktı. Bu dönemde Atatürk’ün ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim programının esasları millî karakter motifi, bilim ve teknik motifi, ekonomi motifi, birlik ilkesi, bilgisizliği ortadan kaldırma ilkesi, millîlik ilkesi, modernleştirme ilkesi, bilimsellik ilkesi, işe dayalı eğitim ilkesi, disiplin ilkesi, karma eğitim ilkesi, laikleştirme ilkesi oldu.
Karma eğitim
Osmanlı Devleti’nde, kızlar sadece sübyan mekteplerine devam ettikleri, bu okullarda da erkelerden ayrı oturmak kaydıyla bir arada kız erkek eğitim gördükleri; medreselere de kız öğrenciler devam edemedikleri için karma eğitim bir sorun olarak görülmemişti. Tanzimat dönemiyle başlayan süreçte birkaç özel rüştiye ve iptidai mektep dışında karma eğitim uygulaması gerçekleşmedi. 1924 yılında Tekirdağ’da kız lisesi olmadığından kızlar erkek lisesine kayıt olmak istemiş, bakanlık da bunu olumlu karşılamıştı, aynı sene ilkokullarda karma eğitim başladı. 1926 yılında Medeni Kanunu’nun kabulü ile harp okulları dışındaki tüm eğitim kurumlarında kız çocuklarına hizmet verecek şekilde düzenlemeler yapıldı. 22 Mart 1926 tarih ve 789 sayılı Maarif Teşkilatına Dair Kanun ile 10 Haziran 1933 tarih ve 2287 Sayılı Maarif Vekâleti Merkez Teşkilatı ve Vakfeleri Hakkında yasalarla eğitim hizmetlerinin modern bir şekilde yürütülmesi yasalaştı. 1926-1927 öğretim yılından itibaren ücretsiz hale getirilen orta öğretimde kız ve erkek öğrencilerin bir arada öğrenim görmeleri fiili olarak başlatılmıştı.
Devlet kaynaklarının ciddi bir öğretim seferberliğine harcanması, Köy Enstitüleri ile başladı. Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihli yasa ile ilkokullara öğretmen yetiştirilmesi amacıyla açılmıştı. Cumhuriyet döneminin hedeflerine bir bir erişilirken, günümüzde okuma yazma oranı yüzde 97.6’ya ulaştı.
AKP İKTİDARIYLA EĞİTİM YAZ BOZ HALİNE GETİRİLDİ
Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren eğitim sistemi ilköğretim orta öğretim olarak devam ederken 2002 yılından itibaren AKP döneminde eğitim sistemi yaz boz haline getirildi, eğitim modeli 17 kez değiştirildi, 8 kez de bakan değişti. Her yere imam hatip liseleri açıldı. Normal okullar imam hatipe dönüştürüldü. 2005’te liselerde eğitim süresi 4 yıla çıkarıldı, yabancı dilde eğitim veren hazırlık sınıfları birkaç okul hariç tarih oldu. Genel liseler de Anadolu lisesi oldu.
Ekim 2011’de Fatih Projesi hayata geçirildi. Projeyle MEB’in hedefi sınıfları akıllı tahtalarla donatıp ders kitaplarını bilgisayar ortamına taşımaktı. Tüm okulların 620 bin dersliğine, dizüstü bilgisayar, projeksiyon cihazı ve internet altyapısı sağlanacaktı. Ancak hedef tutmadı. Dershanelerin özel okula dönüştürülmesini düzenleyen kanunla da Öğretim Kurumları Kanunu’ndan “dershane” tanımı çıkarıldı. 4+4+4 olarak bilinen yeni sistemle de 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim yerine, 12 yıllık zorunlu kademeli eğitim getirildi. İmam hatiplerin orta kısımları yeniden açıldı. 66 aylık çocukların zorunlu olarak ilkokula başlaması öngörüldü. Ancak okula ulaşamayan çocuk sayısı arttı. Taşımalı eğitim aksadı. Akademik özgürlük dibe vurdu. 2002’de merkezi bütçe yatırım ödeneğinden MEB’e yüzde 22.34 pay ayrılıyordu. Bu oran, 2022 yılı için yüzde 11.51’e geriledi.