Anadolu’nun kadim medeniyetlerinden biri olan Hitit İmparatorluğu'nun başkenti Hattuşa, arkeologlar tarafından 118 yıl önce keşfedilmişti. 3000 yıl önce tarih sahnesinden kaybolan Hitit medeniyeti, Çorum'un Boğazkale ilçesinde ortaya çıkarılmıştı. Bugün ise Hititlerin başkenti olan Hattuşa'da yapılan kazılar ve bulgular tarihe yön veriyor.
M.Ö. 2000'li yıllarda Anadolu’ya gelerek burada güçlü bir devlet kuran Hititler, bıraktıkları mimari ve altyapılarıyla ileri seviye bir uygarlığa sahip olduklarını göstermişti. Başkent Hattuşa'da bulunan tabletlerde, Hititlerin, Sümerler ile Mısır arasındaki ilişkileri ve Kadeş Anlaşması gibi önemli tarihi bilgiler ortaya çıkmıştı. Bu metinler, tarihe büyük katkılar sundu.
HİTİLERDE İNANIŞ SİYASİ YAPIYI DA OLUŞTURUYORDU
Hititlerin çok tanrılı inanç sistemi ve dini ritüelleri, Sümerler ve Mısır ile olan etkileşimleriyle zenginleşmişti. Başrahibin aynı zamanda kral olduğu bu medeniyet, dini inançlarını hem kültürel hem de siyasi bir yapı taşı olarak kullanıyordu. Dini tapınaklar, anıtsal yapılar ve günümüze kadar ulaşan buluntular, Hititlerin inanç sisteminin yanı sıra yaşam tarzını da anlamamızı sağlıyor.
Hitit kralının, bir veba salgını sırasında tanrılara hitaben yazdığı duygusal dua ise dönemin zorluklarını ve inanç sistemini etkileyici bir şekilde yansıtıyor. Bunun yanı sıra Hattuşa’da bulunan ve gizemi hala çözülemeyen yeşil taş gibi buluntular, Hitit tarihine merakı artırmaya devam ediyor.
ATATÜRK, ARAŞTIRMALARIN ÖNÜNÜ AÇTI
Mustafa Kemal Atatürk, 1930'ların başında kurduğu Türk Tarih Kurumu ile Hititlerin ve Anadolu'da yaşamış eski uygarlıkların araştırılmasının önünü açtı. Atatürk'ün, Hitit araştırmalarına verdiği destek bu tarihsel mirasın sahiplenilmesi açısından büyük öneme sahip. Atatürk’ün kişisel girişimleri ve desteğiyle yapılan kazılar, Hitit tarihinin daha iyi anlaşılmasını sağladı ve bu kadim medeniyetin Anadolu’ya ait olduğunu dünya çapında kanıtladı.