Şu rezalete bakar mısınız?
Dünkü yazımı gazeteye gönderdikten birkaç saat sonra, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone şunları söyledi:
“Türkiye ile Suriye konusunda anlaşamadık. Çünkü Türkiye, bizim terör listesine aldığımız El Kaide ile uzantıları olan El Nusra ve Ahrar el Şam gruplarına destek verdi!..”
Açıklama şoke edici olduğu kadar, zamanlaması açısından da manidardı!
Çünkü Ricciardone bunları durup dururken değil ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, IŞİD konusunda Tayyip Erdoğan’la yapacağı görüşmenin hemen öncesinde söylemişti!
* * * *
Dünkü yazımda, ABD Başkanı Obama’nın IŞİD’le nasıl mücadele edeceklerini ulusuna ve tüm dünyaya duyurmasına saatler kala, ABD Adalet Bakanlığı’nın ani bir kararla, 19 yaşındaki Shannon Conley adlı küresel cihatçı bir genç kızın, İstanbul üzerinden Suriye’ye gitmek üzere uçağa bindiği sırada yakalandığını açıkladığını yazmıştım.
Bu beklenmedik gelişmenin hemen ardından Başkan Obama, TV kameralarının karşısına geçip Türkiye’yi “Yolgeçen hanı haline gelen havalimanlarındaki kontrolleri sıkılaştır. Kevgire dönen sınırlarındaki güvenlik önlemlerini artır!” anlamına gelecek sözlerle uyarmıştı.
Böylece İstanbul’dan Güneydoğu’ya giden tüm yolların IŞİD’e çıktığını bildiklerini ima etmişti.
* * * *
Türkiye’de ise sadece birkaç cesur gazeteci bu gerçekleri halka anlatabiliyor.
Bunlardan biri olan Radikal yazarı Fehim Taştekin Suriye sınırına kadar gidip, bizim köylülerle röportajlar yapmış.
İşte Taştekin’in kaleminden, yörede yaşayanların tüyler ürperten itirafları:
“.. Size uzun süre işleyen bir çarktan bahsedeceğim:
Sınırın Suriye tarafında Ezmerin’den başlayan boru hatları Asi’den geçiyor, tarlalarda toprağı yarıyor, belediyenin sokaklara döşediği taşların altından uzanıp, evlerin arka avlusundan çıkıyor! Karşı yakadan pompalanan mazot bu yakada avlulardaki depoları dolduruyor. Hattın bir ucundaki pompacı ile öteki ucundaki alıcı arasında cepten cebe ‘bas’-’kes’ komutlarıyla işleyen bir hat!..
Bazen komutlar gecikince mazot yere akıyor. Irak-Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) elindeki Deyr el Zor ve Rakka’dan gelip, Türkiye’deki son kullanıcıya ulaşan mazotun fiyatı litre başına 1.25 lira. Varsın bir varil toprağa karışsın, dert değil. Kapının önüne gelen müşteri 70 litrelik bidonları yüklenip gidiyor. Devletin Suriye politikasına omuz veren köylülerin ödülü bu!
Askeri karakol 100 metre ötede. Sınıra hakim bir noktadan Asi’den sallarla gidip gelen mülteciler bir yana mazot, çay, zeytin gibi kaçak malların geçişini rahatlıkla izliyor!
IŞİD’in ilkel yöntemlerle arıtıp sattığı petrolün Türkiye’de tüketildiğine dair haberlerin önünü almak için devlet, marttan itibaren bu çarka müdahale etti. Jandarma, boruları, tarlaların içinden geçip yola çıktığı noktalarda kesti çark durdu.
Böylece ortaklık bozuldu. Üç yıldır çuvallarla para kazananlar şimdi isyanda.
* * * *
Suriyeli kadınların pazarlandığı iddialarıyla gündeme gelen mültecilerle, Suriye Ordusu’nu terk eden askerlere tahsis edilmiş Apaydın Kampı’nın önünden geçtim. Vakti zamanında Apaydın’da olup bitenleri yerinde görmüş eski bir yetkilinin şu itirafını kaydetmeden geçemeyeceğim: “Suriyeli komutanlar telsiz ve bilgisayarlarla donatılmış masalardan Suriye’deki savaşı koordine ediyorlardı. Kurtarılmış bölgeler oluşturulduktan sonra komuta çalışmaları Suriye içine kaydırıldı. Kamptan bir gecede 150 askerin sınırı geçip savaşa katıldığını ve sonra döndüğünü bilirim!..”
* * * *
Sevgili okurlarım,
“Havalimanlarımız yol geçen hanı haline geldi, sınırlarımız kevgire döndü, İstanbul’dan Güneydoğu’ya giden yollar IŞİD için otoban oldu” derken abartmıyorum.
Ayrıca sınırdaki köylünün bildiğini ABD başta olmak üzere AB ülkeleri, örneğin Almanya ve İngiltere bilmiyor mu?
Tabii ki biliyor.
Çünkü bu ülkeler Türkiye’yi yıllardır dinliyor.
Bırakın dinlemeyi, yabancı gazeteler ve televizyonlar aracılığıyla her gün açık istihbarat yağıyor.
O nedenle -ve ne yazık ki- kifayetsiz muhterislerin elindeki koskoca Türkiye, giderek rehin alınmış ülke muamelesi görüyor.
Tüyler ürperten itiraflar!..
Uğur Dündar
Yayınlanma: