Röportaj: Murat AYDIN / SÖZCÜ

Türkiye’de son yıllarda eğitim alanında alınan radikal kararlar sonucu özel okul sayısı üç yılda tam iki kat arttı. 
Sayının artması özel okullar arasında rekabeti başlattı. Gelecek yılın kayıtları kampanyalarla şimdiden yapılıyor


Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan, velilerin okul seçiminde dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulundu.


Özel okullarda kayıt kampanyaları ders yılı yarısıyla birlikte başladı. Okullar öğrenci kayıtları için büyük rekabet içinde. Son üç yıl içinde iki kat artan özel okullar bursluluk sınavından tutun da, 2015 -2106 fiyatlarıyla öğrenci kaydederek gelecek yılını da garanti altına almak için büyük çaba sarf ediyor. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan, velilerin okul seçiminde dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulunurken, “Hemen karar vermeyin. Nasıl bir araba, ev alırken, günlerce araştırıp bakıyorsunuz. Okul konusunda da iyice araştırın. Bilenlere sorup dinleyin. Ona göre çocuğunuzu yazdırın” dedi. SÖZCÜ’nün sorularını yanıtlayan Gülan, üniversite sınavının da mutlaka kaldırılması gerektiğini ifade ettiği söyleşimizde sorularımıza samimi cevaplar verdi:

Türkiye’de Özel Okullar’ın sayısında hızlı bir yükselme var. Bunun nedenini açıklar mısınız?

- Cem GÜLAN: 2013’te Türkiye’de 4 bin 200 yaklaşık özel okul vardı. Bugün özel okul sayısı 8 bin 250’ye çıktı. Üç yılda yüzde yüz artış oldu. Bu dernekçilik ve özel okulun yaygınlaşması açısından baktığımızda sevindirici ve başarılı bir sonuç. Bunda üç tane büyük etken var. Hatta 4 tane diyebiliriz. Bunlardan binicisi devletin eğitim öğretim desteği adı altında öğrenci başına para vermesi. 3.200 ile 3750 arasında değişen rakam. Bunu öğrencinin okulda bulunduğu süre içerisinde vermesi. Yani ilkokul birden başlayıp 4’e kadar veriyor. 2'ncisi ise özel okul kuranlara [MA1> verilen teşvikler. Nerede açarsa açsın beşinci bölge teşvikleri. Burada yatırımda kolaylık, vergiden düşme, banka kredi faizlerinde düşük uygulama gibi cazibelerin yanında çalışanların sigortalarının işveren payından düşülmesi. Üçüncü etken ise dershanelerin şekil değiştirmesi. Bir kısmı kapandı, bir kısmı özel öğretim kursu adı altında devam ediyor. Yaklaşık Bin 127 tanesi de temel lise oldu. Standardı karşılayan bir kısmı da anaokulu, orta okul oldular. Böylece liselerin sayısı 8 bin 250’ye çıktı. 3.5’tan 4 hangisi derseniz, Türkiye’ye bir zincir olayı geldi. Dolaysıyla mevcut okulları olan zincirleşme adı altında ya mevcut okulları aldılar ya da bulabildikleri bütün illere yeni şubeler açıyorlar, ya da frençayz veriyor bir kısmı.
Bu sayısal artış eğitimde kaliteyi düşürüyor mu, yoksa rekabete dayalı mı artırıyor?
Bu sayısal bir artış. Önemli olan buna paralel olarak niteliğin sağlanması. Nitelik sağlanamazsa veya pasta çok büyümez ise 8 bin 250 okula gidecek kadar öğrenci sağlanamaz ise şu anda çok yaşanıyor, bir birinden öğrenci alma, öğrenci nakilleri… ve bir takım okulların güçsüzleşmesi olabilir. Burada öncelikle dayanma gücü zayıf olan, yeri kira olan okullar da bir düşme olabilir. Tabii bu düşenleri de yine zincirler toplayabilirler.

İkinci bir risk, ‘devletin yabancı yatırımcı bu sahaya girmesin’ yönündeki talebi ve beklentisi. Dolaysıyla yabancı zincirlerde kendilerine bir çeki düzen vermeleri gerekecek. Yabancı yatırımcı bu sahada olmasın yönünde bir çalışma var Bildiğim kadarıyla bu okullara süre verilmişti. Bu da ayrı bir tartışma konusu. Yabancı yatırımcı olmasın demiyorum.

Temel Liselere sağlanan avantajlar neler?

Temel liselere birkaç tane avantaj sağlandı. Bunlardan bir kısmı, diğer normal liselerde aranan standartlar bunlarda aranmıyor. Yani mevcut binaları yetersiz dahi olsa, 2019’a kadar bu binalarda çalışma izni verildi. İkili öğretim yapma izni verildi. Yüz yüze ders saatleri 25 saat civarında. Diğerlerini uzaktan eğitim yolu ile yapabilecekler. Bunlara yine kanunla başka teşvikler de verilecek. Belki arazi, bina verilecek. Bu okular şanssız bir süreç yaşadı, kurulu işleri bozuldu ama bu avantajlarla daha düşük ücretlerle hizmet verebiliyorlar.

Veliler beni yanlış anlamasınlar, ücret belirli bir seviyenin altına düştüğü zaman, orada beklenen eğitim öğretimin verilebilmesi zor. Şimdi bu temel liselere tanınan avantajlarla bunu düşürmek mümkün ama, diğer okullarda temel liselere öğrenci kaptırmamak için onlarda yaşamlarını devam ettirebilmek için ücretleri ile oynamak zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla bu saydığım nedenlerden dolayı kalite düşürse özel okulculuk, önemli bir yara alabilir. Bizim burada bütün amacımız, tüm dernekler iş birliği yaparak ne yapıp edip kalitenin düşmemesini sağlamak. Bunu şu sebeple söylüyorum. Ücretler yüksek olsun veli daha çok para ödesin diye söylemiyorum. Bir asgari hesap yaptığınız zaman bir liselinin ortalama maliyeti, en düşük 14-15 bin lira. Bu rakamları büyükşehirler için diyorum.

Ücret belirli bir seviyenin altına düştüğü zaman, orada beklenen eğitim öğretimin verilebilmesi zor. Şimdi bu temel liselere tanınan avantajlarla fiyatları düşürmek mümkün ama diğer okullarda temel liselere öğrenci kaptırmamak için ücretleri ile oynamak zorunda kalıyorlar. Bu nedenlerden dolayı kalite düşerse özel okulculuk önemli bir yara alabilir. Bizim burada bütün amacımız tüm dernekler maliyeti, en düşük 14-15 bin lira

EĞİTİMİN KALİTESİ 10-15 SENEDE ÖLÇÜLÜR

Kalite düşerse ciddi bir yara alırız. Fiyatları düşüreceğiz diye kaliteyi düşürmememiz lazım. Kaliteyi kısa vadede ölçemezsiniz. Aynı ücretlere sadece belirli dersleri yaparak bir üniversite başarısı, kolej giriş başarısı, Anadolu lisesi giriş başarısı ise bunu sağlamak işin kolay kısmı. Zeki öğrenciyi almışsanız, sadece sınav kazandırmaya yönelik çalışma yapıyorsanız, sınav kazandırırsınız. Ama çıkan yetişen gencin kalitesini ancak 10-15 sene sonra ölçebilirsiniz. İş hayatına atıldığında hatta orda da belirli bir tecrübe deneyim gerekiyor.

Eğitim öğretim dediğimiz zaman, öğretimin eksiğini tamamlamak kolay, eğitimin eksiğini tamamlamak çok zor. Eğitim de zaman ve sabır isteyen bir iş. Bakarsınız çocuğa, üniversite kazandırırsınız, üniversite biter, iş hayatına atılır… Bir insan için başarılı demek kolay, ama karşısına çıkan her insana ayırımcılık yapmadan eşit seviyede görebiliyor mu, şu kapının önünde yük taşıyan insan ile benim aramda hiçbir fark yok. Ben onlara yukarıdan bakıyorsam benim eğitimim yanlış demektir. Herkes işini yapıyor.

Zengin fakir, sakalı var sakalı yok, açık, kapalı toplumu rahatsız etmediği sürece her insana sağlıklı bakabilen nesiller yetiştirmemiz gerekiyor. Şu an gelen nesil itibari ile veliler bile çok değişti. Sınıfına giren bir öğretmeni hizmetkarı olarak görüyor. Sınıfından problemli bir çocuk olmasına tahammülü yok. Bugün özel okulların en büyük sorunlarından biri. Bir sınıftaki bir öğrencinin çok az bir problemi olsa bile bütün velinin ayağa kalkması. Tepki gösteren velilinin çocuğu da öyle olabilirdi o zaman parası yetmeyecekti. Çok zor bir dönem geliyor. Dibe vuracağız, bütün sakıncaları gözükecek, o zaman yeniden başlayacağız.

Soru: Bugün birtakım şeyleri değiştiriyorlar. Sınav sistemini nasıl buluyorsunuz?. TEOG, YGS, LYS gibi…

- Şu an TEOG sistemi biraz amacına ulaştı. Ama Liseye geçtiğinizde bütün hedef üniversite sınavı. Çünkü. ÖSYM milim değişiklik yapmadı. Bırakın, zorunuz ne kaldırın üniversite sınavını. Üniversite sınavını kaldırın. Sorununuz nerede olur, tıpta, hukukta, mühendislik… Geri kalan zaten taban puan yerlerde. Vakıf üniversiteleri boş kalıyor. Diğerlerinden kontenjan boş kalıyor. Üniversitelere seçme hakkını verin. Bunu da nasıl verin, okuldaki aldığı merkezi sınavlarda aldığın puanları örneğin dil tarih coğrafya, coğrafya bölümünde mi okuyacak. Lise1-2-3-4 coğrafya merkezi sınavlarında aldığı Türkçe- coğrafya, dil ve matematik sınavlarına baksın. Zaten dolmuyor, taban puan yerde burslarla dolduruyorlar.

Türkiye’nin başka yanlışı var. Tıp, Hukuk, Mühendislikte çalışanların işe başladıklarında 7 bin lira net geliri var. Onların yanında çalışanlar 2 bin lira alabiliyor. Onun için herkes bu bölümlere saldıracaktır. Bu ücret farklarının azaltılması gerekiyor.

Özel okullar normalde Eylül’de başlatıp 12 ay boyunca verdikleri bu hizmeti, bedelini daha erkenden tahsil edip kullanmaya başladılar. İktisadi yıllar martla mart arasında başlıyor. Erken kayıt indirimi, peşin ödeme indirimi yoksa öğrencinizi kaybediyorsunuz. Üçüncü bir yönü de öğrencisini bağlamış oluyor, kaçmayacağı şekilde.

Kaç öğrencisi varsa ona göre yatırım yapmaya başlıyor. Hatta bir dördüncü yönü var. Zincirler parayı kullanmayı sever. Parayı erken toplayıp kullanabiliyor. Paraya para kazanmak da ayrı bir sanat. Özel okullardaki öğrenci sayısı 1 milyon 100 bin civarında…

Eğitimin genel sorunları nelerdir?

Eğitim öğretimin en büyük sorunu kademeler arasındaki sınav. Okul öncesine ana sınıfı eklenmeli. Çocuğun en büyük gelişimi yaşadığı yaşı kaybediyoruz. 4+4+4’ün önüne 1 eklenmeli. Güneydoğu illeri gibi yerlerde devletin bütün parasını yatırıp, çocuklara eğitim vermesi gerekir. Bu Türkiye’nin geleceğini kurtarır. Vatandaşlık bilgisini öğretir. Dili öğretir, Türkiye’nin geleceğini kurtarır. Çok büyük faydaları var. Bir de sondaki 4 tartışılabilir. Liseye bu kadar zaman ayırmaya gerek var mı. Lise’deki son 1 bir yıl, üniversiteye hazırlık mesleklere yönlendirme şeklinde olabilir.