Neredeyse her anne baba çocuğunun kitap okumadığından, bilgisayar ya da telefon bağımlılığından şikayetçi. Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırılması konusunda yazarların görüşü ortak; onların seveceği, eğlenceli kitaplarla buluşturmak ve küçük yaşlarda internetle tanıştırmamak.
Yazar Behiç Ak, çocuklarla bir araya geldiğinde eskiye göre çocukların daha fazla kitap okuduğunu belirterek, “Belli oranda da kitap okumayı sevmeyenler var. Bunun nedeni doğru yazara ulaşmamış olmaktan da kaynaklıyor. Bazı çocuk kitapları çok sıkıcı oluyor. Bu o kitabın kötü olduğu anlamına gelmiyor. Daha çok okumayı sevdirecek, merak uyandıracak, mizah duygusu olan kitaplar çocuklarda çok farklı bir etki yaratıyor ve çocuklar okumaya başlıyor. Hiç okumayan çocuk, okumaya yöneliyor. Kitap okuma alışkanlığının kazanılmasının yazar seçimiyle çok ilgili olduğunu düşünüyorum” dedi.

1980’li yıllarda bazı çocukların çocuk kitaplarının bir yazar tarafından bile yazıldığını bilmediğini, fabrikadan çıktığını düşündüğünü anlatan Ak, “Son 10-15 yıldır çocuk kitaplarına yöneliş var. Artık çocuklar yazarları biliyor. Hatta çocuklar için yazarların sevdiği ve sevmediği kitapları oluyor” diye konuştu.

Çocukların kitap okumamasında bilinçsiz anne-babaların hataları olduğunu vurgulayan Ak, şöyle devam etti: “Çok küçük yaşta çocuklara tablet verip, internetle tanıştırıyorlar. Çocuklar bu tabletlerle okuma zevkini kaybediyor ve kendini sınırlıyor. Bu durum büyükler için de geçerli. Bazı çocuklar ekran bağımlılığı tedavisi görüyor. Bu temelde anne babanın bilinçsizliğinden kaynaklanıyor. Tablet, çocuğun algılamasını, boyut duygusunu geriletiyor. Çünkü iki boyutlu bir alet tablet. Üç boyutlu kitaplarla tanıştırılması gerekiyor. Bunun için de çocuğun okumayı sevmesini sağlayacak ortamlara sokmak çok önemli. Çocuğun seçiciliğini artıracak davranış biçimini geliştirmek çok önemli.”

“OKUL ÖNCESİ VE BİRİNCİ SINIF ÇOK KRİTİK EŞİKLER"


Karin Karakaşlı ise çocukların yetişkinler gibi sadece bir şeyin faydalı olduğu fikrinden hareketle eyleme geçmediğini kaydederek, “Dolayısıyla, ‘Kitap okumak faydalıdır’ şeklindeki didaktik bir cümlenin hiçbir işe yaramayacağı aşikâr. Çocukların kitap okuması için okumanın faydasına değil, zevkine ikna olması gerekiyor. Dünyanın en dikkatli gözlemcisi olan çocuklar başta anne babaları olmak üzere kendilerine sürekli kitap okumalarını telkin eden yetişkinlerin kendi hayatında kitabın nereye denk geldiğine bakar. Elinden cep telefonu, önünden bilgisayarı eksik etmeyen yetişkinlerin de bu konuda inandırıcı olması mümkün değil” dedi.

Okumanın belli bir yaştan sonra kazanılabilen bir alışkanlık olmadığını anlatan Karakaşlı, şöyle devam etti: “Hele eğitim hayatının sınav ağırlıklı süreçleri ve sonrasındaki iş hayatı yoğunlukları düşünüldüğünde, kitabın hayatın bir parçası olması için okulöncesi ve birinci sınıf çok kritik eşikler. O küçük ama kocaman adımı atmasına yardımcı olduğumuzda, kendi hayatımızda kitabın nelere denk geldiğini, kişisel hikâyelerimizi paylaştığımızda, samimiyetin hakkını hemen teslim eden çocukların bir ömür kendilerine yoldaş olacak kitapları el yordamıyla bulacaklarına ve hiç bırakmayacaklarına inanıyorum. Biz onlara neyi sevdikleri, hangi dünyalara dalmaktan hoşlandıkları noktasında yardımcı olalım, çocukluğumuzun hiç eskimeyen klasiklerini de usulca paylaşalım, yeni ve birbirinden yaratıcı seçenekleri gösterelim, gerisi gelecektir.”

“ÖNÜNE FARKLI TÜRDE BİRÇOK NİTELİKLİ KİTAP ÇIKARMALIYIZ"


Yazar ve Günışığı Kitaplığı’nın Genel Yayın Yönetmeni Mine Soysal, çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırılması konusunda şu önerilerde bulundu: “Önüne her vesileyle ve sürekli farklı türlerde birçok nitelikli kitap çıkarabilmeliyiz. Bazen kitapçıda, bazen evde, bazen toplu taşımada, kitapların onda okuma hevesi yaratacak paylaşımlarını yapabilir, kitapları birlikte karıştırıp birlikte okumayı deneyebiliriz. Okunan bir kitap üzerine uçuşan sorular, açılıveren tartışmalar, farkına varılan yeni bakış açıları, genç zihinlerin daha özgür, daha yaratıcı bir iletişimi deneyimlemesine yarıyor. Severek okuyacağı yazarlar, kitaplar bulunduğunu anladıkça, okurluk yolunda hızlanarak ilerliyor. Bugün sıkılmadan okuduğu kitaplar sayesinde, gelecekte yepyeni ve değişik okumalara cesaret edebiliyor.

HANGİ YAŞTA NASIL BİR YOL İZLEMELİ?


Soysal, 0-3 yaş arasının ‘oyuncak kitaplar’ çağı olduğunu söyleyerek, “İlk edebiyat okumaları 3-7 yaş için hazırlanan resimli öykü kitaplarıyla başlıyor. Görsel okumanın önde olduğu, evrensel temaları işleyen öyküsü insanda iz bırakan bu kitaplar, düşünmeyi geliştirici çok önemli bir yere sahip. Okuma yazmayı öğrenen çocuğun önünde çok renkli bir çeşitlilik açılıyor: şiir ve öykü kitapları, ilk romanlar, diziler, çizgi romanlar… Macera dozu yüksek, tempolu kitaplar, 8-12 yaş çocukların okuma hevesini yüksek tutuyor. 12+ ve 15+ yaşlar için yayımlanan ve gençliğin güncel meselelerini işleyen çağdaş edebiyat kitapları, sunduğu zengin seçeneklerle kendi okurluk yollarını bulmalarına yardımcı oluyor. Sonrası edebiyatın, felsefenin, şiirin sonsuz okyanusuna dalmak demek…”

EBEVEYNLERİN DE İYİ OKUR OLMASI GEREKİYOR


İş Kültür Yayınları Çocuk Kitapları Editörü Ahu Ayan, çocuğu kitaplarla tanıştırmak, onlara okumanın keyfini tattırmak isteyen ailelerin öncelikle kendilerinin iyi okurlar olmalarının, kitapları hayatın bir parçası olarak gördüklerini çocuklarına hissettirmeleri gerektiğini söyledi. Ayan, “Çocuklar kişilikleri oluşurken ilkin ebeveyni rol model olarak seçerler. Bu süreçte aile bireylerinin kitaplarla haşır neşir olması, çocukların kitap ve okuma algısını doğrudan olumlu etkileyecektir. Bir sonraki aşama, çocuğu yaşının algı ve duygu dünyasına hitap eden, hayal güçlerini tetikleyen kitaplarla buluşturmak” dedi.