Yaşamın her alanında vefa ve vefasızlıklarla ilgili hepimizin bildiği ya da bire bir yaşadığı çok hikaye vardır.
Benim Silivri ve sonrasında hastane macerasında herkese nasıl kızdığımı ve bunu televizyonda keskin ve sert ifadelerle dile getirdiğimi hatırlarsınız.
Silivri’ye bir hastaneye 4 vekil ziyaretime gelmişti.
Beni sevdiğini söyleyenlerden üç beş kişi.
Dost olduğunu bildiğim bazıları çok korkak çıktı.
Barış Yarkadaş polislerin eve geldiği andan itibaren hep yanımdaydı.
Eren Erdem TBMM’de büyük tepki gösterdi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu her konuşmasında benimle ilgili bir şeyler söyledi.
Aynı duyarlılığın çok daha fazlası CHP vekili Enis Berberoğlu ve eski vekil Eren Erdem için olması gerekir.
Ben olsam bu işin sonunu bırakmam ve sonuç alıncaya kadar bir şeyler yaparım.
Konuşmanın dışında.
Özellikle Eren konusunda çünkü o tutuklu.
Eren; ön seçimde belki de en çok oyu alarak vekil olan bir genç.
Eren; liste dışından Parti Meclisi’ne seçilen tek kişi ve halen üyesi.
Eren; Barış Yarkadaş, Ali Şeker, Mahmut Tanal, Aykut Erdoğdu, Sezgin Tanrıkulu ve az sayıda vekille birlikte en çok çalışan ve parti politikalarına destek veren kişi.
Özellikle IŞİD’in Türkiye yapılanması, Türkiye’nin Suriye politikaları ve genel olarak AKP’nin dış politika yanlışları.
Hepsi de kanıtlandı ve Eren bunun için tutuklandı.
24 Haziran seçim öncesinde tutuklanacağı belliydi ama Barış Yarkadaş gibi o da aday gösterilmedi.
Ailesi CHP’lilerin ilgisizliğinden şikayetçi.
Kılıçdaroğlu Enis’in eşini ziyaret ettiği ya da aradığı gibi Eren’in eşi Nuray’ı da aramalı.
Adalet Bakanlığı hukuka aykırı bir şekilde vekillerin Eren’i ziyaretine ya zorluk çıkarıyor ya da hiç izin vermiyor.
İktidar Eren’den intikam alıyor.
Medya konuyu unutup gitti.
Halk TV ve Tele1’deki arkadaşlar aynı zamanda gazeteci olan Eren konusuna daha fazla ilgi göstermeli.
Peki Eren kimin için mücadele etti?
Enis neyin kavgasını verdi?
HDP kendi Eş-Başkanları Yüksekdağ ve Demirtaş’la birlikte içerde tutulan diğer vekilleri için ne yapıyor?
O insanlar neden tutuklu?
Toptan unutulan meslektaşlarımız ayrı bir konu.
Vefa bir insan için yüce değerdir.
Onurlu bir insan annesine, babasına, eşine, dostuna ve mücadele yoldaşlarına vefalı olmak zorunda.
Boşuna dememişler ‘Siyasette vefa yok’...
Vefasızlık, nankörlük ya da kalleşlik yozlaşan, lümpenleşen ve giderek karaktersizleşen toplumların en özgün özelliğidir.
Özellikle bizim gibi toplumlarda.
Böyle bir özellik doğal olarak siyasetin vazgeçilmez hastalığına da yansıyor.
Her partide, örgütte, dernekte, tarikatta...
Herkes herkesin kuyusunu kazıyor, güçlü olan diğerlerinden kurtuluyor ve mücadele yoldaşlığının vazgeçilmez dayanışma ruhunu hatırlayan kalmıyor.
Eren, Enis ve tutuklu HDP’li tüm eski vekiller olayında olduğu gibi.
Gazeteci meslektaşlarımızda olduğu gibi.
Benim hikayemde olduğu gibi.
Kusura bakmayın ama  siz de suçlusunuz.
Birlikte mücadele ettiğiniz insanlara sahip çıkmıyorsunuz.
Duruşmalarına gitmiyorsunuz.
Ailelerini arayıp moral vermiyorsunuz.
Üyesi olduğunuz ya da oy verdiğiniz parti yönetimlerine baskı yapmıyorsunuz.
Sonra da başkalarının sizin için mücadele etmesini istiyorsunuz.
Kusura bakmayın ama bu iş olmaz ve nitekim de olmuyor.
İçeride ya da dışarıda olan sevdiğiniz insanlara sahip çıkıp destek verin.
Bu destek ve desteğin hissedilir ve gözle görülür bir hali olmalı.
Piyasada kalan birkaç dürüst ve samimi insanın mücadeleye devam edebilmesi için bu desteğe ihtiyacı var.
Sevdikleriniz ve değer verdiklerinizin yanında olun.
Eren, Enis, Demirtaş, Yüksekdağ, diğer vekiller ve meslektaşlarımıza moral verin.
En kolayından sosyal medya ortamında.
Hukuk ve adalet adına Rahip Brunson için kıyameti koparan Trump ve Avrupalı liderler her nedense vekiller ve gazeteciler için sessiz kalmayı tercih ediyorlar.
İkiyüzlülük.
Vefasızlık çok daha kötü.
Vefa bir gün herkese lazım olacak.
Bozası değil duygusal heyecanı.
Bu heyecanı yaşayın ve yaşatın.
Harika bir duygudur.
Defolu siyaset ‘outlet’lerinde bilinmez.

plusbanner2x