Seçimler bir demokrasi şenliği, bir demokrasi açılımı olmalıyken ülkemizde özellikle iktidarın tutumu nedeniyle bir demokrasi sınavına dönüşmüştür. Siyaset havuzunun fıskiyeleri açılmış, oy sağlamak için olanaklar dağıtımına (kömür dağıtımı gibi) yasalar yoluyla yenilerinin ekleneceği duyurulmuştur. İktidar partisi liderinin İzmir konuşmasında “24 Haziran’dan sonra daha çok demokrasi, tam bağımsız yargı ve adalet” demesi yeni bir yanıltmadan başka bir şey değildir. Adalet ve bağımsız yargı gerçek demokrasilerde devleti devlet yapan öğelerin başında gelir. Şimdiye kadar izlenen hukuksuzluklar, adaletsizlikler, kanun hükmünde kararnameyle seçim olumsuzluklarında at koşturan iktidarın önümüzdeki seçimle amaçladığı yapının tam bir diktatörlük olacağını kestirmek için kâhin olmaya gerek yoktur. Bay RTE’ın bölücü, yıkıcı konuşmaları, ayrımcı tutumu, hele anamuhalefet partisine “Tezek” saldırısı, asla bağışlanmayacak, yakışıksız ve sahibini karartan bir tutumdur.

Yurdumuzu kurtarıp devletimizi kuran ATATÜRK, İNÖNÜ ve arkadaşlarını kapsayan bu olumsuz sözün, bir siyasal çirkinliğin ayırdında olmamak, ağzından çıkanı kulağı duymamak demektir. Bu durumda birinin devlet başkanlığa savı yadırganacak bir kalkışmadır. Seçim ortamında milyonlarca yurttaşın üyesi ve yandaşı olduğu bir siyasal partiye bu saldırı, ilgili ve ilişkili yurttaşlara da yöneliktir. Böyle bir kötü saldırı, böyle terbiye dışı bir niteleme devlet yönetimiyle görevli bir kişiye, üstelik din görevlisi de olmuş birisine asla yakışmaz. Ağız ve dil temizliği kişiliğin öncelikli koşullarındandır. İçinde bulunduğu durum, sağlığı ne ve nasıl olursa olsun taşıdığı sıfatları gölgeleyip küçülten, kendisine yaraşır olmaktan çıkaran sözleri, oluşmasına çabaladığı sistemde daha kötü sözler söyleyeceği kuşkusunu büyütmektedir. Böyle konuşan kimseye cumhurbaşkanlığı seçiminde asla oy vermem, güvenemem, saygı duyamam.

Sâde bir yurttaşın kullanması bile kınanacak sözün cumhuriyetin kurucusu bir parti için hiçbir çekinme duymadan kullanılması haklı ve büyük bir tepkiye neden olmuştur. Siyasal düzeyi düşüren bu tutumun terbiye konusunda sarsıcı bir eylem olduğu açıktır. Örnek davranışları beklenen yöneticilerin bu tür ayrımcı, kutuplaştırıcı, kışkırtıcı, kavgacı, ilkel durumlardan kaçınmaları gerekir. Sözler, sahibinin niteliğini yansıtacağından çok dikkatli olmak gereğine karşı çıkılamaz. Ayrıca Bay RTE andındaki “tarafsızlık”tan ne anladığını, nasıl tarafsız olduğunu (!) açıklasa da değerlendirsek yarar sağlar.

DEĞİNİLER

Birbirlerini çok ağır sözlerle karalayıp suçlayarak saldıran iktidar partisi ile seçim ortağı MHP’nin şimdiki ilginç birlikteliği ibretle izlenmekte, birbirlerini destekleyen konuşmaları, açıklamaları ve duyurularından sonra yarınlarda nasıl olacakları kestirilmeye çalışılmaktadır. Meral AKŞENER’in eski partisini epeyce sarsacağı konuşulmaktadır.

Üniversitelerin bölünmesi, şeker fabrikalarının satımından sonra büyük tepki alan yeni bir olumsuz gidiştir. Bölünmeyen bir şey kalmadı. En ağırı toplumsal barışın, ulusal dayanışmanın aldığı onarımı güç yaralardır. İktidar kendi bahanelerini gerekçe olarak gösteriyor ama çok kimse inanmıyor. Her şey pahalanır, hiçbir şey ucuzlamazken seçim için devlet kesesinin ağzının açılması şimdiye kadar yapılması beklenen ve gerekenlerin şimdi yapılmasının oy sağlamak için olması, seçmeni çekme çabası biraz da düşündürücüdür. Seçmene saygı ile bağdaşırlığı da tartışılabilir, “Seçim rüşveti, siyasal rüşvet eleştirileri yoğunlaştı.

DEĞİŞİK

Cumhuriyet Gazetesi yazar ve çalışanları için açıklanan karar doyurucu olmaktan uzaktır. Hukuksuzluğun ağırlığı başta devletin, herkesin omuzlarını düşüren bir olumsuzluktur. İktidar yanlısı kimi yayın organlarının “28 Şubat’ın sivil ayağı” diyerek saçmalıklarla sürdürdüğü kışkırtmanın tepkiler alan 28 Şubat Dâvası kararından sonra nelere yol açacağı izlenecek ve elbet değerlendirilecektir.

İzmir’de yayımlanan GÖZLEM Gazetesi’nde İzmir Büyükşehir önceki başkanlarından Burhan ÖZFATURA’nın 28.4.2018 günlü yazısında değindiği durumlara katılmamak olanaksız. Yazar duyarlığı yurttaşlar için bir ışıktır.

Emekli Tank Kıdemli Albay Ergüner GÖREN’in mektubundaki hukuk, adalet, Silâhlı Kuvvetler, güvenlik güçleri ve ekonomiye ilişkin anlamlı, içerikleri dolgun vurgulamalarını yararlı bir katkı olarak karşılıyoruz. Doç. Dr. Şenay ÖLMEZ’in Ankara Üniversiteliler Derneği’ndeki sağlık konulu konferansı ile Hacettepe Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü Öğretim Görevlisi Deniz TALUĞ’un fobileri konu alan “Phobophobia” adlı sergisi (A.Ü. Kültür ve Sanat Evi’nde) ilgiyle izlendi, beğeni topladı.

sozcu-banner-1