Lise sıralarında “Şile bezi” satarak iş hayatına başlayan Cenk Tuncay, şimdi Amerika’da “Müthiş Türk” diye anılıyor.

Tuncay, dünyanın dört bir yanında, savunma sanayii için zırhlı araçlar ve silahlar dahil, ne gerekiyorsa hepsini tedarik edip devletlere satıyor. Sıra dışı, ilginç bir işadamı.

Cenk Tuncay, Türkiye ve Amerika dahil dünyanın her ülkesiyle iş yapıyor... Bodrum hayranı... Yılın 6 ayını Bodrum’da, 6 ayını Miami’de geçiriyor.

Atatürkçü bir yurtsever olan Cenk Tuncay’ın, Türkiye’den çıkıp Amerika’da başarıyı yakalayarak, “Trigon” adlı uluslararası bir şirket kurması ve bir üniversitenin dekan danışmanlığını yapması öyle “Her babayiğidin harcı değil!”

Gazeteci arkadaşımız Fatih Bozoğlu BG (Bodrum Gündem) dergisinin yöneticisi ve editörüdür. Derginin son sayısında Cenk Tuncay ile 10 sayfalık bir röportaj yaptı. Şöyle diyor:

“Amerika fırsatlar ülkesi derler. Tamam da... O fırsatları görmek, risk almak ve başarılı olmak için de çok çalışmak gerekiyor. Aynı Cenk Tuncay gibi.”

Bir Türk’ün Amerika’da böyle müthiş bir başarıya ulaşması insana gurur veriyor tabii ki...

★★★

Röportajda genç girişimciler için önemli öğütler var:

* Ticarette en önemli olay güvendir. Para kaybetsen de, kazansan da, sözünde duracaksın. Bu çok önemli. Aksi hale devamı gelmez.

* Başarının yanında şansın da yaver gitmesi gerekiyor.

* Bütün problemli zamanlarda veya kriz anlarında hep bir şans vardır. Krizlerden kazançlı çıkmak mümkündür.

* Eskiden dünya 100 senede 100 sene ilerliyordu. Şimdi ise 100 senede BİN sene ilerliyor. Yerinde durduğun, kendini geliştirmediğin zaman BİN sene geride kalırsın!

* Herkesle iş yapıyorum. Bütün Güney Amerika, Uzakdoğu, Ortadoğu...  Kim para verirse, kimin nakit parası varsa... Bu iş kredi ile olmuyor. Para peşin.

* Silah satışı denildiği zaman çoğu kişinin aklına aksiyon filmlerinden sahneler geliyor. Gerçek hayatta öyle değil. İşler, belgeli, faturalı, resmi izinli olarak yapılıyor.

Tarım faciası nasıl çözülür?


İktidarların yanlış politikaları sonucu Türkiye’de tarım sektörü çökmüş durumda... Bu nedenle kuru fasulye ve mercimekten tutun, kuru soğana ve samana kadar her şeyi yabancı ülkelerden satın alıyoruz.

Tarım uzmanı olan Osman Arıkan’dan bir e-posta aldım (osman@ardotextile.com). Bu konuda kaleme aldığı çok sayıda yazıyı, özetin özeti olarak şöyle anlatıyor:

“Günümüzde miras yoluyla çok küçük parçalara bölünmüş arazide köylüye mazot, gübre parası ödeyerek bu iş çözülmez.

Zaten bugün köylerde tarımda çalışacak genç nüfus kentleri doldurmuş, dolaysıyla köylerde yaşlılar kalmıştır.

Bu nedenle önce parçalanmış araziler büyük çiftlikler haline getirilmeli, bunun için devletin öncülüğünde şirketler (kooperatifler) kurulmalıdır.

Böylece büyük sermayeli şirketler, modern tarım tekniklerini kullanarak üretmeli ve ürünlerini satmalıdır. Tarım sorunun başka çözüm yolu yoktur!”

TEBESSÜM

Meleğin üç şartı!


Temel bir gün yolda yürürken derin bir çukura düşer. Bütün çabasına rağmen çukurdan çıkamayınca korkuya kapılır, başlar bağırmaya:

“Çimse yok mu, çimse yok mu beni kurtaracak?”

Temel’in imdat sesini kimse duymaz ama bir melek yetişip:

“Seni ben kurtarırım ama 3 şartım var” der.

“Nedir o şartlar?” diye sorar Temel...

Melek “1 içkiyi, 2 kumarı, 3 çapkınlığı bırakacaksın” der.

Temel kısa bir süre düşünür ve tekrar bağırmaya başlar:

“Başka çimse yok mu, başka çimse yok mu?”

GÜNÜN SÖZÜ


Ekonomiyi yönetenlere soru sormazsan, yalan dinlemek zorunda kalmazsın!