Bayram ha? Kime bayram?

Maaşların eridiği, koronavirüsle birlikte işsizlik ve hayat pahalılığının insanları kızgın demir gibi dağladığı bir dönemde bayram bu kadar olur işte... Yani tatsız!

Cebinde para olmayan vatandaşın yüzü, bayram gününde de gülmez.

“Şeker, şeker” demekle ağız tatlanmayacağı gibi “Bayram, bayram” demekle de bayram mutluluğu duyulmaz!

Devletin önde gelen bazı kişileri, Atatürk’e, İnönü’ye, Laik Cumhuriyete lanet okurken ve bu hıyanetin hesabı sorulmazken, bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime!

★★★

Düzgün, dürüst, yurtsever gazeteciler (Sincan’daki Müyesser Yıldız, Silivri’deki Murat Ağırel, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve yüzden fazla diğer meslektaşımız) cezaevi hücrelerinde azap çekerken biz nasıl bayram sevinci duyabiliriz?

Onları unutmadık ve tabii ki bu zulüm de bitecek! “Hepsine selam olsun!” diyorum.

★★★

Evet, tevekkül içinde “Bu da geçer” diyoruz.

Arapça kökenli bir kelime olarak dilimize giren “Tevekkül” sözcüğünü genç kuşaklar bilmeyebilir. Bu kelime hem sabretmeyi, hem güvenmeyi, hem de kadere razı olmayı anlatıyor.

Evet, tevekkül içinde, sabırla bekleyelim. Her şey geçer ama ülkedeki bu tür hukuk dışı işlemler ve muhalif gazetecilere yapılan haksızlıklar, adaleti ve uygarlığı da delip geçer!

Hukuksuzluk, koronavirüs salgınından daha tehlikelidir ama ne yazık ki bunu anlamak istemiyorlar!

“Ceberrut devlet” anlayışı!


Çirkin bir olay!

Nedir çirkin olan?

Hatay’da polislerin “Biz devletiz!” diyerek Baro Başkanı Ekrem Dönmez’i yaka paça götürmeleri...

Böyle gözaltı olmaz! Önce suç olur, kanıtlar olur, öyle gözaltına alınır!

O polislerin yaptığı “Ceberrut bir devlet anlayışının” sonucudur. Arapça kökenli “ceberrut” sözcüğü, acımasız ve merhametsizliği ifade eder.

Evet, ülkede görevli kişilerin (polislerin) katili, hırsızı, suçluyu izlemesi ve yakalayıp yargıya teslim etmesi gerekir. Fakat bunu yaparken “Ben devletim” diyerek sokak kabadayısı gibi davranmaya hakkı yoktur.

Bu tür davranışlara izin veren devlet, otoriter, hatta faşist devlet damgasını yer.

Bir devleti temsil eden görevliler, merhametsiz, adaletsiz, despot davranmamalıdır.

Devletin halkına karşı adaletli, sevecen ve gerçek anlamda babacan davranması gerekir.

“Ben devletim, her istediğimi yaparım” demek ilkel bir anlayışın tezahürüdür.

★★★

Dün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun telefonuma gelen bayram mesajı dikkatimi çekti.

Herkese bayram mesajı yollayan Soylu “Değerli hemşerim, sizin ve ailenizin Kurban Bayramı’nı kutlar, sağlıklı ve mutlu bir bayram geçirmenizi Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim.” diyor. Peki, Sayın Soylu, Hatay’daki polis despotizmine ne diyor?

Doğrusu merak ediyorum. Bakan Bey “Ceberrut devlet” ya da “Devlet Baba” anlayışlarından hangisini tercih ediyor?

“Görkemli Hâtıralar”


Halk TV’de Serhan Asker “Görkemli Hatıralar” programında ilginç olayları dile getiriyor.

Bugün saat 10.00’da Serhan Asker’in ilgi çekeceğini düşündüğüm yeni bir programı var.

Bu defa, Türk Tanıtma Vakfı (TÜTAV) Başkanı Kemal Baytaş’ı misafir edecek.

92 yaşında olan Kemal Baytaş, ayaklı bir kütüphane gibi bilgi ve anı dolu...

Ben, tanıdığım yurtseverlerin başında gelen Kemal Baytaş’ın geçen yılki doğum günü partisinde bulunmuştum. Onun, kürsüye çıkıp “Bu yaştan sonra tek dileğim var. Bu iktidarın sonunu görmeden Allah benim canımı almasın.” deyişini hatırladıkça gözlerim yaşarıyor. Allah uzun ömür versin.

GÜNÜN SÖZÜ


Tüm deliler kendilerinden başka herkesi deli sayar. Deliye her gün bayram!