Ülkemizde her yıl yeter derecede felâket vardır ama 2020 geride kalan bütün yılları bastırdı.

Daha ikinci ayı dolmadan yaşadığımız olaylar on yıla bedel!

Başlangıçta böyle olursa kalan aylarda neler olacak, başımıza neler gelecek Allah bilir!

“Nazar değdi bize” diyenler var. Ben nazara filan inanmam. Kendimiz ediyor, kendimiz buluyoruz.

Depremden korkuyoruz, oysa öldüren deprem değil, yıkılan binalar. O çürük-çarık, üflesen yıkılacak inşaatları kim yapıyor? Biz yapmıyor muyuz?

Tepelerden çığlar düşüyor, insanlarımız ölüyor.

Neden ölüyorlar? Tedbirsizlikten...

Trafik kazaları niçin can alıyor? Sürücülerin hatasından...

Şimdi Koronavirüs’ten ödümüz kopuyor!

Çok sık kullanılan ünlü bir söz vardır. Cuk diye yerine oturan bir sözdür:

“Binmişiz bir alâmete, gidiyoruz kıyamete!” denir. Bizim de halimiz öyle!

★★★

Meral Akşener’in bir sözünü hatırlıyorum “Freni patlamış kamyon gibi gidiyoruz” demişti.

Aynen öyleyiz.

Şoförümüz inatçıysa, büyük ve gereksiz risklere giriyorsa veya direksiyonu iyi kullanamıyorsa kabahat araçta mıdır? Hayır! Bütün sorumluluk onu o göreve seçenlerdedir.

Ülkemizde her alanda akıl tutulması yaşıyoruz!

“Türkiye şahlanacak, ekonomimiz kanatlanıp uçacak, dünya kıskançlığından çatlayacak!” sözlerine hâlâ inananlar var!

★★★

Yöneticilerin karşısına geçip “Açım” diye bağıran, işsizlikten bunalıp kendini yakan, borcunu ödeyemeyince canına kıyan vatandaşların bulunduğu ülkedeki insanların perişan halinin üstünü kapatmak mümkün değildir.

Acıklı durumu süslü lâflarla örtmeye çalışıyorlar!

“Açım” diye bağıran yurttaşların bulunduğu bir ülkede lüks saraylar yapılamaz, “Çılgın proje” diyerek gereksiz kanallar açılamaz.

Göstermelik demokrasiden kurtulup gerçek anlamda demokrasinin olduğu, çatılara çıkıp intihar etmek isteyen insanların olmadığı, hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı bir ülke yaratmak zorundayız. Özlemimiz budur!

İnsanlar artık oy verirken iki defa değil, dört defa düşünmelidir!

Hatalardan ders almak...


Ahmet Davutoğlu keskin bir muhalif oldu.

AKP’den ayrılarak “Gelecek Partisi”ni kuran eski başbakan Davutoğlu:

“Hatalardan ders almayı bilen biriyim” diye samimi bir itirafta bulunduktan sonra şöyle devam etti:

“Tek adamın yönettiği bir partinin nasıl tükendiğini bizzat yaşayarak gördüm ve bunu engellemek için çok çaba sarf ettim, olmadı! Kişilere bağlı partiler kişilerle birlikte gider!”

Bunlar gerçekçi sözlerdir.

Eski hatalarını kabul eden bir siyasetçinin üzerine gidilmemeli diye düşünüyorum. Davutoğlu sanırım iktidarı bir hayli hırpalayacak.

TEBESSÜM

Alık mı, balık mı?


Bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaktadır.

Birahanenin dışındaki büyük bir su birikintisinin önünde, yaşlı bir adam elinde tutmakta olduğu sopasının ucundaki ipi suya sarkıtmış, beklemektedir.

O sırada yoldan geçmekte olan kibar bir adam durur ve sorar:

“Orada öyle ne yapıyorsun?”

“Balık tutuyorum” der yaşlı adam...

Su birikintisinde balık olmadığını bilen ve onun haline üzülen adam:

“Bu havada balık tutulmaz. Yağmurda kalma, hadi içeri girelim, birlikte bir şeyler içelim” der.

Barın sıcaklığında içkilerini yudumlarken, kibar adam:

“Bugün kaç balık yakaladın?” diye sorar.

Yaşlı adam hafifçe tebessüm ederek:

“Sen sekizincisin bayım” der.

GÜNÜN SÖZÜ


Ülkemizde yalakalık ve dalkavukluk geçim yolu haline getirildi!