Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun kurucuları arasında olduğu, 40 yıllık Bilim ve Sanat Vakfı’na geçici kayyum heyeti atandığı haberini canlı bağlantı ile aldım.

Telefonun bir ucunda GP’nin danışmanı, öbür ucunda Davutoğlu vardı. Vakfın kapanma gerekçesi, Ağustos 2016’da FETÖ vakıflarını kapatma için çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname’ye (KHK) bağlandı. Bu durum AKP’nin arka bahçesi olarak kabul edilen sivil toplum kuruluşlarında tepkilere yol açtı. İktidara yakın STK’ları içinde barındıran 9 vakıftan Önder İmam Hatipliler Derneği ile İnsan ve Medeniyet Hareketi kapanmayı kamuoyuna yaptığı açıklama ile kınadı.

Erdoğan tarafından “DOLANDIRICILIKLA” itham edildiği günlerde bizzat Davutoğlu’ndan şu soruyu duydum: “Muhalafet partisi kurmasaydım, Şehir Üniversitesi’ne müdahale olur muydu?” Hepimiz biliyoruz ki OLMAZDI!

★★★

Davutoğlu’nun gece boyunca kurmaylarıyla yaptığı toplantıdan yargı yoluna gitme kararı çıktı. Önce İstanbul Şehir Üniversitesi’nin gelirlerine haciz konmuş, 19 Aralık günü de yönetim Marmara Üniversitesi’ne devredilmişti. Kurucu vakfa atanan kayyum heyeti; Halkbank kredisine konu olan Şehir Üniversitesi Dragos kampüsünün 400 bin metrekarelik arsanın durumunu da belirleyecek...

Davutoğlu’nun konuşmasına tanık olduğum masada; GP Kurucular Kurulu üyelerinden Kerim Rota ve Serkan Özcan da bulunuyordu. Borsa İstanbul eski Genel Müdürü ve Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı İbrahim Turhan’ın genel başkan danışmanı olduğu GP’de; Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Özcan ile ekip arkadaşı Rota’yı dinledim.

Özcan BDDK, Vakıfbank ve Odebank’ta, Rota ise Finansbank ve Akbank’ta geçen kariyerlerini noktalayıp, siyaset kervanına katıldı.

★★★

İki finans uzmanına da aynı soruyu yönelttim: “AKP’ye oy verdiniz mi?” Özcan, “2017 Anayasa Referandumu” dışında, tüm seçimlerde AKP’ye oy vermiş... Rota, AKP’ye ilk ve son oyunu 2002’de kullanmış. AKP’yi iktidara getiren “yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar” sarmalına geri dönüldüğünü vurguluyorlar.

Davutoğlu, AKP’ye yönelik eleştirelerini 4K (kanun hükmünde kararnameler-kayyumlar-kamu bankaları-kamu maliyesi) formülü ile betimlemişti.

Siyasette kırılma; yükselen enflasyon, yoksulluk, işsizlik ve hukuka güvensizlikle somutlandı. Davutoğlu’nun Başbakanlık döneminde (2015) getirdiği “siyasi etik-şeffaflık-kent rantı”na ilişkin yasal düzenleme önerisini Erdoğan’ın kabul etmemesini ayrışmanın başlangıç noktası kabul ediyorlar. Kişi başına milli gelirin 2007 seviyesine gerilemesi tabloyu netliyor.

2017-18-19 yıllarında parası Arjantin’den sonra en fazla değer yitiren ülkenin Türkiye olması, saptırılabilecek bir gerçek değil...

Rota, yaşadığı siyasal gerginliklere karşılık Güney Afrika parasının TL karşısında  değerlenmesini örnekliyor.

Son 3 yıllık enflasyonun yüzde 50’ye çıkmasının “faiz yüksek olduğu için enflasyon yüksek” yanılgısının bir sonucu olduğu belirtiliyor ki; bu meselenin yapısal boyutunu açmak için sütunum yetmez!

★★★

Türkiye’yi; Kenya, Mısır, Senegal, Ruanda ligine düşüren temel göstergelerden biri de borçlanma maliyetini belirleyen, 5 yıllık kredi iflas temerrüt sigortası (CDS) puanı. Türkiye’nin CDS puanı 246 seviyesinde... Hindistan 50, Brezilya 100, Rusya 75 puana kadar düşürerek, küresel piyasalardan borçlanma kapasitesini artırdı.

Bakmamız gereken “dış güçler” bunlar. Gelişmekte olan ülkeler liginde rekabette yaya kalıyor muyuz?

★★★

Mali krize giren Simit Sarayı’nın Ziraat Girişim tarafından kurtarılma girişimini bu köşenin okuyucuları hatırlayacak. Erdoğan’ın “Tasvip etmiyorum” demesiyle, vazgeçilen “kurtarma operasyonuna” atıf yapıyorlar:

“Simit satarak mı ülkenin rekabet gücü yükselecek? Türkiye’nin rekabet gücünü inovasyon ve yüksek teknoloji ürünleri artırır.”

YoStartups’ın yaptığı araştırmaya göre, startuplar (girişim şirketleri) 2018 yılında 407 milyar dolarlık yatırım aldı. 2019 yılı itibarıyla ABD 117, Avrupa 80, Asya 35 milyar dolar startup yatırımı aldı. Türkiye’de 2018 yılında yaklaşık 59 milyon dolar yatırım yapılan startuplar, 2019 sonu itibarıyla bu rakamın yüzde 50’sihi ancak görebildi! Erken seçim ihtimalini de soruyorum: “2020 ekonomisinin, 2019’dan kötü olacağı beklentisi ağır basarsa olur” yorumu geliyor...